16.10.2008 - 16:44 | Son Güncellenme:
Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel, hükümetin sağlam para politikası uygulamasını sürdürmesi gerektiğini belirterek, kriz ortamında, yerel seçim nedeniyle hükümetin popülist politikalara yönelmemesinin, reel sektöre verilebilecek en büyük teşvik olacağını kaydetti.
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliğinin (İHKİB) Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel, Ekonomist Atilla Yeşilada, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu, gazeteci Ali Ağaoğlu ve öğretim üyesi Dr. Yaşar Erdinç;in katılımıyla düzenlediği "Global krizin reel ekonomiye ve sektörümüze etkileri – Krizi Yönetme Teknikleri İş Söyleşisi" Dış Ticaret Kompleksinde gerçekleştirildi.
İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, açılışta yaptığı konuşmada, 2001 krizinde hükümetin şirketleri ve bankaları kurtarmak için destek vermediğini hatırlatarak, bugün ise ABD ve Avrupa ülkelerinin, çok büyük kaynaklarla tarihin en büyük kurtarma operasyonlarına imza attıklarına dikkati çekti.
Ekonomik kazanımların kolay elde edilemediğini kaydeden Tanrıverdi, "Biz kendi bankalarımıza desteği o gün vermedik. Ama bugün dünyaya, liberal sistemden bahseden ülkelere bakıyoruz, devletin ekonominin içinde yerinin olmaması gerektiğini söyleyenler tam tersini yapıyorlar. Umarım Türkiye, böyle bir krizin içinde yer almaz, sadece ’bize bir şey olmaz; demekle bu olayları savuşturamayız. Umarım hükümetimiz, herhangi bir olumsuzluğa karşı tepki verebilecek hazırlıklar içindedir" dedi.
"ERÇEL: KRİZ DAHA DA DERİNLEŞECEK"
Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel ise yaptığı konuşmada, küresel mali krizin boyutlarının daha da derinleşeceğini belirterek, iç ve dış talebin düşeceğini, büyümenin gerileyeceğini savundu.
Erçel, Türkiye’nin 130-150 milyar dolar dış finansman ihtiyacı bulunduğunu vurguladığı konuşmasında "Mevcut kriz ortamında bu parayı bulmamız her geçen gün daha da zorlaşacak. Bu durum ise kuru ve faizi olumsuz etkileyecek. Yaşanan olumsuzluklar ekonomiyi bir gecede değil, zamana yayılan bir şekilde ve daha yumuşak etkileyecek. Hükümetin enflasyona önem vererek, cari işlemler açığını düşürmesi gerekiyor. Enflasyonu yüzde 10 civarında tutabiliriz. Çok büyük, vahim olarak nitelenebilecek olayları yaşayacağımızı tahmin etmiyorum. Ancak bugün adres olarak gösterilen IMF, bir yıl sonra olur mu olmaz mı bunu da bilemiyorum. Hükümet sağlam para politikası uygulamalarına devam etmeli" diye konuştu.
Gazi Erçel, son ana kadar bankaların kredileri geri çağırmak istemeyeceklerini, ancak başka bir seçenek kalmadığı noktada bu yönteme başvurduklarını söyledi.
Maliye Bakanı da dahil olmak üzere kimsenin bu sürece müdahale edemeyeceğini ifade eden Erçel, bir soru üzerine, yerel seçimler nedeniyle hükümetin popülist politikalara yönelmemesinin, reel sektöre verilebilecek en önemli teşvik olacağını kaydetti.
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu ise IMF raporlarına göre son 50 yılda 122 resesyon yaşandığını, bu resesyonların ortalama 1 yıl sürdüğünü söyledi.
Prof. Dr. Saltoğlu, yurt dışındaki resesyonları Türkiye’nin 8-10 ay sonra hissettiğine dikkati çekerek, dünyanın yaşadığı bu önemli krizin ardından 3-4 çeyreklik bir duraklama gelebileceğini sözlerine ekledi.