24.05.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
MİLLİYET VAN'DA / FEHİM GENÇ - FOTOĞRAFLAR: BÜNYAMİN AYGÜN
23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen Van-Erciş depreminde evleri yıkılanların yerleştirildiği konteyner kentlerin 1 Haziran tarihinde kapatılacak olması, buralarda barınan afetzedeleri endişeli bir bekleyişe soktu.
Depremden hemen sonra çok hızlı bir şekilde Van ve Erciş’te kurulan konteyner kentlerde halen gidecek hiçbir yeri olmayan ‘kiracılar’ barınıyor. Kirada otururken depreme yakalanan ve oturdukları evlere ‘ağır hasarlı’ raporu verilenler, birbuçuk yıldır konteyner kentte yaşıyor.
Konteyner kentin kapatılması halinde gidecek hiçbir yeri olmayan bu kişiler endişeli bir şekilde 1 Haziran’ı bekliyor.
‘350 lira taksit veremeyiz’
TOKİ depremden sonra Erciş’te 4 bin 880 adet afet konutu inşa ettirdi. Bu konutlar afetzedelere iki yıl ödemesiz, 20 yıl vadeli olarak ortalama 350 lira taksitle verildi. TOKİ son kalan 500 konutun kurasını da yapmaya hazırlanıyor. Ancak konteyner kentte kalanlar işsiz olduklarını, 350 lira taksit veremeyeceklerini söylüyor.
Depremden beri konteyner kentte kaldıklarını kaydeden Serap Arı, şöyle konuştu:
“Konteynerde kalanlara burası kapanıyor başınızın çaresine bakın dediler. 21 metrekarelik konteynerde yaşıyoruz. Kışın ayrı derdi var, yazın ayrı. Yazın çok sıcak oluyor. Çocuklar enfeksiyon kapıyor. Karıncası böceği çıkıyor. Kışın çok soğuk oluyor. Ne var ki şükür dışarda kalmadık. TOKİ evlerine 20 bin başvuru olmuş. Şu an TOKİ’nin elinde 1000 tane konut var. Çocuklarımın okulu değişti. Derslerinde başarısız oldular. Çünkü 21 metrekarede yemek pişiriyor, oturuyor, yatırıyoruz. Çocuklar bu kadarcık yerde ders çalışamıyor.”
‘Başta yardım yağdı ama...’
Konteyner kentte fakirlerin kaldığını söyleyen Bedir Baydar, şunları söyledi:
“Burada kalanlar kiracı insanlar. Burada en fakirler kaldı, perişanız. Ev alanlar, evi olanlar konteyner kentten gidiyor. Evi olmayanlar nereye gidecek? Biz burada kaldık. Evim ağır hasarlı. Ev için yazıldık ama çıkarsa ödeyemeyiz. Başta yardım yağdı ama sonra unutuldu gitti. Kimsenin baktığı yok. Evde kuru ekmek yiyoruz.”
Yemek yardımı yapılmıyor
Mehmet Kaya da geçen yıl Ramazan çadırı kurulduğunu, Ramazan bittikten sonra yemek dağıtımının bittiğini söyledi.
Konteynerler toplanıyor
Konteynerlerin kaldırılması kararı doğrultusunda Erciş’teki konteynerler toplanmaya başladı. Konteyner kente geldiğimizi gören depremzeler Koordinasyon Merkezi’nin önüne toplanarak yetkilileri soru yağmuruna tuttular. Koordinasyon Merkezi Müdürü Adem Elçi, kimsenin mağdur edilmeyeceğini, en son kişi yerleştirilene kadar konteynerlerin kaldırılmayacağını söyledi.
Elçi, şu bilgileri verdi:
“Depremden sonra Erciş’e 2 bin 100 adet konteyner kuruldu. Boşaltılan konteynerlar toplandı. Kalan 390 konteyner de peyderpey toplanacak. Toplanan konteynerler Adapazarı, Düzce, Erzurum ve Muş’taki toplama merkezlerine gönderiliyor. Boş konteynerler eskimesin, kötü niyetli kişiler tarafından tahrip edilmesin diye toplanıyor. Şu an Erciş’te Kışla Konteyner Kenti’nde 120, diğer konteyner kentte de 100 aile barınıyor. Burada kalan son depremzede bir yere yerleştirilene kadar çalışmalarımız devam edecek. Maddi durumu hiçbir şekilde bir yere gitmeye imkan vermeyen, kiraya çıkamayan en fakir durumdaki depremzedeleri de sabit konteynerlere yerleştireceğiz.”
Hasarlı evlerde kalıyorlar
TOKİ’den kendisine kurada ev çıkan birçok kişi taksitleri ödeyemedikleri için haklarından feragat etmiş. Bu kişiler hasarlı evlerini onararak yeniden evlerine dönmüşler. Hasarlı evine yerleşen Vahap Dağ, şunları söylüyor:
“Ağır hasarlı evimi tamir ettirip içine girdim çünkü TOKİ’nin şartları çok ağırdı, oradan ev alamadım. Kömür parası, kapıcı parası ödeyecek durumum yok. 2014’te taksitleri başlayacak, 229 lira. İmkanım yok veremem. O nedenle ‘sorumluluğu kendi üstüme alıyorum’ diye dilekçe verip eski evime yeniden yerleştim. Evde tüpüm bitse bahçeye ocak yapar yemeğimi pişiririm ama TOKİ’de bu imkan yok. Bahçede domates biberimi ekip kendini idare edebiliyorum. Özürlüyüm, işim yok, dört nüfus, üç öğrencim var. TOKİ bana ev vermiş Allah razı olsun ama gidemiyorum. Özürlü maaşıyla nasıl ödeyeyeyim?”
Şelale üstüne HES!
Kamuoyu Karadeniz’deki hidroelektrik santralleriyle (HES) meşgul olurken, Van’ın Muradiye ilçesinde yer alan Muradiye Şelalesi’nin üstüne sessiz sedasız hidroelektrik santrali kuruldu
Van’ın Muradiye ilçesindeki doğa harikası Muradiye Şelalesi’nin 500 metre üstüne ve 200 metre altına hidroelektrik santralleri kuruldu. Muradiye Enerji Üretim Limited Şirketi tarafından kurulan Ayrancılar HES’in şelaleye büyük tahribat vereceği ve inci kefali üretimini olumsuz etkileyeceği belirtiliyor.
Çevre koruma dernekleri, Muradiye Şelalesi’nin akıbetinin de üstüne HES kurulduğu için kuruyan ve ancak mahkeme kararıyla suları akıtılabilen Erzurum Tortum Şelalesi gibi olacağını, hatta Denizli’deki Güney Şelalesi gibi çökebileceğini ifade ediyor.
Muradiye Ayrancılar santrali, Muradiye Şelalesi’ni alttan ve üstten kuşatmış durumda. Ayrancılar Regülatörü ve Ayrancılar HES birimlerinden oluşan Muradiye HES-1, şelalenin 500 metre üst tarafında bulunuyor. Şelale Regülatörü ve Şelale HES birimlerinden oluşan Muradiye HES-2 ise şelalenin 200 metre altında yer alıyor.
Şelale tehdit altında
Bendimahi çayının sularının yaz aylarında HES’e aktarılması halinde bu çay üzerinde bulunan Muradiye Şelalesi’nin debisinin azalacağı bunun da şelale ekosistemine zarar vereceği belirtiliyor. Öte yandan inci kefalinin üreme yolları üzerinde olan HES yapılarının balık üretimini olumsuz etkileyeceği vurgulanıyor.
Belediye dava açtı ama...
Ayrancılar HES’in inşaatı aşamasında, Muradiye Belediyesi kurulacak HES’in faaliyete geçmesi halinde Muradiye Şelalesi’nin olumsuz etkileneceğini belirterek dava açtı ve inşaatı mühürledi. Şirketin mühürleri sökerek inşaata devam ettiği gerekçesiyle belediye, Muradiye Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Davaya rağmen HES inşaatı tamamlandı ve santral faaliyete geçti.
‘Davul zurnayla karşılandı’
Çevre koruma dernekleri ve bilimadamları sit alanı olan Muradiye Şelalesi’nin üstüne inşa edilen HES’e büyük tepki gösteriyor. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Doğa Gözcüleri Derneği kurucusu Prof. Dr. Mustafa Sarı, Muradiye Şelalesi’nin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirterek, şu bilgileri aktardı:
“İnsanların HES gibi doğa katliamlarına karşı durması gerekir. Karadeniz’de HES yapılmasın diye insanlar derelerinin başında nöbet tuttu. Bu bölgede ise insanlar davul zurnalarla HES’leri karşılıyor. Biz HES’lere karşıyız çünkü doğayı tahrip ediyor. Kültürümüzü ve doğamızı yok ediyor. Bir süre sonra alabalık ihtiyacının karşılanacağı tek yer olacak Van’da HES’ler alabalıkların yaşadığı suları kurutuyor. Van Gölü havzasında satılmayan tek bir su kaynağı kalmadı.”
BU ŞARTLAR ALTINDA ÜREMESİ MUCİZE
‘İnci kefali’ tehdit altında
Üremek için Van Gölü’ne akan nehir ve derelerden yukarı doğru göçe başlayan inci kefallerinin yaşam mücadelesi sürüyor. Her yıl nisan ile temmuz ayları arasında, yumurtlamak için tatlı suların üst kısımlarına doğru zorlu bir yolculuğa çıkan inci kefalleri, doğaya karşı verdikleri mücadelenin yanısıra, suların azalması, kum çekilmesi, bentler ve kaçak avcıların kurbanı oluyor.
Üreme dışındaki tüm yaşamını Van Gölü’nde sürdüren inci kefalleri, Van Gölü’nün tuzlu-sodalı sularında beslenip, tatlı sularda ürüyor. Aslında tatlı su balığı olan inci kefali yaşamını gölün tuzlu-sodalı sularında geçirmesine rağmen, bu ortama yumurta bırakamıyor. Bu yüzden ilkbahar aylarında büyük sürüler halinde akarsulara göç ediyor.
Dişi kefal yumurtlamak için uygun yer bulunca yumurtalarını bırakıyor, erkek kefal de yumurtların üstüne spermlerini bırakarak döllenmeyi sağlıyor. Yumurtalarını bırakan ergin balıklar göle dönüyor.
23 kilometre gidiyor
İnci kefalı, ilkbahar aylarında suyu bol olan, yaz aylarında ise susuz kalan küçük dereler de sayıldığında göl çevresindeki 101 adet akarsuya yumurta bırakıyor. Esas üreme yerleri ise göl çevresindeki 12 adet büyük akarsu.
Göl çevresindeki akarsuların üzerinde sulama regülatörleri, su alma arkları, köprü ayaklarını korumak için yapılan setler gibi yapılar, balığın kaynağa doğru göçünü engelliyor. Akarsular üzerinde en uzun yumurtlama güzergahı Bendi Mahi Çayı üzerinde bulunuyor. Balıklar bu çayda, gölden 23 kilometre yukarıda bulunan DSİ sulama regülatörüne kadar çıkabiliyor.
Balık göç esnasında önüne çıkan doğal ve yapay engelleri aşmak için çaba sarfediyor. Bazen önüne çıkan küçük engelleri atlayarak rahatça aşabilirken, bazende 2-3 metre yüksekliğindeki regülatörlerin duvarlarını aşmak için çaresizce çırpınıyor.
Gölde rekor arayacak!
Bu arada Van’ın Erciş ilçesinde, 31 Mayıs-2 Haziran tarihlerinde yapılacak olan “1. Uluslararası İnci Kefali Göçü Kültür ve Sanat Festivali’nde, dünya serbest dalış rekortmeni Şahika Ercümen, rekor kırmak için Van Gölü’ne dalacak. Ercümen bu dalışla, bölgenin simgesi olan inci kefalinin zorunlu göçüne dikkat çekecek.
Van Valiliği, Erciş Kaymakamlığı, Erciş Belediyesi ile Doğa Gözcüleri Derneği tarafından ortaklaşa yapılacak olan festival kapsamında Van Gölü’nde paletsiz, değişken ağırlık ile 55 metre olan dünya göl dalışı rekorunu egale etmeyi hedefleyen Ercümen, aynı zamanda 1650 metrelik rakımda rekor deneyen ilk sporcu olacak.
En az 10 ton balık güneşte kavruldu
Doğa Gözcüleri Derneği, inci kefalinin zorlu yolculuğunda önüne çıkan engelleri ve balık neslinin devamı için risk oluşturan unsurları bir rapor haline getirdi. Rapora göre inci kefalini tehdit eden unsurlar şöyle sıralanıyor:
* Akarsu ve derelerin susuz kalması: Dere yataklarındaki bütün su tarımsal sulama yapmak amacıyla kanallara çekilince inci kefalı, bazen göçünü erken bitirmek, bazen de dere yataklarında oksijen yetmezliğinden ölüyor. Bu durum sadece dere yataklarıyla sınırlı değil. 2000 yılında yaşanan kuraklık esnasında Bendi Mahi Çayı’nda su debisi 6 metreküp saniyeye düşünce, tüm su tarımsal sulama amacıyla kanallara alınmış ve bunun sonucunda yaklaşık 10 ton inci kefalı ile milyonlarca yavru ve yumurta güneşte kavruldu.
* Kum çekilmesi: Kum çıkarmanın inci kefalına dört türlü zararı vardır: Birincisi balığın yumurta bırakacak yeri azalmakta, ikincisi balık yumurtaları kumlarla birlikte kamyonlara yüklenmekte, üçüncüsü iş makinaları yumurtaları ezmekte, dördüncüsü bulandırılan sudaki katı maddeler tabana çökelerek yumurtaların oksijen almasını engellemektedir.
* Yapılar: Göl çevresindeki önemli akarsuların hemen hepsinin üzerinde, yapılar bulunmaktadır. Regülatör, ark bendi ve köprü ayakları için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan izin alınması gerekiyor. Ancak denetim olmadığı için, her kurum veya kişi akarsu yataklarında istediği yapıyı kimseye sormadan yapabiliyor. İnci kefalı, yumurtlama göçü esnasında bu engelleri aşamıyor. Bu engeller önünde biriken balık, kaçak avcılara açık hedef olmakta, çoğu yumurtasını bırakma şansı bile bulamıyor.
* Kirlilik: Göl çevresindeki akarsularda oluşan kirlilik balığın üremesini olumsuz yönde etkiliyor.
* Kaçak avcılık: İnci kefalının üremesine zarar veren en önemli tehdit, üreme göçü esnasında yapılan kaçak avcılık. Kaçak avcılık balık akarsu ağzında beklerken ya da üremek için akarsulara girdiği zaman yapılıyor.