25.09.2023 - 04:41 | Son Güncellenme:
Bu nedenle Dosya sayfalarımızda hayvanlara hak ettikleri önemi atfeden, şehir yaşamının bir parçasını oluşturmalarını sağlayan ve toplumsal farkındalık yaratma çabası güden, hayvanlar için üretilmiş nitelikli mimarlık örneklerini derledik.
İnsanın hayvanlarla ilişkisi, genellikle insanı merkeze koyan bir yaklaşımla şekilleniyor ve hayvanlarla ilgili çalışmalar, neredeyse tüm disiplinlerde onlardan elde edilecek verimi artırmayı, onları daha “kullanışlı” hale getirmeyi hedefliyor. Geçtiğimiz yüzyılın sonlarına baktığımızda, ziraat mühendisliği, bilişsel psikoloji ve hayvan davranışı bilimi gibi farklı alanlarda hayvanlar için geliştirilen teknolojiler ve tasarımların örnekleriyle karşılaşabiliyoruz. Bu anlamda hayvanlar için tasarım ve hayvan davranışlarını incelenmesi yeni bir konu değil. Ancak bahsedilen çalışmalarda amaç hayvan refahını iyileştirme ve bu anlamda hayvanı merkeze almaktan çok, hayvanın ürünle gerçekleştirdiği etkileşimin sonuçlarına odaklanıyor. Örneğin süt veya yumurta gibi hayvan tarafından üretilen ürünün verimliliğini sağlamak, hayvanın bilişsel yapısı hakkında bilgi sahibi olmak ya da hayvanları inceleyerek insan bilişi hakkında çıkarımlar yapabilmek hedefler arasında yer alıyor. Fakat bu hedeflerin temelde hayvan refahıyla değil, hayvanların insan yararı için kullanımıyla ilgili olduğunu görüyoruz. Vegan kültürünün de yaygınlaşmasıyla artan, hayvanlara yönelik bu farkındalık, gün geçtikçe tasarım alanında daha çok karşılık buluyor olsa da literatürde, bir karşılık beklemeksizin hayvanların yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen çalışmalar az sayıda. Üstelik, çıkar gözetilmeden hayvanlar için üretilen tasarımların daha çok “hostile architecture” (dışlayıcı mimari) kategorisi altında toplandığını söylemek mümkün. insanın doğayı biçimlendirme arzusunun ve çabasının diğer tüm canlılar gibi hayvanları da olumsuz yönde etkilediği bir gerçek. Bu ayki Dosya sayfalarımızda hayvanlara hak ettikleri önemi atfeden, kendilerine yer bırakılmayan şehir yaşamının bir parçasını oluşturmalarını sağlayan ve toplumsal farkındalık yaratma çabası güden, hayvanlar için üretilmiş nitelikli mimarlık örneklerini derledik.
Vulkan Arı Kovanı projesi Aspelin Ramm, Scandic, Sparebankstiftelsen DNB, ByBj Birøkterlag, Heier Du Rietz ve Snøhetta iş birliğiyle hayata geçirilmiş. Arılar, dünyanın en önemli gıda tedarikçileri arasında. Dünyadaki gıda üretiminin üçte biri, arıların en büyük rolü oynadığı tozlaşmaya bağlı. Bu sebeple Vulkan Arı Kovanı projesi ile arılar hakkında farkındalık yaratmak ve şehre daha çok arı çekmek hedeflenmiş. Doğal bal peteklerinin geometrisi, form için ilham kaynağı olmuş. Yapıların yüksekliği ve genişliği arıcılık için elverişli bir ortam oluşturmak hedefiyle belirlenmiş. Mathallen’de, Dansens Hus’un çatısında konumlandırılan iki arı kovanı, aynı zamanda bulunduğu bölgedeki birçok yeşil alanla bağlamsal bir ilişki kuruyor.
Sahiplerini seyahate çıkan köpek ve kedileri birkaç gün misafir etmek için tasarlanan Köpek ve Kedi Oteli; veteriner ofisi, bakım odası, açık hava eğitim alanları ve bir yüzme havuzundan oluşuyor. Program, birbiriyle bağlantılı üç kütleye dağıtılmış. Böylelikle, kediler ve köpeklerin farklı bölgelerde konaklaması sağlanırken ortak mekanlar bir kütlede toplanmış. Bu parçalanma aynı zamanda açık mekanların tasarıma entegre edilmesine olanak tanımış. Girişteki tek katlı kütle ortak mekanları içerirken, arsanın eğiminden faydalanarak iki katlı olarak tasarlanan en büyük kütle köpeklere tahsis edilmiş. 41 barınaktan oluşan bölümde köpeklerin göz teması sınırlandırılmış. 12 barınağa sahip en küçük kütle ise kedilere ve oyun alanlarına ayrılmış.
Uluslararası biyoçeşitlilik yılı olarak kabul edilen 2010’da, British Land ve Londra yerel yönetimi organizasyonuyla düzenlenen Beyond the Hive yarışmasının kazananı Böcek Oteli projesi ile Arup Associates olmuş. Farklı böcek türlerinin yaşamak için farklı çevresel koşullara ihtiyaç duyuyor olması bir böcek oteli tasarlamanın en büyük zorluğunu oluşturmuş. Böcekler için habitatları, 1,5x1,5x0,5 boyutlarındaki ahşap strüktürde açılan, organik ve inorganik atıkların istiflendiği boşluklar tanımlamış. Tasarımda dikkat edilen en önemli nokta, bazı böcek türleri için tasarlanan alanların aşırı sıcaklık ve nemden yalıtılması olmuş. Boşlukların oluşturduğu desen, yusufçuk kanatlarında bulunan ve düzensiz şekillerce tanımlanan “voronoi” desenine referans veriyor.
Yarasa Kulesi - New York, ABD
Yarasa Kulesi, ekosistemin önemli bir bileşenini oluşturan, ancak hem insanlar tarafından öldürülen hem de sayıları azalan yarasalar hakkında farkındalığını artırmaya yönelik araştırmalar kapsamında inşa edilmiş bir prototip. Dikey bir mağara fikrinden esinlenerek tasarlanan Yarasa Kulesi, New York’taki Griffis Heykel Parkı’nda, bir gölün hemen yanındaki yer alıyor. Yarasaların hafif ve gözlerden uzak yuvalarının aksine kule ağır strüktürüyle adeta bir açık hava heykelini andırıyor. Yapının formu, yarasaların girişini ve içerideki hareketini kolaylaştırıyor. Yüzeylerin oluklu yapısı, yarasaların daha kolay tırmanmasına ve tavana yapışmasına olanak sağlıyor.
Vlotwateringbrug veya bilinen adıyla Yarasa Köprüsü’nün yarasalar için yuva sağlayan üç özel bileşeni bulunuyor. Kuzeydeki köprü ayağı yarasalar için kışlık konaklama işlevi görürken, ahşap ve tuğla korkuluklar yaz aylarında konaklamayı mümkün kılıyor. Köprü, birkaç yarasa türünün uçuş rotası üzerinde yer alıyor. Yarasalar için uygun iklim yaratmak hedefiyle beton strüktür tercih edilmiş. Bu beton strüktür, yarasaların tutunabilmesi için uygun bir yüzey elde etmek adına oluklu olarak tasarlanmış. Yarasa Köprüsü, balık yumurtlama alanlarını da destekleyerek mevcut ekolojik bağlantıları güçlendiriyor.
Woeste Hoeve Ekogeçiti - Apeldoorn, Hollanda
Hollanda’da inşa edilen ilk ekogeçit olan Woeste Hoeve Ekogeçiti, Hollanda Ulaştırma, Bayındırlık ve Tarım Bakanlığı tarafından biyoçeşitliliği artırmak hedefiyle organize edilen Natuurnetwerk Nederland projesinin bir parçası. Yaşam alanları Apeldoorn ile Arnhem kentleri arasındaki A-50 Otoyolu ile ikiye bölünen hayvanların, özellikle geyikler ve yaban domuzlarının trafik kazalarında hayatını kaybetmesi üzerine inşa edilen 72 metre uzunluğundaki Woeste Hoeve Ekogeçiti, üç adet tüneli içeriyor. Bugün sadece bir geçiş alanı değil, aynı zamanda bir yaşam alanı haline gelmiş olan geçit günde yaklaşık yüz hayvan tarafından kullanılıyor.