05.11.2024 - 07:00 | Son Güncellenme:
ABD’nin seçimi dünya ekonomisinin de şekillenmesinde rol oynayacak. Zira süper gücün ana ekseni, başkanla değişmese de koltuğa oturacak ismin yaratacağı nüanslar bile milyarların hayatına bir şekilde dokunacak. Milliyet yazarları ABD’nin seçiminin Türkiye ve dünya ekonomisinde olası etkilerini yazdı.
ZEYNEP AKTAŞ: HANGİ SEKTÖRLER ÖNE ÇIKACAK?
ABD başkanlık seçimleri, küresel piyasaları ve sektörlerin geleceğinde etkili olacak. Trump’ın veya Harris’in başkan olması, enerji, teknoloji ve savunma gibi sektörlerde farklı etkilere yol açacak.
ABD başkanlık seçimlerinin yalnızca Amerikan ekonomisini değil, küresel piyasaları da etkiliyor. ABD’nin yönelimi ister istemez sektörleri de etkiliyor. Enerjiden teknolojiye, sağlıktan savunmaya kadar geniş bir çerçevede seçim sonucuna göre sektörlerin farklı yönlerde şekillenmesi gündeme gelecek. Bu seçimlerdeki her iki adayın ekonomi ve dış politika yaklaşımları, piyasaların geleceğini ve yatırım stratejilerinin yeniden şekillenmesini gerektirecek. Özellikle Trump veya Harris’in kazanmasına göre öne çıkacak sektörlerde farklı fırsatlar ve riskler gündeme gelecek.
Trump kazanırsa...
- Geleneksel enerji: Trump’ın geleneksel enerjiye olan desteği, petrol ve doğalgaz şirketlerini ve enerji sektöründeki büyümeyi güçlendirecek. Bunun yansıması küresel ölçekte de gözlenecek.
- Savunma sanayi: Trump’ın savunma harcamalarına yönelik genişlemeci yaklaşımı, savunma sanayii hisselerinde de hareketlenmeye yol açacak.
- Kripto varlıklar: Trump, ABD’yi bir kripto merkezi yapma sözü vermiş durumda. Kripto paralar ve Bitcoin üzerindeki yasal düzenlemeler Trump döneminde olumlu şekilde ilerleyecektir. Bu da kripto varlıklar için likiditenin artması, yatırımcıların daha rahat işlem yapabilmesi anlamına gelecek.
Harris kazanırsa...
- Yenilenebilir enerji: Harris’in başkan seçilmesiyle birlikte ABD, yenilenebilir enerjiye daha fazla yatırım yapacak. Yeşil enerji, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve elektrikli araç sektörlerinde hisse senetleri ve yatırım fonlarında hareketlenmeler beklenmeli.
- Gelişen piyasalar: Harris, geleneksel diplomasiye verdiği destekle küresel ticareti daha stabil hale getirmeyi hedefliyor. Bu durum gelişmekte olan piyasalar, özellikle Türkiye gibi ülkeler için güvenli bir ortam sağlayabilir.
- Sağlık sektörü: Harris sağlık ve sosyal hizmetlere yönelik destekleyici politikalarını dile getirmişti. Bu politikalar, sağlık ve sosyal hizmetler alanında hareketliliğe olanak verecek.
Küresel piyasalar
- Yatırımın yönü: Trump’ın kazanması Çin ve diğer büyük ülkelerle ticaret gerilimlerini artırmasını öne çıkarması beklenmeli. Bu da altın, tahvil gibi güvenli limanlara talebin artmasına yol açar. Harris’in seçilmesi ise diplomatik yollarla çözüme odaklanan bir dış politika getirir. Bu da güvenli limanlardan ziyade daha riskli varlıkların tercih edilmesine imkan sağlar.
SERVET YILDIRIM: TRUMP MI, YOKSA HARRİS Mİ?
Başlıktaki sorunun tam hali “Trump mı, yoksa Harris mi? Dünya için fark eder ama Türkiye için fark eder mi?” olmalı. ABD seçimlerinin sonucuna bağlı olarak dünyanın gelecek 4 yılı farklı olabilir. Ama Türkiye için her ikisinin de zor geçeceği belli. İnişli çıkışlı ve de zaman zaman sancılı olan ilişki mevcut temposu ile devam edebilir.
- Trump’ın başkanlık döneminde Rusya, ABD’nin öncelikler listesinde ilk sırada yer almadı. Trump seçilirse Ukrayna’da bir ateşkes ve çözüm mümkün olabilir ama Harris ile böyle bir olasılık zor.
- Trump’ın dış politika setinde ana düşman Çin’di. Kampanyasını Çin düşmanlığı üzerine oturttu. Harris de Çin yaptırımlarını sürdürecektir ama Trump’a göre daha ılımlı davranabilir.
- Avrupa Trump ile yorucu ve yıpratıcı bir 4 yıl geçirmişti. Tekrar gelirse yine benzer bir 4 yıl olacaktır. Avrupa’nın gönlündeki adayın Harris olduğunu tahmin etmek zor değil.
- Trump sadece Çin ile değil, birçok ülke ile ticaret savaşı başlatmıştı. Küresel ticaret açısından her zaman tehlike arz ediyor.
- Trump küresel ısınma gibi bir sorun olduğuna inanmıyor. Onun döneminde başta petrol olmak üzere çevreyi kirleten endüstriler kollandı. Harris çevre konusunda daha duyarlı davranacaktır.
TÜRKİYE PENCERESİNDEN…
- Başkanlığı döneminde Trump ile Erdoğan arasındaki ilişkiler ise nispeten daha iyiydi. Sorunların çözümü için iki lider telefon diplomasisini sıklıkla kullandı. Birçok sorun için doğrudan Trump ile ilişki kurularak çözüm arandı. Harris’in Türkiye’ye bakışında bugüne kadar olumlu bir işaret görülemedi. Kritik meselelerde tavrı genellikle Ankara’yı kızdıracak şekilde oldu. Kürt meselesiyle ilgili bazı tasarılara imza atmış, ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesini eleştirmiş ve 1915 olaylarıyla ilgili “soykırım” iddiası girişimlerine destek vermişti.
- ABD güvenlik ve dış politikasında başkanın kim olduğunun etkisi olmakla birlikte bu etki fazla abartılmamalı. Kaldı ki, Türkiye ABD ile ilişkilerde tarihinin en sancılı dönemlerinden birini Biden’a ve Harris’e göre daha pozitif bir isim olarak bilinen Trump başkanlığında yaşadı. Onun dönemindeki gerilimler nedeniyle ekonomimiz ciddi zararlar gördü.
- ABD’nin bir ülke ile ilişkilerinin nasıl olacağı, başkanın kişisel tercihlerinin ötesinde Pentagon, Kongre ve diğer devlet kuruluşları ile birlikte bir sistemin ürünüdür. Özellikle güvenlik ve dış ilişkilerdeki kilit pozisyonlardaki isimlerin etkisi göz ardı edilmemeli. Yeni başkanın bu görevlere kimleri atayacağı ve temsilciler meclisi ile senatonun yapısının nasıl olacağı da önemli. Harris’in dış politika ve ulusal güvenlik danışmanı olan Philip Gordon, Türkiye’yi yakından tanıyan ve geçmişte Türkiye’nin önemi üzerine yazıp, çizmiş birisi. Avrupa ve NATO konusunda da oldukça bilgili ve ilgili. Onun göreve gelmesi önemli olacaktır.