İbrahim Burak Oğuz…
2019 yerel seçimlerinde yüzde 67.49 oyla CHP’den Urla belediye başkanı seçildi.
İzmir’de havada uçan kuşlar da dahil herkes FETÖ ile ne kadar yakın olduğunu biliyordu.
Ama o dönemin CHP yönetimi bu gerçeği bile bile kendisini aday gösterdi.
17 Aralık 2019 günü gerçekleştirilen operasyonla görevden uzaklaştırıldı, tutuklu olarak yargılandığı davada “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
134 sayfalık gerekçeli kararda Oğuz’un “2003-2006 yıllarında örgüt açısından hayati önemde faaliyetlerin yürütüldüğü sohbetlerde zaman zaman konuşmacı ve sohbet hocası olarak yer aldığı” belirtildi. Oğuz, örgütün adli takibattan kurtulmak maksadıyla diğer oluşumlara sızma faaliyeti olarak özetlenen renklendirme faaliyeti kapsamında 2009 yılında CHP’ye üye olmuş, örgütün mahrem imamı Hüseyin Ç. ile operasyonel hatla iletişim kurarak ABD’ye seyahat gerçekleştirmişti. Gerekçeli kararda sanığın ABD seyahatine yakın tarihlerde yine renklendirme politikasına uygun düşecek şekilde örgütün kontrolündeki derneklerden ayrıldığı ve seyahate müteakip 2011 yılındaki milletvekili seçimlerinde CHP’den aday adayı olduğu vurgulandı.
İbrahim Burak Oğuz, Atatürk’ün partisi CHP’nin Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’i yıkmaya ant içmiş FETÖ’den yargılanan ve hüküm giyen ilk belediye başkanı olarak tarihe geçti.
Urla’dan Esenyurt’a, CHP’nin bir diğer proje terör örgütü PKK’dan terör soruşturması geçiren ve görevden uzaklaştırılan ilk belediye başkanı Ahmet Özer’e geçelim.
DEM Parti MYK Üyesi Murat Mıhçı’nın 31 Mart seçimleri öncesinde “Kent Uzlaşısı sadece bir seçim süreci modeli değil, ileriye dönük bir örgütlenme biçimidir” diye tarif ettiği CHP ile DEM arasındaki ittifakın kilit isimlerinden biridir Ahmet Özer. Zaten kendisi de bunu hiç saklamamıştır.
“Asıl mesele Rojava’dır. Türkiye, Rojava Kürtlerini düşman olarak görüyor” diyen, Kent Uzlaşısı ile seçildiği Esenyurt’ta referandum yapmaktan bahsederek Türkiye’nin üniter devlet yapısını İstanbul’dan tartışmaya açmaya niyetlenen birinden bahsediyoruz.
Tarih 11 Ocak 2014… Terör örgütü elebaşı ile HDP heyeti İmralı’da görüşüyor. HDP heyeti bazı akademisyenlerin örgütün sözde “Demokratik Özerklik” projesine katkı sunmak istediğini söylüyor. Örgüt elebaşı “Kimmiş o akademisyenler?” diye soruyor. HDP heyeti “Mersin Üniversitesi’nden Ahmet Özer” cevabını veriyor! Özer bu görüşmeden bir yıl sonraki genel seçimlerde HDP’nin Van adayı olarak siyaset sahnesine çıkıyor.
CHP yönetimi işte böyle bir ismi Esenyurt’ta aday gösterdi. Daha önce Parti Meclisi’nde aday ilan ettiği ismi onun için geri çekti! Açık kaynaklardan Şubat 2024’teki içinde İstanbul ve Esenyurt geçen siyaset haberlerini bir tarayın. Çok ilginç şeyler göreceksiniz.
Esenyurt’ta CHP adayının değişmesinden Başak Demirtaş’ın İstanbul adaylığından vazgeçmesine, DEM’in İstanbul’da aday çıkarmamak için “trafiğe takıldık” bahanesine sığınıp YSK’ya gitmemesinden birçok ilçede CHP ile anlaşarak adaylarını çekmesine… Hepsi o ay içinde yaşandı.
Sözün özü… Bugünün geleceği daha şubat ayından belliydi. Devletin yarına bırakacağını ama yanına bırakmayacağını hesap edemeyen bir siyaset aklı koskoca CHP’yi ne hallere düşürdü, düşürüyor!
Bu gidişatın sonu kötü. CHP yönetimi “Ne işi var Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının CHP’de” demek yerine hala terör örgütünün siyasi kanadının peşine takılmış gidiyor! Pes ki ne pes!
CHP yönetiminin bu saatten sonra atması gereken tek bir adım var: Önce Türkiye kamuoyundan sonra da kendi seçmeninden samimi bir özür dilemek. İki proje terör örgütünün partiye sızma faaliyetlerini engelleyemedikleri, iki belediye fazla kazanmak için yanlış işlere kalkıştıkları inkar edemeyecekleri şekilde ortaya çıktı. İşini yapan devleti suçlamak yerine Türk siyasetinin üzerine düşürülmek istenen terör gölgesini kaldırma çabalarına destek olan bir CHP’ye ihtiyacı var Türkiye’nin. Atatürk’ün partisinden bunu istemek ve beklemek de hepimizin hakkı… Yanılıyor muyum?