27.09.2024 - 07:02 | Son Güncellenme:
Mithat Yurdakul / ANKARA - TBMM’nin 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama yılında emeklilik sistemine yönelik yeni bir düzenlemenin gündeme gelmesi beklenirken, sosyal güvenlik sisteminde dengeyi sağlamak ve sistemin mali sürdürülebilirliğini sağlamak için kamuoyunda tartışılan formüllerden birisi de çalışan emeklilerden ilave genel sağlık sigortası primi alınması oldu. İlave primde öne çıkan olasılığı Milliyet’e değerlendiren sosyal güvenlik uzmanı Dilek Ete, ilave sosyal güvenlik priminin yüzde 1 gibi bir oranda alınabileceğini belirtirken, “Yüzde 0.5 puan işverenden, yüzde 0.5 puan çalışandan kesilebilir” dedi. Daha önce SGK’nın aldığı kısa vadeli sigorta kolları primlerinin yüzde 2’den yüzde 2.5’e çekildiğini anımsatan Ete, benzer oranda bir değişikliğin, yılbaşından itibaren uygulanmak üzere yürürlüğe girebileceğini söyledi.
Aylık farkına formül arayışı
Sosyal güvenlikte bir diğer gündem başlığı da bu yıl içinde emekli olacakların, aylık hesaplama yöntemi nedeniyle 2025’te emekliliğe başvuracak olanlara göre daha yüksek aylık alacak olması nedeniyle emeklilik başvurularında oluşması beklenen yığılma. Önümüzdeki yıl emekli olacakların hak kaybı yaşamaması için ise çeşitli opsiyonların masada olduğu belirtildi. Buna göre, emekliliğe hak kazanılan yıl ile emekli olunan yıl arasındaki en yüksek katsayı oranının emeklilikte esas alınması gündemde. Bu formül uyarınca, 2024’te emekliliğe hak kazanan bir çalışanın 2025’te emeklilik dilekçesini vermesi halinde, iki yıl içinde hangi aylık katsayısı yüksekse hesaplamada o katsayı kullanılacak. Bu hesaplamanın sadece 2025 için değil, 2026 ve 2027 yıllarında emekli olacaklar için de geçerli olması üzerinde duruluyor. Bir diğer ihtimal ise enflasyonda sabit düşüş sağlanıncaya kadar aylık bağlama katsayısında sabit bir rakama geçilmesi.
Fark kapanır mı?
Emeklilik formülünde bir değişikliğe gidilmemesi halinde, emekli aylıklarında kayıp gündeme gelecek. Sosyal güvenlik uzmanı Ete, mevcut sisteme göre 2024 ile 2025 aylıkları arasındaki farkın yüzde 30-35 civarında olacağına dikkat çekerek bu farkın yüksek maaş üzerinden prim ödeyenlerde 2030’da kapanabileceğini, düşük gelirlilerde ise bu farkın telafi edilemeyeceğini dile getirdi.