EkonomiAk Emeklilik 350 bin kişiyi sigortalayacak

Ak Emeklilik 350 bin kişiyi sigortalayacak

14.03.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ak Emeklilik 350 bin kişiyi sigortalayacak

Ak Emeklilik 350 bin kişiyi sigortalayacak





Ak Emeklilik, 10 yılda 350 bin kişiyi bireysel emeklilik sistemine dahil etmeyi planlıyor. Şirketin Genel Müdürü Meral Ak Egemen, mayıs ayı başında devreye girmesi beklenen bireysel emeklilik sisteminin 10 yılda, 10 - 15 milyar dolarlık fon büyüklüğüne ulaşmasını, sistemde 2.5 - 3 milyon katılımcı olması beklediklerini söyledi.
Ak Emeklilik olarak pazar payı hedeflerinin yüzde 15 - 20 olduğunu, bunun da 1.5 milyar dolarlık fon büyüklüğü anlamına geldiğini ifade eden Egemen, "2012’de sistemimizde 350 bin katılımcı olmasını bekliyoruz. Akbank’la birlikte çalışıyoruz. 250 kişilik satış teşkilatı kurduk. Ayrıca, 600 kadar Akbank şubesini de eğiterek sisteme dolaylı dahil ederek, 800 - 900 satış noktasından faydalanmayı planlıyoruz" şeklinde konuştu.

Vergi avantajı sağlıyor
Hedef kitlelerinin tüm çalışanlar olduğunu kaydeden Egemen, kişilerin bireysel emeklilik sisteminde en az 10 yıl ödeme yaparak, 56 yaşında emekli olabileceğini söyledi.
Emeklilik sisteminin devreye girmesinin çok önemli değişikliklere
adım atılmasını sağlayacağını belirten Egemen, şunları söyledi: "Şu anda varolan sosyal güvenlik sistemi Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ - Kur’un sağladığı imkanlar yetersiz, ayrıca ‘saatli bomba’ olarak nitelenen hızla yaşlanan bir nüfus var. Emeklilik dönemindeki gelir açığı ancak, emeklilik öncesi dönemlerde yapılacak düzenli tasarruflarla kapatılabilir. Bu da ancak bireysel emeklilik sistemiyle yapılabilir. Ayrıca, ciddi vergi avantajları var, kazançlar vergilendirilmiyor."
Türkiye’nin kriz nedeniyle kritik bir dönemden geçtiğini, bu dönemde iş kaybetmenin ve kaybetme korkusunun ne olduğunun görüldüğünü anlatan Egemen, şöyle konuştu:
"Finans sektöründe 35 - 40 bin işsiz var. Bu sorunlu günlerde bize destek verecek, çalıştığımız dönemdeki refah seviyesine çıkartacak sistem bireysel emekliliktir. Sistem dünyada olduğu gibi Türkiye’de de başarıyla uygulanacaktır. Bireysel emeklilik fonları 12,5 trilyon dolar varlık birikimi ile dünyadaki ikinci büyük kurumsal tasarruf sistemidir."

Katılımcının hakları
• Aynı şirket fonları arasında aktarım imkânı (yılda 4 kere)
• Aynı şirket planları arasında geçiş imkânı (yılda 1 kere)
• Fonların bir şirketten diğerine aktarılması (yılda 1 kere)
• Katkı payı ödemeye ara verme imkanı
• Emeklilik öncesi sistemden ayrılma
• Emekliliğe hak kazanım sonrası toplu para
• Aylık, 3 aylık, 6 aylık veya yıllık maaş
• Kısmen toplu para, kısmen maaş

Sistemden beklentiler
• Emeklilikte refah seviyesi artacak
• Tasarruf eğilimi artacak
• Fon pazarı büyüyecek
• Yeni yatırım kaynakları / yeni iş olanakları doğacak
• Enflasyonla mücadele ve istikrarlı büyüme
• Sermaye piyasaları derinleşecek
• Piyasa dalgalanmaları ve spekülasyonlar azalacak

Yatırımcının platformu




Yaklaşık 3 milyar liram var. Şu anda ortam çok karışık. Bu birikimimi nasıl değerlendireceğimi bilemiyorum. Sizce hepsiyle döviz mi almalıyım?" Bilge Akbulut / Malatya
Merkez Bankası rezervleri göz önünde tutulduğunda, sistemde de açık pozisyon oranının çok düşük olduğu hesaba katılırsa, döviz piyasasında dalgalanmaların özellikle yükseliş yönünde sınırlı ve kısa süreli olması beklenebilir. Bono piyasasındaki özellikle uzun vadeli kağıtlarda bileşik getirilerin oldukça cazip olduğunu söyleyebiliriz. Gösterge faiz yüzde 58’lerde. Bu nedenle faize yatırım hâlâ cazip bir seçenek. Piyasada beklenen ikinci bir tezkerenin Meclis gündemine getirilmesi ve geçmesi durumunda oranlar biraz daha gevşeyebilir. Ancak önümüzde muhtemel bir Irak savaşı bulunuyor. Bu olasılığa karşın bonoda seviyeler hâlâ cazip. Savaş ortamında faiz biraz yukarı gidebilir ama bunun kalıcı olacağını düşünmüyoruz. Bireysel yatırımcıların tercihini temmuz - ekim döneminde itfa olacak bonolardan yana kullanması akılcı bir seçenek gibi görünüyor. Yine de portföy dağılımı yapılırken, yatırım bir sepet bazında düşünülmeli ve çeşitli enstrümanlara dağıtılmalıdır. İdeal portföyün yüzde 30’u bono, yüzde 20’si B tipi değişken fon, yüzde 10’u B tipi likit fon ve kalan yüzde 20’de yabancı menkul kıymet fonlarına yönlendirilebilir.

Paranın güvenli adresi




Son 30 yıllık dönemde teknoloji ve iletişim alanlarındaki gelişmeler ve küreselleşme finansal piyasalara da önemli değişiklikler getirdi. Finansal alanda küreselleşme, yani ülkelerin finans sistemlerinin, uluslararası finansal sistemi içinde entegrasyonu süreci sermaye hareketlerinin de giderek hızlanmasına neden oluyor.
Dünya piyasaları arasındaki sermaye hareketlerinin artışıyla ulusal ekonomiler, sermaye piyasaları ve reel sektör küreselleşmenin hem olumlu hem de olumsuz nitelendirilebilecek etkilerine tam anlamıyla maruz kalıyor...
Direkt yatırımlarla dünya çapında yayılan uzun vadeli sermaye özellikle gelişmekte olan ülkeler için çok önemli bir kaynak.

Küreselleşen sermaye
Öte yandan, çok daha değişken olabilen kısa vadeli sermaye hareketleri gelişmekte olan ekonomilerin finansal piyasalarında dalgalanmaya ve risklerin artmasına da neden olabiliyor. Bununla ilgili bir araştırmada gelişmekte olan ekonomilerde krizlerin son yıllarda ciddi sayılabilecek bir oranda arttığı gözlemleniyor.
Aslında tüm açık ekonomilerde, sermaye hareketlerinin dalgalanmalara yol açtığını, krizlerin de ülkesel olmaktan çıkıp bölgesel ve hatta önemli çapta küreselleştiğine tanık oluyoruz.
Bu konuyu içeren 2002 Temmuz tarihli Eichergreen ve Bordo tarafından yapılan Ulusal Ekonomi Bürosu (National Bureau of Economics)’nun "şimdi ve sonraki krizler: küreselleşme çağında alınan dersler" (Crises now and then: What lessons from the last era of globalization) araştırmasına göre gelişmiş ekonomilerde 1945 - 1971 yılları arasında 21, 1972 - 1997 yılları arasında 44 finansal kriz yaşanmış.
Bu veriler aynı dönemler itibariyle gelişmekte olan ekonomilerde biraz daha farklı: 1945 - 1971 yılları arasında gelişmekte olan ekonomilerde 17 finansal kriz yaşanırken, 1972 - 1997 yılları arasında bu sayı 95’e ulaşıyor.
Yine aynı araştırmada gelişmiş ekonomilerin krizlerden sonra toparlanma sürelerinin 1945 - 1971 döneminde 1.6 yıl, 1972 - 1997 döneminde ise 2.84 yıl olduğunu, gelişmekte olan ekonomilerde ise aynı dönemlerde bu sürenin ortalama 2 ve 2.09 yıl olduğu görülüyor.

Küreselleşme ve kriz
Finansal açıdan küreselleşme, yaşanan krizlerde artışa ve finansal piyasalarda dalgalanmalara neden olurken, sermaye piyasalarının birbirleriyle olan etkileşimlerini de artırıyor. Bu bağlamda, 1997 - 1998 Asya ve Rusya krizleri’nin Türk sermaye piyasasını nasıl etkilediğini biliyoruz. 2000 yılı Mart’ından itibaren Amerikan borsalarında başlayan düşüşlerin de Avrupa piyasaları üzerindeki etkileri hâlâ sürüyor.
İMKB’nin gelişmiş ülke piyasalarıyla korelasyonu ise şimdilik düşük. Gelişmekte olan ülkelerden, Brezilya, Güney Afrika, Polonya, Rusya ve İsrail borsalarının gelişmiş piyasalarla korelasyonu nisbeten yüksek. İstanbul ve Arjantin borsalarının gelişmiş piyasalarla olan korelasyonu ise oldukça düşük seviyelerde. Yani bu borsalardaki fiyat dalgalanmaları ile gelişmiş borsalardaki hareketler arasında bu dönemde bir ilişki olmadığı ortaya çıkıyor.
Risk sıralaması açısından bakıldığında ise Rusya’nın ardından en riskli ikinci borsa İMKB.
Öte yandan, alınan riske göre sağlanan getiri açısından İMKB, 15 ülke içinde dördüncü sırada yer alıyor.


Veriler, Fonmarket işbirliğiyle hazırlanan Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği’nin (KYD) web sitesinden alınmış ve analiz edilmiştir.




















KEŞFETYENİ
Derin Talu'nun yataktaki bornozlu pozları Instagram'ı salladı
Derin Talu'nun yataktaki bornozlu pozları Instagram'ı salladı

Cadde | 19.04.2025 - 14:40

Derin Talu'nun Instagram'daki bornozlu fotoğraflarına kısa sürede yorum yağdı.

Yazarlar