25.04.2010 - 00:56 | Son Güncellenme:
EYLEM TÜRK
Temelleri 1983 yılında Taksim-Elmadağ’da kurulan Türkiye’nin ilk bilgisayar mağazasıyla atılan Vatan Bilgisayar’ın sahibi Hasan Vatan yazdığı ‘Bu Vatan İçin Neler Yapmadık ki?’ adlı kitapla, şirketini bugünlere nasıl taşıdığını anlattı.
Önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak olan kitabında atıl duran fırsatlara yer verdiğini söyleyen Hasan Vatan, “İlk çıkış noktam, şüphesiz ‘bunun tersi olsa ne olur?’ diye düşünerek başlıyor. Ve böylece herkesin yaptığının dışında, alışılmamış bir yol buluyorum ama sonuçlarını da enine boyuna tartıyorum” dedi.
Bu tip projelere çok önem verdiğini belirten Vatan, “Etrafa baktığımızda pek çok atıl duran fırsat görürüz. Ancak, bu sadece bakmakla olmuyor, görmek de lazım. Etrafımıza değerlendirme amacıyla bakınca, bu fırsatlar mıknatıs etkisiyle birbirine yaklaşmaya başlıyorlar. Bu nedenle ben buna ‘atıl duran fırsatları değerlendirme’ adını verdim” diye konuştu.
Kitabın geliriyle okul yaptıracaklarını ifade eden Vatan, şirketin bugün geldiği noktada 22 mağazaya ulaştığını, ürün yelpazelerinde 9 bin çeşit ürün bulunduğunu kaydetti.
‘Çalışan maliyetini nasıl düşürdüm?’
Hasan Vatan, Topkapı mağazasının kira ve ürünlere para bağlama sorununu çözmüştü. Peki istihdam? şöyle anlattı:
“Reklamları da yıllardır tedarikçi bütçeleriyle yapıyorduk. Buraya kadar sorun yoktu. Sıra eleman alımına gelmişti. ‘Alan savunması’ bile yapsak bu kadar büyük mağaza için epey bir personel lazımdı. Elemanların bir kısmını kendimiz almaya, diğerlerini de tedarikçiler üzerinden çalıştırmaya karar verdim. Tedarikçi firmalarla konuşarak, isterlerse mağazamızda satış elemanları bulundurabileceklerini, haksız rekabet yapmadan kendi ürünlerini tanıtarak satışlarını arttırabileceklerini söyledim. Fikrimi çok sayıda şirket olumlu karşıladı ve bu sayede personel giderlerimi de kontrol etme şansını yakaladım.
Böylece mağazada tüm müşterilerle ilgilenecek yeterli personel sayısı oluştururken, bunun bütün riskini de biz üstlenmemiş olduk.”
‘Binaya reklam aldı kirayı ödedi’
Hasan Vatan, kitapta Topkapı Mağazası’nın açılış sürecini şöyle anlattı:
“Yıl 2001. O dönem Türkiye krizdeydi ve herkes yatırımlarını geri çekiyordu. ‘Türkiye’nin ilk teknoloji hiperstore’unu açalım’ diye heyecan duyduk ama maliyetler ve riskler düşünülünce biraz duraksadık. Üstelik bina metruk bir yerdi ve içeride kuşlar uçuyordu. Böyle bir yere vereceğimiz kirayı düşünürken, aklımıza binanın ‘reklam değeri’ geldi. Tedarikçilerimizden alacağımız reklam desteğiyle kirayı karşılayabilecektik. Sonuçta reklam gelirlerini topladık ve Topkapı mağazamız açıldı.”
Rafları doldurmanın önemi
Hasan Vatan, kitabında Topkapı mağazasının açılışından sonra mağazayı para vermeden nasıl ürünlerle doldurduğunu ise şöyle anlattı:
“Toptancı şirketimize şu öneride bulunmuştum: ‘Milyonlarca liralık stoğunuz var. Bunlar, sizin depoda atıl bekleyeceğine bir kısmı bizim mağazada dursun, burada rafa çıkarıp sergileyelim. Satılan malın parasını hemen ödeyelim, sen de yerine hemen yenisini gönder, satılamayan malı al, onun yerine başka bir ürünle satışı dene. Buradaki ürün sende bitmişse hemen geri gönderelim.’ İşin doğrusu iyi bir teklifti, bu sayede ürüne para bağlamamış olacaktık. Bu fikir onlara da uygun geldi. Krizin ortasında, bu kadar büyük bir işyerinde rafları doldurabilmek oldukça önemliydi. Önce bir firmayla başladık, daha sonra herkesten ürün aldık.”