29.08.2023 - 11:03 | Son Güncellenme:
Ember Bölge Lideri Ufuk Alparslan
Dünyada denizüstü rüzgar santrallerinde (RES) yaşanan gelişmeler son yıllarda meyvelerini vermeye başladı. Öyle ki 2022 sonu itibariyle , son dört yılda yaklaşık üç kat artarak küresel denizüstü RES kurulu gücü 64 GW’a kadar ulaştı. Toplam kurulu gücün kabaca yarısı Asya’da, diğer yarısı Avrupa’da diyebiliriz. Asya’daki kurulu gücün büyük kısmının yer aldığı Çin liderken, ikinci sırada İngiltere, ardından Almanya, Hollanda, Danimarka ve Belçika öne çıkıyor. 2022 itibariyle küresel RES kurulu gücünün yüzde 7’si denizüstü RES’lerden oluşuyor. Her yıl yeni kurulan RES kapasitesinde denizüstü RES’lerin payı yüzde 11’e kadar yükseldi. Bütün RES’ler içindeki payının gittikçe artacağını söylemek de mümkün. Arazi ihtiyacının olmaması, denizlerde daha büyük türbinlerin kullanılabilmesi ve karasal RES’lere kıyasla bir birim kapasiteyle daha yüksek miktarda üretim yapılabilmesi, denizüstü RES’e olan ilginin başlıca nedenleri arasında. Rüzgar hızına bağlı olarak değişen üretimine rağmen yüksek kapasite faktörü nedeniyle, Uluslararası Enerji Ajansı denizüstü RES’i “değişken baz yük” santrali olarak tanımlıyor. Türkiye de denizüstü RES için ilk adımlarını atmaya başladı. Yeni enerji planında 2035 yılına dek 5 GW’lık denizüstü RES kurulu gücü hedeflenmişti. Geçtiğimiz günlerde ise Bakanlık denizüstü RES ihalesi için dört aday Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) belirledi. Ancak bu Türkiye’nin düzenleyeceği ilk denizüstü RES ihalesi olmayacak. 2018 yılında da böyle bir ihale duyurulmuş, fakat talep yetersizliği nedeniyle iptal edilmişti. Bu sefer denizüstü RES için belirlenen YEKA’lar, 2018’de belirlenen alanlardan da bazı farklılıklar gösteriyor. O dönem belirlenen alanlar arasında Gelibolu dışında, Saros ve Kıyıköy gibi Karadeniz ve Ege Denizi içindeki bölgeler de yer alıyordu. Öte yandan Bandırma, Karabiga ve Şarköy kıyıları olmak üzere yeni aday alanların büyük kısmı Marmara Denizi içerisinde yer alıyor. Bu üç alanın yanına bir de Ege Denizi’nde Bozcaada eklenmiş durumda.
Teknoloji ve bölgeler açısından izlemeli
Denizüstü RES’ler inşa edildikleri denizin derinliğine göre iki türe ayrılıyor: sabit temelli ve yüzer. Sabit temelli santraller 50 metre ve altı derinlikteki bölgelere kurulurken yüzer santraller 1000 metre derinliğe kadar kurulabiliyor. Açık denizlerde rüzgar hızı artış gösterdiği için yüzer RES’ler daha yüksek kapasite faktörleri ile çalışabiliyor. Bu nedenle gelecekte elektrik üretiminde önemli bir rol oynaması bekleniyor. Örneğin İngiltere’de 2022 itibariyle karasal RES kapasite faktörü yüzde 27, mevcut denizüstü RES kapasite faktörü yüzde 40 civarında ve bu oranın 2035’de daha büyük türbinlerde yüzde 69’a kadar çıkabileceği tahmin ediliyor. Bu sayede denizüstü RES’lerin baz yük santrali olarak anılacağı günler bile gelebilir. Türkiye’nin de denizüstü RES’deki potansiyelin çok büyük kısmının yüzer RES gerektiren derinliklerde olduğunu görüyoruz. Dört YEKA’dan Bozcaada koordinatları sığ bir bölgeyi kapsarken diğer üç alan her iki teknolojiye de uygun bölgeleri içine alıyor. Dünyada ve Türkiye’de denizüstü RES gelişmelerini bu yönden de izlemek lazım. Denizüstü RES’lerin karasal rüzgar santrallerine göre dezavantajları yok değil. Daha maliyetli olması ve tamamlanmasının daha uzun sürmesi bunların başında geliyor. Geçmişte denizüstü RES projeleri fikir aşamasından tamamlanana değin 10-11 yıl alıyordu. 2035 hedeflerini düşününce bugünden denizüstü RES projelerinin ilk adımlarının atılmaya başlaması iyi bir zamanlama. Ancak dünyada maliyet artışları nedeniyle son aylarda bazı denizüstü RES projelerinin rafa kalktığını da gözlemledik. Bu açıdan, ihale için en iyi dönem olmayabilir. Hedeflerin hayata geçebilmesi için YEKA ihalesinin koşullarının ne olacağı da önem taşıyacak. Örneğin 2018’deki 1200 MW’lık denizüstü RES ihalesinde tavan fiyat 80 $/MWh iken yüzde 60 yerli üretim ve yüzde 80 yerli istihdam şartları vardı. Ancak ihaleye teklif gelmedi. Ayrıca ihale katılımcılarının küresel gelişmeleri yakından takip ederek rasyonel fiyat teklifleri vermeleri de önemli. Hem 2018’de düzenlenen ihaleden hem de 2017’de gerçekleştirildiği halde halen inşaatı dahi başlamayan YEKA-1 RES ve benzer ihalelerden dersler çıkartmalı, sonraki ihalelerimizi bu kapasitelerin beklenen zamanlarda devreye girebilecek şekilde tasarlanmasını sağlamalıyız.