09.08.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:
BÜLENT YARDIMCI
Unutulmaya yüz tutan damla sakızı, Falım ve Tema Vakfı’nın ‘Sakız Ağaçlarına Sevgi Aşılıyoruz’ projesiyle yeniden canlanmaya çalışıyor. Damla sakızlı gıda maddeleri, özellikle Ege’nin turistik beldelerinde ve İstanbul Mısır Çarşısı’nda yeniden vitrinlerde boy gösteriyor. Başta sakız reçeli olmak üzere damla sakızıyla yapılmış muhallebi, sütlaç, kazandibi, salep, lokum, helva, kurabiye, dondurma, reçel, kahve gibi gıda maddelerinin sayısı ve çeşidi giderek artıyor.
Ancak, damla sakızıyla tatlandırılmış gıdaların üretimi meraklısının talebini karşılayabilecek hızda artmıyor. Piyasada yeterince damla sakızı bulmak mümkün olmuyor.
İzmir’in Çeşme Yarımadası’nda 6 bin yıldır yetişen ancak son yıllarda sayıları hızla azalan sakız ağaçları, Tema Vakfı ve Falım Sakızları işbirliğiyle yürütülen proje kapsamında yeniden canlandırılıyor.
Türkiye’nin damla sakızı tüketiminin yaklaşık 20 ton olduğunu belirten TEMA Vakfı Orman Bölüm Başkanı Hayrullah Oğuz, şu bilgileri verdi:
“Tüketimin 10 tonu resmi ithalatla, 10 tonu ise kaçak ürünle karşılanıyor. Tema Vakfı olarak hazırladığımız proje kapsamında, İzmir-Çeşme yolu üzerinde, 149 hektarlık proje alanında mevcut sakız ağaçlarını rehabilite ediliyor ve yeni fidanlar dikiliyor. Sakız ağacı sayısını 20 bine çıkarmak amacıyla iki yıldır çalışıyoruz. Ağaç başına bir kilo sakız üretimiyle 20 bin ağaç Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak.”
Falım sakızlarını üreten Cadbury’nin Türkiye Genel Müdürü Ahmet Ahjaz Han, sahip çıkılmadığı takdirde Ege’nin doğal simgesi olan sakız ağaçlarının kaybolup gideceğini belirterek, şunları söyledi:
“Sakız ağaçları kendine has doğası, muhteşem güzelliği, herkesin sahiplenip koruması gereken ekonomik potansiyeliyle Ege’nin paha biçilemez bir kıymeti. Sakız ağaçlarının Ege’de yeniden kazandırılması için kararlılıkla çalışıyoruz.”
Damlaya damlaya hasat ediliyor
Damla sakızı, Ege Denizi kıyılarında yetişen sakız ağacının çizilen gövdesinden damlalar halinde döküldüğü için bu adı almış. Damla sakızı, ciklet olarak çiğnendiği gibi içine katıldığı gıdalara kendi özel lezzetini de veriyor.