18.01.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
AYLİN RANA AYDİN - Sürdürülebilirlik adımları iş dünyasının ajandalarının önemli bir bölümünü oluşturuyor. Toplumların iş dünyasından beklentileri yalnızca ürün ve hizmet üretimiyle sınırlı kalmazken, artık tüketiciler de çevresel etkilere önem veriyor. Yatırımcıların da uzun vadeli bir iş modeli için, yalnızca kâr odaklı olan yaklaşımın yeterli olmadığının farkında olduğu belirtilirken, sürdürülebilirliğe dair atılan adımların şirket değerine pozitif bir etki sağladığı ifade ediliyor. PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu, iş dünyası, kamu kuruluşlarının sürdürülebilirlik adına hızlı ve küresel ilerleme sağlayamazsa dünyanın eşitsizlik ve iklim krizleriyle dolu bir gelecekle karşı karşıya kalacağını söyledi. Sürdürülebilirliğin popüler bir trend olduğu yanılgısının rafa kaldırılması gerektiğinin altını çizen Ulu, “Sürdürülebilirlik başlıkları, strateji ve finansal kâr odaklı iş modellerinin içinde yerini almalı” dedi.
Yatırımcıların uzun vadeli bir iş modeli için, yalnızca kâr odaklı olan yaklaşımın yeterli olmadığının farkında olduğunu kaydeden Ulu, “Sürdürülebilirliğe dair atılan adımlar, şirket değerine pozitif bir etki sağlıyor. Şu an çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) hedeflerinin üst düzey yönetici ücretlerinin belirlenmesinde bir kriter olarak yer aldığını görüyoruz. ‘ESG üzerine ekonomik gerçekler’ araştırmamızda, çalışmaya katılan yatırımcıların yüzde 79’unun ESG risklerinin yatırım kararlarını etkileyen bir faktör olarak gördüğüne şahit olduk. Yatırımcıların çoğu, sürdürülebilirlik hedefleri için kısa vadeli kârlılığı gözden çıkarmaya razılar” diye konuştu.
Net sıfır hedefi
“Paris Anlaşması’nda küresel ısınmayı 1.5 derecede tutmak adına ortaya konulan net sıfır emisyon hedeflerine ulaşılması için erişilen küresel karbonsuzlaştırma oranı maalesef yeterli değil” diyen Ulu, şöyle konuştu: “2020’de küresel karbonsuzlaştırma oranı sadece yüzde 2.5 seviyesinde. 1.5 derece hedefi için yılda yüzde 12.9 küresel karbonsuzlaştırma oranına ulaşmalıyız. Ancak, bu orana uzağız.” Salgınla birlikte 2020 yılı itibarıyla her kıtada ESG ve özellikle iklim değişikliği kapsamında yeni bir yasal düzenleme ya da kanun tasarısı süreçlerinden bahsetmenin mümkün olduğunu söyleyen Ulu, “Türkiye 2020 yılında SPK'nın borsaya kote olan şirketler için çıkarttığı sürdürülebilirlik ilkelerinin beyanı ilk adım gibi gözükse de gelecekte özellikle karbon ticaret sistemi ve yeşil tahvil piyasasını güçlendirme adına çalışmaların ülkemizde de bu alandaki politikaları hızlandıracağı açık” dedi.
Finans sektörü ilk sırada
Türkiye’de de dünyada olduğu gibi sürdürülebilirlik alanında finans sektörünün önde olduğunu açıklayan Cenk Ulu, şöyle konuştu: “Türkiye’deki bankalar dünyaya örnek olacak aksiyonlar alıyor. Finans sektörünün bu alanda başı çekiyor olmasının önemli bir dönüştürücü gücü de bulunuyor. Yeşil tahvil, sosyal tahvil ya da sürdürülebilirlik bağlantılı tahviller ya da yeşil kredi kapsamında çıkardıkları ürünler ile hem kendi sektörünü hem de müşterilerini dönüştüren birçok ülke bankası mevcut.”
Karbon piyasasına hazırlık
Türkiye’nin karbon nötr hedefinin oldukça önemli olduğunu belirten Cenk Ulu, “Hem kamu politikaları hem de özel sektörün çabaları ile desteklenmesi gereken, aynı zamanda iklim krizinin etki boyutunu düşününce yaşayan bir ekonomimizin var olabilmesi için elzem bir hedef. Bu noktada Dünya Bankası ile ortaklaşa yürütülen Karbon Piyasasına Hazırlık Ortaklığı projesinin bu hedefe ulaşmak için önemli bir adım olduğunu düşünüyorum” dedi.