10.10.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
EKONOMİ SERVİSİ
Suna Kıraç’ın çocukluk, okul yıllarının yanı sıra iş hayatından kesitlerin yer aldığı sayı, ‘hayata merhaba, iş hayatında bir ‘Koç kızı’, Suna’yı yaşamak, bir ömre sığan başarılar, bir ömrü aşan idealler, ülkesine hizmet etmenin ödülü, tüm öykülerden geriye kalan: Suna Kıraç’ bölümlerinden oluşuyor.
Suna Kıraç, 3 Haziran 1941 yılında hayata ‘merhaba’ diyor. Çocukluk anılarına yer verilen Suna Kıraç’tan şöyle bir alıntı yapılıyor: “Kendi işini kendi hâlleden, kolay kolay hastalanmayan ve dolayısıyla aile içinde ‘sorunsuz’ büyüyen bir çocuk olarak görüldüm.”
Tabuları yıktı
Türkiye’de modern anlamda ilk üst düzey iş kadını da olan Suna Kıraç, henüz öğrenciyken ‘zengin ailelerin kızları çalışmaz’ önyargısını, annesinin desteği ve babasının kararıyla kırıyor.
Kıraç, 1960 yılında Vehbi Koç’un asistanı olarak başladığı iş hayatında Türkiye’nin sanayileşme yolculuğuna tanıklık ve öncülük ediyor. Kıraç, babası Vehbi Koç’un iş hayatındaki yaklaşımının şekillenmesine dair katkısından şöyle bahsediyor: “Kurucumuz Vehbi Koç’la çok yakın çalışmış olmanın bana büyük katkıları oldu. İş disiplininde, sorumluluk taşımakta, değerlerimize sahip çıkmakta hep kendisini örnek aldım.”
İyi yetişmiş gençliğin önemine dikkat çeken Suna Kıraç, Koç Lisesi’nin kapılarını açıyor. Koç Üniversitesi ise en büyük hayaliydi. Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü ise Suna Kıraç’ın ‘ilk göz ağrısı’ olur.
Kıraç, 1995’te Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyası’na değer görüldü. Suna Kıraç anılarını anlattığı ‘Ömrümden Uzun İdeallerim Var’ adlı otobiyografisine şu atıfla başlamıştı: “Beni yaşatan İpek’e, Beni(mle) yaşayan İnan’a...”