28.08.2023 - 03:18 | Son Güncellenme:
Fuarın master planını oluşturma ve katılımcı ülkelerden gelen tasarımcılara rehberlik etme sorumluluğunu dünyaca ünlü Japon mimar Sou Fujimoto üstlenerek Expo Alanı Tasarımcısı olarak görevlendirildi. Fuarın genel teması "Yaşamlarımız İçin Geleceğin Toplumunu Tasarlamak" olarak belirlenirken konsepti daha da geliştiren üç alt tema ise “Hayatları Kurtarmak”, “Hayatları Güçlendirmek” ve “Hayatları Birbirine Bağlamak” oldu. Sou Fujimoto, Tohata Architects & Engineers ve Azusa Sekkei iş birliğiyle 2025 Expo için hazırladığı master planın ilk görüntülerini geçtiğimiz günlerde yayınladı. Tasarım, sergi alanını çevreleyen 60.000 metrekarelik ahşap bir yapı içeriyor. Erişilebilir bir yeşil çatıya sahip olan halka formundaki bu yapı, Kyoto'nun Kiyomizu Tapınağı gibi ikonik tarihi yapılarında görülen geleneksel Japon ahşap işçiliğinden ilham alıyor. Yüksekliği 12-22 metre arasında değişen ve yaklaşık 600 metre çapında olan çatı, Expo'nun sirkülasyonunun önemli bir parçasını oluşturarak hem hava koşullarına karşı koruma hem de büyüleyici bir deneyim sunacak. Ziyaretçilerin erişimine açık olan çatı, panoramik okyanus manzarası sunan bir gözlem güvertesine de sahip olacak. Expo 2025 Osaka, her biri sergi temasına kendi yorumlarını katmak üzere pavyonlar ve enstalasyonlar geliştiren 150'den fazla ülkeye ve çeşitli uluslararası kuruluşlara ev sahipliği yapacak. Alan tasarımı, ulusal pavyonları çevreleyen dairesel bir ana akış hattına sahip. Master plan, ulusal pavyonların vizyonunun hayata geçirilmesi için bir çerçeve görevi görüyor. Sou Fujimoto'ya göre, genç tasarımcılar ve mimarlar, yenilik ve deneyselliği teşvik etmek amacıyla, alan genelinde küçük ölçekli binalar için görev alma fırsatına sahip olacaklar. Sou Fujimoto, sergi alanının gelişimini yoğun yapılaşmanın olduğu kente yeşilliği yeniden kazandırma çabalarıyla ilişkilendiriyor. Master plan özetine göre sergi, daha sürdürülebilir bir doğal ve insani dünyanın hayal edilmesine katkıda bulunmak amacıyla BM'in 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi doğrultusunda gelişmeyi hedefliyor. World Expo 2025, dünyanın dört bir yanından farklı geçmişlere sahip insanları bir araya gelmeye ve "yaşam temasını" keşfetmeye davet ediyor. Etkinliğin Osaka şehrini nasıl etkileyebileceğini de göz önünde bulunduran mimar “Pavyonların; ahşap, doğal ve geri dönüştürülmüş malzemeleri kullanmak için ve yenilikçi tasarımların sergilenmeleri için deneysel birer alanlar olmalarını umuyorum. Ayrıca mimari ve dijital alanların etkileşiminin sinerjisini görmeyi dört gözle bekliyorum. İnşaat alanında da pek çok yeni teknoloji kullanılacak. Bunun, süreç inovasyonu için bir fırsat olacağını düşünüyorum” diyor. İlk kez 1970 yılında World Expo’ya ev sahipliği yapan Japonya için bu ikinci Expo deneyimi olacak. Son dönemde gerçekleştirilen önceki fuarlar ise 2015'te Milano, İtalya'da ve 2020'de Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenmişti.
Forfatterhuset Anaokulu
COBE’nin Kopenhag’da hayata geçirdiği Forfatterhuset Anaokulu, çevresiyle oluşturduğu kontrastla bulunduğu tarihi bölgeye genç ve yeni bir soluk katıyor. Kopenhag’ın yeni anaokulu, tuğla kaplamalı, yeşil çatılı ve çatı bahçeli beş küçük yapıdan oluşuyor. Danimarkalı mimarlık ofisi COBE’nin PK3 Peyzaj Mimarlığı ofisi ve D.A.I Mühendislik ortaklığında yürüttüğü proje, düzenlenen yarışmada birinci gelerek uygulanmış. “Bu proje ile dünya standartlarında bir gündüz bakım merkezi yaratmak istedik. Çocuklarımızın büyümeleri için mümkün olan en iyi ortamı sunan, öğrenimlerini ve yaratıcılıklarını destekleyen bir okul yapısı ortaya koyduk” diyen COBE'nin Kurucusu ve Yaratıcı Direktörü Dan Stubbergaard, yapının Kopenhag'ın ağırlıklı olarak bakım evleri ve huzur evlerinden oluşan tarihi bir bölgesinde yer alması nedeniyle, yeni yapı ile tarihi bölge arasında bir uyum sağlamaları gerektiğinin farkında olduklarını vurguluyor ve bu projeyle bölgenin birçok insanın uzun yaşamları için son varış noktası olmaktan çıkıp, aynı zamanda çocukların büyüdüğü ve hayatlarının başladığı bir yer haline geldiğini dile getiriyor. Tarihi bir alana yeni bir yapı eklerken oldukça hassas yaklaşan mimarlar öncelikle bölgenin özelliklerini anlamaya çalışmış, sonra da bu nitelikleri güçlendirmek ama aynı zamanda yeni ve zıt bir şey yaratmak çabasına girmiş. Bölgenin kırmızı tuğlalı binalarına atıfta bununan cephe, geleneksel yatay tuğla kullanımı yerine, bahçe ve oyun alanını çevreleyen, evden eve bir bant olarak devam eden dikey tuğla lamellerinden oluşuyor. Binanın kabuğunu oluşturmanın yanı sıra cephe, oyun alanı için bir çit, çatılarda koruma ve pencerelerin önünde gölgelik görevi görüyor. Ayrıca yekpare görünüşüyle aynı zamanda modern bir yorum katarak bölgenin tarihi mirasıyla bütünlük oluşturuyor. Anaokulu, 1-3 katlı, tümü yeşil çatılı ve çatı bahçeli beş küçük yapıdan oluşuyor. Dışarıdan bakıldığında çocuklar için tasarlanmış bir köy gibi görünen kompleks kendi içinde tutarlı ve verimli bir tasarım kurgusuna sahip. Bu kurgu çocuklar için küçük, kompakt ve heyecan verici, aynı zamanda günlük yaşamda işlevsel ve esnek mekanlar barındırıyor.