27.08.2024 - 17:01 | Son Güncellenme:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ağustos ayı Para Politikası Kurulu toplantı özetini yayınladı. Özette, sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğine vurgu yapıldı. Kurulun, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunun yinelendiği kaydedildi.
Küresel ekonomi
Toplantı özetinde şu ifadelere yer verildi: ''Küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşme yılın ikinci çeyreğinde de devam ederken, işgücü piyasalarındaki sıkılık zayıflamaya başlamış ve arz talep dengesindeki normalleşme eğilimi sürmüştür. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 2 artarak 2023 yılındaki yüzde 1,8’in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceği tahmin edilmekte ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdüreceği değerlendirilmektedir. Gelişmiş ülkelerin birinci çeyrek büyüme verileri iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanmayı desteklerken, öncü göstergeler söz konusu toparlanmanın daha çok hizmet sektörü kaynaklı olduğuna işaret etmektedir. ABD ekonomisi büyüme eğilimi diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam etmiştir. Enflasyonda kalıcı düşüşü sağlamak amacıyla faiz indirim süreçlerinin temkinli yürütülecek olması ve jeopolitik gelişmeler 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.
Küresel enflasyondaki düşüş devam ederken, ABD’de açıklanan son enflasyon verileri hizmet sektöründeki fiyat katılığının zayıflamaya başladığına işaret etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, faiz indirim sürecine giren gelişmiş ülke merkez bankalarına yenileri eklenmiştir. Enflasyon görünümündeki iyileşmenin devamı ve hizmet enflasyonuna dair son gelişmeler faiz indirim beklentilerini güçlendirse de gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirim sürecinde temkinli bir yaklaşım izleyecekleri değerlendirilmektedir. Diğer taraftan küresel belirsizlikler ve finansal piyasalarda ağustos ayında yaşanan oynaklık ile birlikte risk iştahı zayıflamış ve GOÜ hisse senedi piyasalarından portföy çıkışları gözlenmiştir.
Parasal ve finansal koşullar
Enflasyon ve kur beklentilerindeki gerilemenin ve yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirası (TL) varlıklara yöneliminin etkisiyle piyasada dönemsel olarak oluşan likidite fazlası mevduat faiz oranlarında belirleyici olmaya devam etmektedir. TL mevduat faizleri, 26 Temmuz haftasından bu yana 55 baz puan gerileyerek, 9 Ağustos haftası itibarıyla yüzde 55,20 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 67 baz puan azalarak yüzde 58,57 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel tarafta, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 26 baz puan artarak yüzde 74,59 olarak gerçekleşirken; konut kredisi faizleri, yatay seyrini sürdürerek yüzde 43,48 seviyesinde oluşmuştur. Son dönemde, kampanyalı satışların etkisiyle dalgalı bir seyir izleyen taşıt kredisi faizleri 9 Ağustos itibarıyla yüzde 55,06 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 26 Temmuz haftasından bu yana artarak yüzde 1,68 seviyesinden 9 Ağustos itibarıyla yüzde 2,27 seviyesine gelmiştir. Söz konusu artışta bireysel kredi kartları bakiyesinin büyüme oranındaki yükselme etkili olmuştur. Aynı dönemde TL ticari krediler sınırlı büyümeye devam etmiş ve 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 0,21 olarak gerçekleşmiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, TL ticari kredi büyümesine kıyasla daha güçlü seyretmeye devam etmekle birlikte büyüme kısıtlarının etkisiyle yüzde 1,95 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarındaki çözülmeyi hızlandıracak yönde atılan adımların etkisiyle bu hesaplardaki hızlı gerileme ile TL mevduata olan talep devam etmektedir. Diğer yandan, KKM yenilemelerinin azalmasıyla birlikte YP mevduatlarda sınırlı bir artış görülmüştür.
Likidite fazlası, zorunlu karşılıklar ve son PPK döneminde genişletilen araç seti kullanılarak sterilize edilmektedir. Bu kapsamda gerekli görülen gün ve saatlerde ek TL depo alım ihalelerine başlanmıştır. Buna ilave olarak, 2 ve 13 Ağustos tarihlerinde TL karşılığı döviz swap ihaleleri düzenlenmiştir. Son olarak, diğer para piyasalarında banka ve banka dışı finansal kuruluşlardan gecelik vadede kotasyon yoluyla borç alma işlemleri yapabilmek amacıyla Takasbank para piyasasına kotasyon girilmeye başlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, önceki PPK toplantı haftasından bu yana 2,22 milyar ABD doları artarak 9 Ağustos 2024 itibarıyla 150,23 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) son PPK döneminde küresel finansal piyasalarda yaşanan oynaklığın da etkisiyle sınırlı yükseliş kaydederek 19 Ağustos 2024 itibarıyla 266 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 19 Ağustos itibarıyla yüzde 10,60 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 22,0 seviyesine gerilemiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 1,22 milyar ABD doları giriş, hisse senedi piyasasından ise 0,62 milyar ABD doları çıkış olmak üzere toplam 0,60 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir.
Talep ve üretim
Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyonist etkisinin azaldığına işaret etmektedir. Haziran ayında perakende satış hacim endeksi, aylık bazda artmakla birlikte çeyreklik bazda sınırlı bir düşüş kaydetmiştir. Aynı dönemde, ticaret satış hacim endeksinde çeyreklik olarak daha yüksek oranlı bir düşüş gerçekleşmiş, perakende ticaretin yanı sıra endeksin diğer iki ana kalemi olan motorlu taşıtların ticareti ve toptan ticarette de azalış izlenmiştir. İlk çeyrekte ılımlı artış gösteren hizmet üretim endeksi, ikinci çeyrekte sınırlı azalış kaydetmiştir. Üçüncü çeyreğe ilişkin mevcut veriler, yurt içi talepteki yavaşlamanın sürdüğüne işaret etmektedir. Temmuz ayında kartla yapılan harcamalar aylık bazda sınırlı azalmış, çeyreklik bazda ise yataylaşmıştır. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatı ise, bu dönemde azalışını sürdürmüş ve seviye olarak bir önceki yıl ortalamasına yakınsamıştır. Temmuz ayında, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinde çeyreklik bazda azalış olduğunu göstermektedir. Firma görüşmelerinden edinilen tüketim harcamalarına ilişkin tespitler, iç talepte yavaşlamayı teyit etmektedir.
Haziran ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 2,1 oranında azalırken, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 4,7 oranında gerilemiştir. Çeyreklik bazda ise sanayi üretimi yüzde 3,9 oranında azalmıştır. Haziran ayında Kurban Bayramı tatilinin idari kararla uzatılması sonrası ortaya çıkan köprü günlerinin, üretimde sektörler geneline yayılan düşüşte etkisi olduğu değerlendirilmektedir. Söz konusu etki dışlandığında, haziran ayında sanayi üretiminin ana eğiliminin genel endeksin ima ettiğinden daha kuvvetli olduğu tahmin edilmektedir. İkinci çeyreğe ilişkin mevcut veriler, yıllık ve çeyreklik bazda gayri safi yurt içi hasıla büyüme oranlarının ilk çeyreğe kıyasla gerileyeceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte, yılın ikinci çeyreğinde, köprü günleri kaynaklı arızi zayıflama dışlandığında, söz konusu gerilemenin daha sınırlı gerçekleştiği ve iktisadi faaliyetin ana eğiliminin daha ılımlı olduğu değerlendirilmektedir. Öncü göstergeler, imalat sanayi kapasite kullanım oranında ise ağustos ayında sınırlı bir miktar düşüşe işaret etmektedir.
Haziran ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam, çeyreklik bazda yüzde 0,6 oranında artarak 32,7 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı 0,3 puan artarken, işsizlik oranı yatay seyrederek çeyreklik bazda yüzde 8,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Anket göstergeleri, imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret etmektedir.
Haziran ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 407 milyon ABD doları fazla vermiş, yıllıklandırılmış cari açık ise 0,4 milyar ABD doları artışla 24,8 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Söz konusu artışta, büyük ölçüde altın ve enerji hariç dış ticaret açığındaki yükseliş etkili olmuştur. Diğer yandan, enerji dış ticaret açığı görece yatay seyretmiş, altın dış ticaret açığı ise önceki aya kıyasla azalmıştır. Bu dönemde, yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası bir önceki aya göre artış kaydetmiştir.
Geçici dış ticaret verileri, temmuz ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ithalatta düşüşe, ihracatta ise yatay seyre işaret etmektedir. Bu çerçevede, yıllıklandırılmış olarak cari dengede haziran ayında duraksayan iyileşme eğiliminin, seyahat gelirlerinin de güçlü katkısıyla temmuz ayında süreceği öngörülmektedir. Altın ithalatı, temmuz ayında tarihsel ortalamalarının altına inerken, yıllıklandırılmış olarak 19,5 milyar ABD doları civarına gerilemiştir. Tüketim malları ithalatı haziran ayının ardından temmuz ayında da düşmekle birlikte mevsimsellikten arındırılmış olarak yüksek seviyesini korumaktadır. Temmuz ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri ağustos ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatta ılımlı azalış, ithalatta ise artış ima etmektedir. Tüketim malı ithalatının seyri, parasal sıkılaştırmanın iç talep üzerindeki etkilerinin değerlendirilebilmesi açısından, çeşitli diğer göstergeler ile beraber yakından takip edilmektedir.
Cari açığın finansman tarafında, bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranı, haziran ayında yüzde 141 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 101 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının bir önceki aya kıyasla bir miktar iyileştiği gözlenmektedir.
Enflasyon gelişmeleri ve beklentiler
Tüketici fiyatları temmuz ayında yüzde 3,23 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon yüksek bazın da etkisiyle 9,82 puan düşüşle yüzde 61,78 olarak gerçekleşmiştir. B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla yüzde 60,31 ve yüzde 60,23 seviyesine gerilemiştir. Bu dönemde temel mallar başta olmak üzere tüm grupların yıllık enflasyona katkısı düşmüştür. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık tüketici enflasyonu önceki aya kıyasla yükselmiştir. Bu gelişmede, maktu vergi güncellemeleri ile yönetilen ve yönlendirilen kalemlerdeki fiyat artışlarının yanı sıra mevsimsel eğilimlerinin aksine artış sergileyen taze meyve ve sebze fiyatlarının etkisi belirgin olmuştur.
Temmuz ayında enerji grubu enflasyonu, mesken elektrik tarifelerinde yapılan artış ile akaryakıt ve tüp gazdaki otomatik vergi düzenlemesi nedeniyle öne çıkmıştır. Hizmet grubunda aylık fiyat artışı bu dönemde de yüksek seyrini sürdürmüştür. Bu grupta fiyat artışları kira, haberleşme ve ulaştırma başta olmak üzere alt gruplar genelinde güçlenmiştir. Temel mal grubundaki fiyat artışı sınırlı kalmış, bu gelişmede döviz kurundaki görünüm ve iç talep gelişmelerine bağlı olarak ılımlı bir artış kaydeden dayanıklı mal (altın hariç) alt grubu etkili olmuştur. Giyim enflasyonu da özellikle son iki ayda zayıf bir seyir izleyerek temel mallardaki bu görünümü desteklemiştir. Gıda grubunda aylık fiyat artışı bir önceki aya yakın gerçekleşmiştir. İşlenmemiş gıda alt grubunda kümes hayvanlarının et fiyatlarındaki gerileme devam ederken, kırmızı et fiyatları nispeten yatay seyretmiştir. Taze meyve ve sebze fiyatları sıcak seyreden hava koşullarının da etkisiyle mevsimsel ortalamalarının aksine artarak, gıda grubunda daha olumlu bir görünümü sınırlamıştır. İşlenmiş gıda alt grubunda ise aylık enflasyon önceki aya kıyasla sınırlı bir yavaşlama kaydederken, bu grupta ekmek-tahıllar kalemi fiyat artışıyla öne çıkmıştır.
Temmuz ayında aylık enflasyonun ana eğilimi, önceki aya kıyasla sınırlı bir şekilde yükselirken ikinci çeyrek ortalamasının altında kalmıştır. B ve C endekslerinde mevsimsellikten arındırılmış üç aylık ortalama artışlar sırasıyla yüzde 2,6 ve yüzde 2,5 seviyelerinde gerçekleşerek gerilemeye devam etmiştir. Temmuz ayında, B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada sınırlı bir yavaşlama görülürken, diğer gruplar yükseliş kaydetmiştir. Medyan, SATRIM, yayılım endeksi ve diğer ana eğilim göstergeleri de bir önceki aya kıyasla yükselmiştir.
Mal enflasyonu düşerken hizmet enflasyonundaki iyileşmenin gecikmeli olacağı değerlendirilmektedir. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri ve jeopolitik gelişmeler enflasyonist riskleri canlı tutmaktadır.
Temel mal enflasyonu düşük seviyelere gerilemiştir. Hizmetlerde ise geçmiş enflasyona endeksleme davranışının güçlü olduğu izlenmektedir. Hizmet sektöründe hâkim olan söz konusu fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olmaktadır. Yıllık enflasyon temmuz ayında, temel mal grubunda yüzde 38,25 olurken, hizmet sektöründe yüzde 85,63 ile yaklaşık 47 puan daha yukarıda gerçekleşmiştir. Ayrıca, hizmetlere ait yayılım endeksi, fiyat artışlarının sektör genelinde devam ettiğini göstermiştir.
Kira enflasyonu sözleşme yenileme oranının temmuz ayında yükselmesiyle beraber artış kaydederek yüksek seyrini sürdürmüştür. Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, sözleşme yenileme oranının ağustos ayında da kayda değer bir düzeyde olmasıyla yüksek seyredeceğine işaret etmektedir. Diğer yandan, gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerdeki kira artış oranları gerekse konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira oranları, TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler almaktadır. Bu durum, önümüzdeki dönemde TÜFE’deki yıllık kira enflasyonunun yavaşlayacağını ima etmektedir. Buna karşın, bu kalemdeki yüksek atalet neticesinde kira enflasyonu yüksek seviyesini koruyarak; dezenflasyon sürecinde, azalarak da olsa, tüketici enflasyonunun seyrinde önemli olmaya devam edecektir.
Ulaştırma hizmetleri fiyatları temmuz ayında akaryakıt fiyatlarındaki artışı takiben yükseliş kaydetmiş, bu gelişmede şehir içi ve karayoluyla şehirlerarası yolcu taşıma ücretleri öne çıkmıştır. Haberleşme hizmetleri fiyatlarındaki artışta ise cep telefonu ve internet ücretleri belirleyici olmuştur. Lokanta-otel alt grubu aylık enflasyonu bir önceki aya kıyasla bir miktar artarken, bu gelişmede yemek hizmetleri öne çıkmış, otel fiyatlarında da yükseliş gözlenmiştir. Sağlık hizmetleri kaleminde Türk Tabipler Birliği tarifelerindeki güncellemeyi takiben fiyat artışları gerçekleşmiştir.
Yurt içi üretici fiyatları temmuz ayında yüzde 1,94 oranında artmış, yıllık enflasyon yüksek baz nedeniyle 8,72 puan düşerek yüzde 41,37 olmuştur. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji fiyatları yüzde 6,28 oranındaki aylık artış ile öne çıkarken, dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları başta olmak üzere diğer gruplarda fiyat artışlarının ılımlı seyrettiği izlenmiştir.
Uluslararası emtia fiyatlarında nisan ayı sonlarında başlayan gerileme temmuz ayında da devam etmiştir. Alt kırılım bazında, küresel enerji fiyatları bir miktar artarken, enerji dışı emtia fiyatları önemli ölçüde gerilemiştir. Ağustos ayının ilk üç haftasında ise emtia fiyatları ham petrol fiyatları öncülüğünde bir düşüş sergilemiştir. Bu dönemde hem küresel enerji fiyatları hem enerji dışı emtia fiyatları gerileme göstermiştir. Temmuz ayında ortalama 85,3 ABD doları seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatlarının ağustos ayının ilk üç haftasında 80,9 ABD doları civarına gerilediği izlenmiştir.
Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi temmuz ayında tarihsel ortalamalarına yakın seyretmiştir. Küresel ve Çin’e yönelik konteyner endeksleri nisan ayı sonrasında artış kaydederken, kuru yük taşımacılık endeksleri görece ılımlı seyrini sürdürmektedir. Sepet döviz kurundaki ılımlı seyrin devamı ile kur kaynaklı baskılar önemli ölçüde azalmıştır. Diğer yandan, temmuz ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış imalat sanayi PMI verileri gerek girdi gerekse nihai ürün fiyatları endeksinde artış sergileyerek, mayıs ayı değerlerine geri dönmüştür.
Ağustos ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre cari ve gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 0,3 ve 0,2 puan sınırlı miktarda yukarı yönlü güncelleme ile yüzde 43,3 ve yüzde 25,6 olmuştur. On iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi yüzde 30,0’dan 1,3 puan düşüşle yüzde 28,7’ye gerilemiş, yirmi dört ay sonrasına ilişkin beklenti ise yüzde 19,3 seviyesinde sabit kalmıştır. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 11,7 seviyesinde ölçülmüştür. Enflasyon beklentilerinin mevcut seviyeleri enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk teşkil etmeye devam etmektedir. Reel sektör beklentilerine bakıldığında haziran ayında yüzde 56,2 olan firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, temmuz ayında yüzde 55,0’a gerileyerek sınırlı iyileşme göstermiştir. Hanehalkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinde ise aynı dönemde yüzde 71,49’dan yüzde 71,98’e sınırlı bir artış gözlenmiştir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunun dezenflasyon süreci açısından göreli öneminin arttığını vurgulamıştır.
Öncü göstergeler ağustos ayında aylık enflasyonun, gıda fiyatlarındaki düşük seyrin öncülüğünde bir önceki aya kıyasla yavaşlayacağına işaret etmektedir. Gıda fiyatlarındaki olumlu seyri taze meyve sebze fiyatları öncülüğünde düşüş kaydeden işlenmemiş gıda grubu sürüklemektedir. Bu dönemde B ve C çekirdek göstergelerinde üç aylık ortalama artışların yataya yakın bir seyir izlemesiyle, enflasyonun ana eğiliminin belirgin bir değişiklik sergilemeyeceği değerlendirilmektedir. Enerji aylık enflasyonu akaryakıt fiyatlarındaki düşüşe karşın, meskenlere yönelik doğal gaz tarifesinde yapılan ayarlamanın etkisiyle yüksek seyrini sürdürecektir. Öncü veriler, son dönemde döviz kurundaki ılımlı görünüm ve iç talep gelişmelerinin yansımalarıyla temel mal grubunda fiyat artışının diğer grupların altında seyretmeye devam ettiğini göstermektedir. Dayanıklı mal fiyatlarındaki olumlu görünüm sürmektedir. Buna karşın, hizmet grubunda fiyat artışları gücünü korumaktadır. Kiranın yanı sıra yönetilen-yönlendirilen ulaştırma hizmetleri ile eğitim öne çıkan kalemler olarak dikkat çekmektedir. Özel üniversiteler başta olmak üzere üniversite ücretlerinde yüksek oranlı artışlar gözlenmekte, kayıt dönemine istinaden üniversite ücretlerinin bu yıl endekse daha erken yansıdığı izlenmektedir. Bu çerçevede, aylık hizmet enflasyonunda ve dolayısıyla çekirdek göstergeler üzerinde izleyen iki ayda üniversite ücretlerine bağlı fiyat ayarlamalarının etkisinin hissedileceği önemle not edilmelidir.
Para politikası
Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir.
Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.
Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkin şekilde kullanılmaya devam edilecektir.
Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.''