09.06.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
EKONOMİ SERVİSİ
Türk ekonomisine 60 yıl hizmet verdikten sonra 8 Haziran 2018’de hayata veda eden Demirören Holding Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Demirören, dün, ölümünün 4. yılında Zincirlikuyu’daki mezarı başında anıldı. Çocukları Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay, Demirören Holding Yönetim Kurulu Üyesi Tayfun Demirören ve torunlarıyla birlikte tüm Demirören Ailesi’nin hazır bulunduğu anmada edilen dualar sonrası Erdoğan Demirören, ülkesine, iş dünyasına ve yakın çevresine kattığı değerlerle yad edildi.
Hep üreten bir yaşam
Kırım’dan İnegöl’e göçen Tatar Hacı Hüseyin Demirören’in torunu olarak 1937 yılında İstanbul’da doğan Erdoğan Demirören, babası Şükrü Demirören’in İstanbul Sirkeci’de 1956 yılında kurduğu otomobil yedek parça ithalatı ve pazarlaması yapan Oto Kolaylık’ta çalışmaya genç yaşta, St. Benoit Fransız Lisesi’nde aldığı eğitim sırasında başladı. Erdoğan Demirören 1962 yılında Kütahyalı Çini ailesinin kızları Tülin Çini ile evlendi. Babasının vefatı üzerine, Demirören Holding’in temellerinin atıldığı Oto Kolaylık’ın başına geçen Erdoğan Demirören 1972 yılında Türkiye’nin ilk gaz şirketini devraldı. Yaptığı yatırımlarla gaz sektörünü Türkiye’nin büyük sektörlerinden biri haline getirdi. Hedefi yüzde yüz yerli sermaye prensibi ile milli ekonomiye katkıda bulunmaktı. Bugün 60 yılı geride bırakan Demirören Holding, kendisini ülke hizmetine adamanın getireceği itibarın başka her şeyden daha değerli olduğuna inanan Erdoğan Demirören’in vizyonuyla farklı iş kollarında büyük başarılara imza attı. “Her zaman yaptığınız işin daha iyi nasıl yapılacağını düşünmelisiniz” diyen Demirören, bu düşünce pratiği ile enerji sektöründen, sınai üretime, gayrimenkulden, inşaat sektörüne, eğitimden medyaya uzanan geniş iş ağında hep “daha iyisinin” peşinden gitti. Bu disiplin ve prensiple Türk ekonomisinin duayenleri arasında yerini aldı.
Enerji atılımı
1968 yılında Parsat Piston Fabrikasıyla sanayi yatırımlarına yönelen, 1972 yılında Milangaz’ı alarak atılımlarına devam eden Erdoğan Demirören’in yatırımları enerji alanında devam etti. 1980’de Ata Koleji’ni devraldı. 1996’da Türkiye’nin ilk oto gaz firması Dem-Al’ı kurdu; 2009’de Kemer Country Golf kulübünü alan Erdoğan Demirören yatırımlarını 2010 yılında Milangaz Moil dağıtım şirketi ortaklığı ile sürdürdü.
1960 yılında Hür Dağıtım şirketinin yüzde 10 hissesini alarak medya dünyasına adım atan Erdoğan Demirören, 1983’te de Ercüment Karacan’dan Milliyet’in yüzde 25 hissesini aldı. 2011’de de Milliyet ve Vatan gazetelerini alan Erdoğan Demirören’in medya girişimleri, 2013’te Demirören TV-Dergi grubuyla devam etti. 2018 yılında ise Milliyet, Hürriyet, Posta, Fanatik, Daily News, D-Smart, Kanal D, CNN Türk, Teve2, Radyo D’nin de içinde yer aldığı Demirören Medya Holding kuruldu.
Öğütleriyle hep gençlerin ışığı
Haliç Üniversitesi’nden başarılı çalışma hayatı, sanayi ve eğitim sektöründeki üstün başarılarından dolayı fahri doktora unvanı bulunan Demirören, başarısının sırrını şöyle özetlerdi: “Üretim, üretim, üretim; takip, takip, takip.” Üretimin önemine inanan Demirören, en önemli çalışma pratiklerinden biri olan “takip”ten, son gününe kadar vazgeçmedi. “Umuyorum ki Allah beni son saatime kadar çalışmaktan geri koymaz” diyen, “Dört günden fazla tatilin iş adamını sıkacağını” söyleyen Erdoğan Demirören, vefatından kısa bir süre öncesine kadar, 60 yıllık tecrübesinin derinliğiyle işlerinin takibini sürdürdü. Tecrübenin önemine inanan Demirören, Bülent Şenver’e verdiği röportajda gençleri bu konuda motive etmek için şu ifadelerde bulundu: “Gençler şunu çok iyi bilmeli ki, hayat çok uzun, muvaffakiyet çok kısa. Hiç kimse 40 yaşından sonra iş hayatına adapte olup muvaffak olamaz. O yaşa kadar tecrübe edinmek lazım. Tecrübe hayatta en önemli şeydir, beynin olgunlaşmasıdır”. Demirören, gençlere verdiği bir başka öğütte ise sabır ve detay kavramlarına dikkat çekiyordu: “Gençler sabretmeyi öğrenmeli, en ufak detaya kadar inmeli, detaya inmeden netice alınamaz”.
Haliç Üniversitesi’ndeki Fahri doktora töreninde yaptığı konuşmada öğütlerini ‘Yap ve Yapmalar’ başlığı ile gençlere aktarmıştı.
“Her gün yatağa yattığınızda kendinize sorun... Bugün ben ne yaptım? Kendim için, şirketim için ne yaptım, ailem için ne yaptım, ülkem için ne yaptım? Ve vereceğiniz cevaplardan tatmin olun” diyen Erdoğan Demirören’in, bugün de gençlere ışık tutan öğütleri şöyle:
1-) İş adamı olmanın okulu yoktur.
2-) Cesaret önemlidir. Başarılı insanlar, cesur insanlardır.
3-) Şansa, kısmete, alın yazısına inanmak gerekir. Siz başarılı olmak için elinizden geleni yapmalısınız. Şansınız ve kısmetiniz de varsa emeklerinizin karşılığı size başarıyı getirir.
4-) Kendinize güvenin. Kendine güvenmeyi beceremeyenlerin başarılı olma şansları yok denecek kadar azdır.
5-) Dinlemesini bilin. Susmasını bilin. Çok dinlemekten değil çok konuşmaktan kaybedersiniz. Çoğu zaman sustuğunuz için değil, cevap verdiğiniz için pişman olursunuz.
6-) Aldığınız bilgileri, gördüklerinizi, duyduklarınızı, beyninize nakış işler gibi işlemelisiniz. Aldığınız bilgilerin sentezini yapıp, kendi hedefinizi kendiniz bulmalısınız.
7-) Muvaffakiyet üretken olmakla başlar. Başarılı olan insanların beyni üretken olur.
8-) Üniversite sırasında staj yapmanın çok faydası vardır. İş hayatına atılmadan önce part-time iş imkanları araştırıp çalışın.
9-) İşini sevmeyen insan, işinde başarılı olamaz. İşini seven, onunla yatıp onunla kalkan, başarıya herkesten çok yaklaşır.
10-) Genç yaşlarda iş hayatınızı aile hayatınızın önünde düşünmelisiniz. İş hayatınızı daima ön plana almalısınız. Önce iş diyerek hareket etmelisiniz.
“Ülkem, bayrağım söz konusuysa her sorunun üstesinden geliriz” ilkesiyle 60 yıl boyunca Türk sanayisine ve iş dünyasına katkı sağlayan, değer katan Erdoğan Demirören’i saygıyla anıyoruz.
Sanatın, sanatçının dostu
Erdoğan Demirören başarılı bir iş adamı olmasının yanı sıra, sanatla bağını hiç koparmadı. İlk resimlerini 1973 yılında o dönem sanat galericiliği de yapan Ümit Yaşar Oğuzcan’dan aldı. Amacı Türk ressamlarının eserlerini almak ve sanat piyasasına fayda sağlamaktı. Her ne kadar “Kendimi bir koleksiyoner olarak görmüyorum. Buna bir iş adamının hobisi olarak bakın. Bizim gibi kişilere sanatsever denilebilir” dese de sanat sektörünün tümünün hemfikir olduğu üzere, Türkiye’nin en önemli sanat ve antika koleksiyoneriydi. Erdoğan Demirören, Oğuz Erten’in hazırladığı “Türkiye’de Sanat Koleksiyonculuğu” kitabında şöyle demişti:
“İsterim ki herkes koleksiyoner olsun, Türk sanatını ayakta tutalım!”