EkonomiTürkiye’nin Mühendis Kızları projesi büyüyor

Türkiye’nin Mühendis Kızları projesi büyüyor

04.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Mesleklerin cinsiyetinin olmadığı gerçeğinden hareketle ülkemizde kadınların, mühendislik alanı gibi erkek egemen bir sektörde daha fazla yer almasını ve eşit koşullarda temsilini sağlamak amacıyla hayata geçirilen “Türkiye’nin Mühendis Kızları” (TMK) projesi büyüyor. Projenin son başvuru tarihi 10 Ekim.

Türkiye’nin Mühendis Kızları projesi büyüyor

 

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Limak Vakfı’nın 2015 yılından beri ortaklaşa yürüttüğü projede, bugüne kadar bilgisayar, çevre, elektrik-elektronik, endüstri, inşaat ve makine mühendisliği bölümlerinde okuyan öğrenciler kabul ediliyordu. Kadın mühendis adayı öğrenciler burs imkânı ile birlikte kişisel ve mesleki gelişimlerine katkıda bulunacak sertifika programları, online İngilizce dil eğitimi, mentorluk desteği, staj, istihdam ve networking imkânları sunuluyor. Gelişen projede, bu sene SOCAR Türkiye’nin desteğiyle kimya mühendisliği eğitimi alan öğrenciler de başvurabilecek. Proje kapsamında burs imkanından yararlanacak kimya mühendisliği öğrencilerine, online eğitimler, mentorluk ve staj olanakları konularında da destek verilecek.

Haberin Devamı

6 yılı geride bıraktık

 “Türkiye’nin Mühendis Kızları” projesinde altı yılı geride bırakmanın mutluluğunu yaşadıklarını paylaşan Limak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, “SOCAR Türkiye ile yaptığımız iş birliği sayesinde, projemize bir mühendislik dalını daha ekledik. Böylece daha fazla sayıda kadın mühendis adayına ulaşmış ve sosyal etkiyi artırma yolunda bir adım daha atmış olacağız. TMK’nın gelecekte bağımsız, sürdürülebilir ve etki yaratmaya devam eden bir yapıyla yoluna devam etmesini arzuluyoruz. Kurulan işbirlikleri, projelerin tek bir kurumla özdeşleşmeden kendi kimliklerini kazanmaları açısından büyük önem taşıyor. Bu vesileyle, farklı şirketleri TMK çatısı altında farklı mühendislik dallarını sahiplenmeleri ve kadın mühendisleri destekleyerek ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmaları için davet ediyorum” diye konuştu.

Haberin Devamı

Gururluyuz

 SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov, “Cinsiyet eşitliğinin önündeki bariyerlerin kalkması, kadınların sosyal yaşamın her alanında daha görünür olmaları toplumlar için büyük bir kazançtır. Biz de, sosyal yaşamda kadının temsiliyetini artırmanın önemine yürekten inanıyoruz. Geleceğin nitelikli mühendislerinin yetişeceği ‘Türkiye’nin Mühendis Kızları’ projesinde yer alarak bu konudaki duyarlılığımızı bir kez daha göstermiş olduk. Gururla yer aldığımız bu anlamlı projenin, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik farkındalığa büyük bir katkı yaptığına inanıyorum” şeklinde konuştu.

Son başvuru 10 Ekim

Türkiye’nin Mühendis Kızları Üniversite Programı’na, mühendislik fakültelerinin bilgisayar, çevre, elektrik-elektronik, endüstri, inşaat, kimya ve makine mühendisliği bölümlerinde bir, iki ve üçüncü sınıflarda okuyan kız öğrenciler 10 Ekim’e  kadar E-Bursum üzerinden başvurabilecek. Başvuru detayları için TMK web sitesi ve sosyal medya hesapları ziyaret edilebilir.

UZAKTAN ÇALIŞMA TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİ NASIL ETKİLİYOR?

EMEL MEMİŞ

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğr. Üyesi,

CEİD Yönetim Kurulu Üyesi, YANINDAYIZ Derneği Danışma Kurulu Üyesi

Haberin Devamı

İki çocuklu bir çekirdek aile düşünün. Her iki ebeveyn de özel işletmede eşdeğer pozisyonlarda çalışıyor olsun. Salgın sürecinde ikisi de uzaktan çalışarak tam zamanlı işlerine devam edebilmiş. Okulların kapatılması nedeniyle çocuklar da online eğitim alsınlar. Bu durumda çocuklardan birinin dahi online eğitim alıyor olması yeterli, evdeki işlerin ne denli arttığını tahmin etmek için. Sizce evden çalışma iki yetişkin arasında ev ve bakım işleri paylaşımını nasıl etkiler? Peki, tamamen değil de kısmen ofisten kısmen evden çalışmaları istense kim ofisten çalışmaya devam eder?

Harvard İşletme dergisinin 16 Temmuz 2021 tarihli sayısında Massachusetts Institute of Technology araştırmacıları tarafından yapılan yeni bir çalışmanın bulguları aktarılmış. Araştırmaya göre ABD’de salgın öncesinde istihdam edilenlerin yarısı artık uzaktan çalışıyor. Şirket yöneticileri daha önce tahayyül edemedikleri işlerin dahi uzaktan verimli biçimde yürütüldüğünü ifade ediyor. Bu süreçte giderek artan sayıda şirket, çalışanlarının kalıcı olarak uzaktan çalışmasına izin vereceklerini duyuruyor. Üstelik uzaktan çalışma olanağının diğer esnek çalışma seçeneklerinde olduğu gibi çalışma yaşamındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini azaltıcı bir rol oynayacağı varsayılıyor. Ancak bu varsayımın ne derecede gerçek yaşamla doğrulandığını düşünmeli.

Haberin Devamı

Kadınlar eve çekildi

Uzaktan çalışma, Kovid-19 salgını sürecinde zorunlu kısıtlamalar nedeniyle geçici olarak iş kaybını engellemiş olsa da kalıcı şekilde tam zamanlı çalışma normlarının değişmesi ne yazık ki Türkiye gibi ülkelerde eşitsizlikleri derinleştirme potansiyeli taşıyor.

TÜİK istatistiklerine göre 2019 yılı ortasında yüzde 35 düzeyine ancak ulaşan kadın işgücüne katılım oranında bir yıl gibi kısa süre sonra dört puanlık bir düşüş gerçekleşmiş. Bu oranla OECD ülkeleri arasında en düşük düzeye sahibiz. Öte yandan kadınlarda işsizlik oranı da düşmüş, 2019’da yüzde 17,6 iken son çeyrekte yüzde 13,4 seviyesinde. Bu tablo kadınların işine son verildiğinde çalışmaktan vazgeçip eve çekildiğinin bir göstergesi.

Haberin Devamı

Eşitsizliği güçlendirebilir

Danışma Kurulu üyesi olduğum ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için özellikle erkeklerde zihniyet ve davranış değişimi yaratmayı amaçlayan YANINDAYIZ Derneği’nin hazırladığı Türkiye’nin ilk İlçe Bazında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeks araştırmasının bulguları, toplumsal cinsiyet eşitsizliği bakımından endişe verici alanların tüm ilçelerde özellikle politik katılım ve ekonomik kaynaklara erişime ilişkin olduğunu kapsamlı biçimde ortaya koyuyor. Araştırmanın bulgularını yukarıdaki rakamlarla birlikte düşünelim şimdi. Kısa dönemde sadece geçici olarak eve çekilme kararı olarak gözlenen etkilerin uzun dönemde yüz yıllardır verilen mücadeleler sonucu kazanılmış haklarımızı zedeleyebileceğini ve köklü eşitsizlikleri güçlendirebileceğini öngörmek mümkün. İnsan haklarının bütünlüğünü hatırlayalım. Birinin ihlal edilmesi, aynı zamanda eğitim, sağlık, onurlu ve insanca yaşam hakkı gibi temel kazanımlar açısından tehdit oluşturabilir.