20.10.2021 - 07:01 | Son Güncellenme:
EKONOMİ SERVİSİ
Özilhan, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, tüm ülkelerin zaman zaman sorunlarla karşılaştığını belirterek, şunları kaydetti:
“Bugün Türkiye’nin geleceğine baktığımda, dünyadaki jeopolitik risklerin, sosyo-kültürel gerilimlerin, iklim değişiminin etkilerinin, bereketsiz ve dengesiz ekonomik büyümenin mahşerin dört atlısı olarak üzerimize geldiğini görüyorum. Bunların üzerine bir de geleceği şekillendiren teknolojik dönüşümün ekonomik, insani ve toplumsal boyutlarını eklemeliyiz.”
Büyümek ve kişi başı geliri artırmak gerektiğini söyleyen Özilhan şöyle devam etti:
“Büyümek için öncelikle makroekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyüme sürecini başlatabilmek gerekiyor. Bu doğrultuda en önemli adımlar, piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarını güçlendirmek ve başta Merkez Bankası olmak üzere düzenleyici kurumların bağımsızlığını tartışma dışı bırakacak biçimde tesis etmektir ancak büyüme kadar büyümenin nasıl sağlandığı da önemli. Karşı karşıya olunan tehditler dikkate alındığında, büyümenin sadece hızlı değil, aynı zamanda istihdam yaratan, yeşil ve adil bir büyüme olması gerektiği ortaya çıkıyor.”
‘Birbirine bağlı’
Özilhan, bütün sorunların birbirine bağlandığı bir noktada olunduğuna işaret ederek, “Cari açık ve bütçe açığına beceri açığı, bilgi açığı, liyakatli kadro açığı ve yönetişim açığı da ekleniyor. Düşen sadece TL’nin değeri değil, su rezervlerimiz, birbirimize güvenimiz, ihracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin payı, mutluluk ve huzurumuz da geriliyor.
Faiz ve enflasyonun yanı sıra emisyonları, hava, su ve toprak kirliliğini de azaltmak istiyoruz” diye konuştu.
‘30 bin dolar gelire 20 yılda ulaşılabilir’
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, TÜSİAD YİK Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa” çalışmasının gelecek için hazırladıkları bir yol haritası olduğunu belirtti.
Bu çalışmanın gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye için toplumun tüm kesimlerine yapılan, Türkiye’nin geleceğini beraber inşa etme çağrısı olduğunu ifade eden Kaslowski, “Yaklaşık iki yıl yürütülen yoğun çalışma kapsamında, Türkiye’nin ve TÜSİAD’ın geçmiş birikimlerinden yararlanıldı. Çalışmanın tamamına gelecegiinsa.org adresinden ulaşabilirsiniz” dedi.
Laikliğin din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olduğunu vurgulayan Kaslowski, laiklik ilkesini özümsememiş bir toplumda eşit vatandaşlık kavramının ve bilincinin yerleşmesinin çok zor olduğunu, vatandaşlık bilincinin olmadığı yerde ise modern ve demokratik bir toplumu kurmanın ve korumanın güçleştiğini söyledi.Kaslowski, modern ve demokratik bir toplumun yapı taşlarından birisinin de kadınların her alanda var olması olduğuna işaret etti.
3 alanda ilerleme
Raporun vurguladığı insani gelişme ve yetkinleşme, bilim, teknoloji ve inovasyon, siyasal, ekonomik, toplumsal kurumlar ve kuralları ön plana çıkaracak bir seferberlik içine girilmesi gerektiğini kaydeden Kaslowski, “İnsani gelişim, bilim-teknoloji ve kurumlarda kendimizi OECD ortalamasına çıkarmak için gereken adımları atabilirsek, 20 yıl içinde kişi başı millî gelirimizi mevcut seviyesinin 3 katından fazla olan 30 bin dolar seviyesine yükseltebileceğiz” diye konuştu.
Kaslowski, hedeflerinin sadece zenginlik olmadığını, söz konusu üç alanda büyük ilerlemeler kaydederek, gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye’yi birlikte inşa etmek olacağını dile getirdi.