12.11.2024 - 07:02 | Son Güncellenme:
SERVET YILDIRIM - Bu anlaşma ile iklim değişikliğine karşı önemli bir süreç başladı. Anlaşmanın tarafları her yıl bir konferansta toplanmaya başladılar ve bu toplantılara “Conference Of Parties” (Tarafların Konferansı) yani COP denildi. İlk COP ise 1995’te Berlin’de gerçekleştirildi.
COP’ların 29’uncusu bu hafta Bakü’de başladı. Hükümet liderlerinin yanı sıra çevre ve sürdürülebilirlik uzmanları, aktivistler, hayır kurumları, gazeteciler ve diğer sivil toplum kuruluşları da 11 Kasım’da başlayan ve 21 Kasım’da sona erecek olan “konferans” için Bakü’de olacaklar. Beklenti büyük ama kafalar karışık çünkü bu toplantı bilimsel kanıtlara rağmen iklim değişikliği ve küresel ısınma tehdidinin varlığını inkar eden Donald Trump’ın seçim zaferinin gölgesinde yapılacak.
İklim zirvelerinde hep fosil yakıt kullanımının kademeli sonlandırılması konuşuldu. Dubai’de ise enerji sistemlerinde fosil yakıtlarının kullanımından uzaklaşmaları çağrısı yapılmıştı. Ancak Trump’ın başkanlık seçimini kazanması ile bu çağrının üzerine bir gölge düştü. Trump göreve geldiğinde ABD petrol ve gaz sektörüne yatırımların önünü açacağını söylüyor. Blöf yapmadığını daha önceki başkanlık döneminde Paris İklim Anlaşması’ndan çekilerek göstermişti. Buna rağmen her COP’ta olduğu gibi Bakü’de de yenilenebilir enerji ayrı bir başlık olacak. Yeşil enerji bölgeleri ve koridorlarına yatırımın teşvik edilmesi; altyapının geliştirilmesi ve modernizasyonu, bölgesel iş birliğinin teşvik edilmesi için hedefler belirlenecek. Küresel enerji depolama kapasitesinin nasıl artırılacağı konuşulacak. Yine bu çerçevede temiz hidrojen için küresel pazarın potansiyelini açığa çıkarmayı amaçlayan bir deklarasyon da gündemde olacak.
Finans COP’u
COP 29’un diğer öncelikleri arasında iklim finansmanı da alıyor. Hatta bu COP’a “Finans COP”u diyenler bile var. Bakü’de taraflar “Yeni Kolektif Nicel Finansman Hedefi” (NCQG) üzerinde müzakere yapacak ve 2009’da belirlenen mevcut hedefin yerine geçecek yeni bir hedef belirleyecekler. Gelişmiş ülkeler, 2020 yılına kadar gelişmekte olan ülkelerdeki iklim eylemini desteklemek için yılda 100 milyar dolar harcama yapmayı taahhüt etmişti. Bakü’de katkı miktarları ve zamanlaması ile finanse edilecek iklim faaliyetleri ve hangi ülkelerin bu maliyetleri üstleneceğini belirlenecek.
Dubai’deki COP 28’de iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı özellikle savunmasız olan ülkelerin desteklenmesi amacıyla kurulan Zarar ve Zararla Mücadele Fonu’nun operasyonel hale getirilmesi kararı alınmıştı. Bakü’den beklenti bu fonun sermaye yapısının güçlendirilmesi için gelişmiş ülkelerden yeni mali taahhütlerin alınması ve bu fonun düzenlemelerinin NCQG ile uyumlu hale getirilmesi.
COP 29’dan diğer bir beklenti ise uluslararası karbon ticaret piyasası için yeni bir çerçeve belirlenmesi olacak. Paris Anlaşması’nın 6’ıncı maddesinde yer alan kuralların işlevsel hale getirilmesi ele alınacak.
İddialı taahhütler gerekiyor
Anlaşmaya taraf 198 ülke Şubat 2025’e kadar güncellenmiş ulusal katkı planlarını sunmak zorundalar. Bu planlarda emisyon azaltma ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama çabalarını belirtecekler. Ama Şubat’ı beklemeden bazı ülkelerin katkılarını Bakü’de açıklamaları bekleniyor. Bu konu kritik çünkü geçen yıl Dubai’de görüldü ki önceki taahhütler Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için yetersizdi. Yatırımlar, yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması ve fosil yakıtların azaltılması gibi alanlarda daha iddialı taahhütler gerekiyor.
COP29, uyum kapasitesini artırma, dirençliliği güçlendirme ve iklim değişikliğine karşı savunmasızlığı azaltma için COP28’de ortaya konan Küresel Uyumu Sağlama Hedefi’nin güçlendirilmesi çalışacak.
Paris Anlaşması’na taraf ülkeler, her iki yılda bir Şeffaflık Raporu sunmak zorundalar. Sera gazı emisyonları ve ulusal taahhütlere yönelik ilerleme ve iklim değişikliği etkileri ile uyum çabalarını içeren bu raporların yıl sonuna kadar sunulması gerekiyor. COP 29’da düzenli ve şeffaf raporlamanın nasıl yapılacağı da tartışılacak.