23.09.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
MİTHAT YURDAKUL Ankara - Edinilen bilgiye göre, Türkiye, OECD üyesi olması sebebiyle BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin imzalandığı 1992’de, sözleşmenin Ek-1 ve Ek-2 listelerine dahil edildiği için sözleşmeye taraf olmadı. 2001’de gelişmekte olan ülkelere finans ve teknoloji desteği sağlama yükümlülüğü olan Ek-2 listesinden silinen Türkiye, 2009’da Kyoto Protokolü’ne taraf oldu, ancak sera gazı emisyon azaltım yükümlülüğünü kabul etmedi.
2010’da Türkiye’nin Ek-1 ülkesi olarak özel koşulları tanındı. 2014’e gelindiğinde Türkiye’ye en azından 2020’ye kadar finans, teknoloji transferi ve kapasite geliştirme desteği sağlanmasının önünü açan karar alındı. Türkiye, yeni iklim rejiminde finans ve teknoloji desteklerine erişim talebinin karşılanması kaydıyla 2015’te Paris Anlaşması’nı kabul etti ve 22 Nisan 2016’da anlaşma imzalandı. Ancak taraf olma süreci başlatılmadı. Türkiye’nin talebine ilişkin 2016 ve 2017’de yapılan Taraflar Konferansı öncesi ve esnasında yapılan müzakerelerden sonuç alınamadı.
Talep üzerine talep
2018’de Ek-1 listesinden silinme talebini gündem önerisi olarak sözleşme sekreteryasına ileten Türkiye, konuyu gündeme sokmayı başaramadı. Buna karşılık, Türkiye’nin finans desteğine erişim talebine ilişkin bir karar taslağı hazırlandı. Taslak üzerine yapılan istişarelerde de sözleşme ek listesinin değiştirilmesine gösterilen direnç sebebiyle karar taslağı üzerinde uzlaşmaya varılamadı. 2019’da Madrid’te, sözleşmenin Ek-1 listesinden silinme talebi yinelendi. 25. Taraflar Konferansı’nda, Türkiye’nin Ek-1 listesinden silinme talebinin sonraki Taraflar Konferanslarında gündeme getirilmemesi ve 25. Taraflar Konferansı’nda müzakere edilerek sonuçlandırılması koşulu ile gündeme alınması yönündeki başkanlık teklifi de Türkiye tarafından kabul edilmeyerek gündem önerisi geri çekildi.
Son randevu İskoçya’da
Türkiye’nin Sözleşmenin Ek-1 listesinden silinme talebine ilişkin gündem önerisi 26. Taraflar Konferansı’nın gündemine alınması için bir kez daha başvuru yapıldı. Kasım’da İskoçya’da yapılacak toplantıda (COP26), Türkiye’nin Ek-1 listesinden çıkması konusu yeniden görüşülecek. İklim fonlarından daha fazla yararlanmak için gelişmekte olan ülke kategorisine geçmek isteyen Türkiye’nin bu talebinin, BM’ye verilen nota üzerinden yerine getirilmesinin beklendiği ifade ediliyor. Talep yerine getirilirse Türkiye, geniş fonlardan yararlanma imkanı yakalayacak.
Ekonomiye ‘iklim’ etkisi
Avrupa’nın iklim politikalarına uyumlaşma, Türkiye ekonomisini de etkileyecek. Avrupa Birliği (AB) İklim Yasası kapsamında hazırlanan, “Fit for 55” paketi, AB’ye yapılacak ihracata ilave vergi yükümlülüğü getirecek. Türkiye’yi de etkileyecek olan paket düzenleme, ilk etapta demir-çelik, çimento, gübre, alüminyum ve elektrik sektörlerini kapsayacak. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nda (SKDM) 2023-2025 geçiş dönemi olacak ve bu aşamada bu ürünleri ithal eden AB menşeili ithalatçılar herhangi bir ödeme yapmayacak, sadece ithal edilen ürünlerde bulunan emisyonlar bildirilecek. 2026’da başlayacak uygulama döneminde ise, AB ithalatçılarının ulusal makamlara kayıt yaptırarak ürünlerde bulunan emisyonlara karşılık gelen sertifikalar satın almaları gerekecek. TÜSİAD’ın geçen yıl hazırladığı rapora göre, sınırda karbon düzenlemesinin devreye girmesi ve ton başına karbon vergisinin 30 euro belirlenmesi halinde, bunun Türkiye ihracatına maliyetinin 478 milyon euro ile 1 milyar 85 milyon euro arasında; 50 euro olursa, 797 milyon ila 1 milyar 809 milyon euro arasında olması öngörülüyor.