11.09.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Otokolik Ekstra / Levent KÖPRÜLÜ
İngiliz otomotiv basını, son günlerde yeni Aston Martin ya da McLaren’ler yerine, pastel tonlarda farklı renklere sahip, sürücünün ortada oturabildiği, garip bir araca takılmış durumda. Öyle “şatafatlı”, “sosyetik” bir adı da yok... Üstüne üstlük adı, kolay kolay bir otomobilin üstüne yakıştırılacak gibi de değil! “OX”, yani “Tibet öküzü”, yahut kısaca “öküz” de denilebilir!
Tipine bakarsanız, “aerodinamik katsayı”, “dinamik hatlar”, “falanca sanattan esinlenmiş çizgiler”le pek işi gücü yok! Tipi bildiğiniz, “3-B sınıfından arkadaşımız Ahmet” tarafından “resim defteri”ne öylece karalanmış gibi... Ancak hedefi bir hayli “ulu” ve “yüksek” görünüyor... Zorlu koşullara dayanabilen, az bakım gerektiren, basit, işlevsel ve ucuz araç isteyen ülkelerin insanlarını araç sahibi yapmak, onların ulaşım ihtiyaçlarına cevap vermek!.. Her ne kadar, yıl 2016 olsa da...
Araç sahipliği konusunda halen dünya ortalamalarının çok altında kalan, ulaşım için “gelişmiş dünya”nın “35. el” kullanılmış araçlarıyla idare edebilen Afrika ülkeleri halen mevcut. Hindistan, her ne kadar dünyaya bilişim sektörü konusunda yön veren bir ülke olsa da, nüfusunun büyük çoğunluğu araç sahibi değil, yolları ise “Allaha emanet” türünden...
İngilizler sırada
İşte bunları bilen Fransızlar, etki sahibi oldukları Afrika ülkeleri için yıllar öncesinde böyle projeler geliştirmeye başlamıştı.
Renault, doğru dürüst yolları bile olmayan ülkeler için arazi aracı benzeri “Rodeo”yu geliştirmişti. Ardından Citroen, efsane 2CV modelinden “Mehari”yi türetmiş, ancak bu araç Afrikalılardan ziyade Avrupalılar tarafından satın alınmıştı. Bir başka ilginç Fransız üretici olan Mega da, Afrika pazarlarını kafaya takıp bir model geliştiren firmalardan oldu. Mega Ranch, yine arazi aracı tipli bu model, 1993’ten 2000 yılına kadar üretildi. Tabii ki çok yüksek miktarlarda değil. Mega, bu tarihten sonra Afrika’yı bırakıp, Avrupa’ya “plastik gövdeli” kamyonet yapmaya başladı. Onun bıraktığı yerden de, yine Fransız “Fargo” devam etti. Renault ve Citroen’in formülünü kullanan Fargo, fiberglass gövdesi sayesinde 750 kilo gibi düşük ağırlığa, az tüketen 1.2 lt motora sahipti. Önü, kendisinden yıllar sonra piyasaya çıkan Jeep Patriot’a benziyordu. 2004 yılına kadar bilmem kaç adet üretilen Fargo, istenilen sonuçlara ulaşamadı ve firma, zararı pahasına bu aracın da üretimini kesti. Fransa’da koleksiyon otomobili oldu, o da ayrı.
Ve şimdi sıra İngilizlerde...Onlar da, Güney Afrika’yla olan yakın ilişkilerinden ilham almış ve bu pazarların böyle araçlara hala ihtiyacı olduğunu düşünmüş olacaklar ki, 2013’te “OX” üzerinde çalışmaya başlamışlar.
Ünlü bir isim
Prototipleri ve deneme üretimleri yapılan araç, ünlü İngiliz tasarımcı Gordon Murray tarafından tasarlanmış, proje haline getirilmiş. Zira Murray, bu aracın tasarımından çok konseptini yaratmış. Yoksa tasarım adına bir çaba gerekmediği ortada...
2.2 litrelik dizel motora ve dört tekerlekten çekiş sistemine sahip araç, tamamen “zor şartlar” için geliştirilmiş. Neredeyse “Ömründe asfalt göremeyesin!” diye beddua edilmişçesine!..
1.9 ton taşıma kapasitesine sahip araç, istenirse 13 kişi taşıyabilirmiş. Kabini ise 3 kişilik. Ortada sürücü ve yanlarında da yolcular şeklinde bir oturma düzeni mevcut. Devir saatinin bile olmadığı gösterge paneli, dört adet havalandırma ızgarası, aracın “en büyük donanımları” arasında. Bununla birlikte, OX’un şimdilik tek modeli var!
Peki fiyatı ne olacak? Öncelikle bu soruya, “Üretilebilecek mi?” diye cevap vermek gerekiyor. Çünkü Global Vehicles Trust şirketi, halen bu projeye yatırımcı aramaya devam ediyor. Ancak üretilirse, o zaman pek de pahalı olmayacağını tahmin etmek zor değil!
Unutmadan söyleyeyim... Gelişmenin henüz başında olan ülkelere yönelik Tata’dan Toyota’ya, Renault’ya kadar pek çok üretici, belirli modeller hazırlamış durumda. Tabii bunların çoğu, o ülkeler için “özgün” modeller değil. Daha çok “versiyon” tadında. Çinliler ise, kendi markalarının en iyi pazarlanabileceği yerin, Afrika ülkeleri olduğunu düşünerek “otoyollarınız bizden!” kampanyası yapmaya devam ediyor.
Evet, böyle ülkelerde hala gidilecek yol var. Yarış ise, zaman zaman kızışan, ancak kazananın belli olmadığı bir mücadele... Ortaya çıkan araçlar ve projeler ise, bir süre sonra “çöp” haline gelmekten kurtulamıyor, o da ayrı mesele...