21.11.2017 - 18:12 | Son Güncellenme:
AA
Allianz'ın Türkiye'deki 3 firması, Allianz Türkiye, Euler Hermes Türkiye ve Allianz Worldwide Partners Türkiye, bu yıl Uluslararası Ticarete Global Bakış Konferansı'nın (International Trade Observatory) 4'üncüsünü birlikte düzenledi.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Sait Halim Paşa Yalısı'nda gerçekleştirilen konferansta Allianz Makroekonomik Araştırmalar Küresel Başkanı ve Euler Hermes Grup Baş Ekonomisti Ludovic Subran konuşmacı olarak yer aldı.
Allianz Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Aylin Somersan Coqui, Euler Hermes Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Özlem Özüner ve Allianz Worldwide Partners Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Firuzan İşcan'ın ev sahipliğindeki konferansın açılış konuşmasını Euler Hermes Denetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner yaptı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Euler Hermes Denetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner, Allianz Grubu şirketlerinden Euler Hermes'in, müşterilerinin güvenilir şirketlerle ticaret yapması adına üstlendiği bağımsız rolün, pazarı düzenleyici bir etkisi olduğunu belirtti.
Boyner, etkinliğin Türkiye'deki ticaretin gelişimine katkı sağlamasına yönelik temennisini paylaştı.
Boyner, "Allianz'ın Türkiye'deki 3 firması, Allianz, Euler Hermes ve Allianz Worldwide Partners olarak müşteri memnuniyetini esas alan, teknoloji odaklı yeni nesil sigortacılıkta öncü, toplumun yaşam kalitesini artıran markalar olmayı hedefliyoruz. Tüm iş kollarımızda sunduğumuz ürün ve hizmetlerde, müşterilerimizin deneyimlerine kulak verip, yeni normalde bizleri daha da rekabetçi kılacak yenilikçiliğe yatırım yapıyoruz. En önemli önceliklerimizden biri de teknolojiyi ve bilgiyi anlayacak, geliştirecek, kullanabilecek insan sermayesine yatırım yapmak olacak. Türkiye’de eğitimden, üretim ve Sanayi 4.0’ın önceliklerine, kısaca ‘yapısal reform’ gündemine, bir an önce dönmek zorunda olduğumuzu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Allianz Makroekonomik Araştırmalar Küresel Başkanı ve Euler Hermes Grup Baş Ekonomisti Ludovic Subran ise "Türkiye, fazla ısınmış bir düdüklü tencere gibi. Türk lirasının değerini kaybetmesi ve enflasyona neden olan baskılar, hem haneler hem de şirketler için yük haline geldi. 2018, düdüklü tencerenin basıncını almak için mükemmel bir yıl. Kredi pazarını ve finansal riskleri yumuşatmak, şirketlerin yatırım ve yurt dışına ihracat yapmalarını kolaylaştırmak, büyüyen Avrupa pazarına daha fazla ihracat yapmak için çok doğru bir zaman." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin 2017'de sürpriz bir ekonomik performans sergilediğini kaydeden Subran, 2018 için yüzde 9 enflasyon oranıyla birlikte yüzde 3,5 seviyesinde bir büyüme beklediğini belirtti.
Türk lirasının avro-dolar döviz sepetine karşı değer kaybını da 2018 için yüzde 10 seviyesinde öngören Subran, 2018 yılında Türk şirketlerine yönelik 16 milyar dolarlık ek ihracat potansiyeli olduğunu kaydetti.