Eğitim'Eğitimde paradigmamızı değiştirmeye başladık'

'Eğitimde paradigmamızı değiştirmeye başladık'

08.06.2012 - 11:42 | Son Güncellenme:

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer: “Biz aslında son yıllarda yaptığımız değişiklikle eğitimde paradigmamızı değiştirmeye başladık”

Eğitimde paradigmamızı değiştirmeye başladık

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, MEB’de özellikle son bir yıldır yaptıkları çalışmaların, eğitim sisteminin kalitesi üzerine kurgulandığını belirterek, “Biz aslında son yıllarda yaptığımız değişiklikle eğitimde paradigmamızı değiştirmeye başladık” dedi.

Haberin Devamı

Başkent Öğretmenevi’nde düzenlenen Eğitimde Kalite Yönetimi Uygulamaları 8. Paylaşım Toplantısı ve Ödül Töreni’ne Milli Eğitim Bakanı Dinçer, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve dereceye giren okulların yöneticileriyle öğrenciler katıldı. Dinçer, yaptığı konuşmada, MEB’de özellikle son bir yıldır yaptıkları çalışmaların, eğitim sisteminin kalitesi üzerine kurgulandığını söyledi. Devletin tasarladığı ve tek tip bir eğitim sisteminden, çeşitlendirilmiş, insanların ihtiyaçlarına uygun ve onların birey olarak kendilerini daha fazla gerçekleştirebilecekleri bir eğitim sistemini kurgulamaya çalıştıklarını bildiren Dinçer, şöyle konuştu:

“MEB’in yeniden yapılandırılması, FATİH projesinin başlaması, ‘Okullar Hayat Olsun’ projesini uygulamaya konulması, 4+4+4 diye tanımladığımız Milli Eğitim Sistemi’ndeki değişiklikleri yapan kanunun çıkarılmış olması, hatta 19 Mayıs kutlamalarıyla ilgili uygulamalar, Milli Güvenlik dersi gibi uygulamaların tamamına baktığımızda, arka planında aslında bu yönetimde kaliteyi geliştirecek yeni bir felsefenin olduğunu görürsünüz. Biz aslında son yıllarda yaptığımız değişiklikle eğitimde, paradigmamızı değiştirmeye başladık.”

Haberin Devamı

-“KARŞIMIZDAKİ HERKES EŞİTTİR VE EŞİT HAKLARA SAHİPTİR”-

Dinçer, yaklaşık 4 bin okulun toplam kaliteyle ilgili bir çalışma yürütmüş olmasının, Milli Eğitim Camiası açısından çok önemli bir yaklaşım olduğunu vurgulayarak, “Buna katkı sağlayan herkesi tebrik ediyorum, herkese teşekkür ediyorum. Burada kazanmış ve finale kalmış 8-10 okul olmak tabi ki önemli ama önemli olan bu fikre sahip olmaktır” dedi.

MEB’in Merkez Teşkilatı’ndan başlamak üzere herhangi bir okuldaki yönetime kadar her alanda öğretmenin, öğrencinin, velinin fikrini, zihni potansiyelini karar alma sürecine dahil etmek gerektiğini vurgulayan Dinçer, şunları ifade etti:

“Eğer siz birey olarak çalışıyorsanız, kararları kendiniz veriyor ve uygulamaya koyuyor, aslarınıza da bunu talimatlandırıyorsanız asla takım ruhu oluşturamazsınız. Eğer kararı birlikte veriyorsanız, verilmiş karara herkes sahip çıkacaktır. Halbuki tek başınıza karar veriyor, otoriter bir tavırla uygulamaya koyuyorsanız, karar sizin kararınızdır, aslarınız kendileri gönüllü, vicdanlarına kalmış bir şekilde o kararı sahiplenir veya sahiplenmez. Yerine getirir ama belki gönüllü, belki gönülsüzdür. Kararı benimsememiştir. O yüzden iyi bir şey yapmak istiyorsanız, kararı birlikte veriniz ve herkesin sorununa sahip çıkmasını sağlayın. Maalesef ülkemizde takım ruhu oluşturmanın önünde pek çok engel var; farklı siyasi partilerden olmamız bir engel, farklı ideolojilerden olmamız bir engel, farklı etnik yapıdan olmamız bir engel, farklı mezhep yapısından olmamız bir engel, farklı sendikalara üye olmamız bir engel. Bunu o kadar çoğaltabilirsiniz ki... Ama aslında hepimizin amacı ortaksa bunların hangisi o kadar önemli olabilir ki? Eğer biz Türk eğitiminin kalitesini geliştirmek istiyorsak, çocuklarımızın küresel düzeydeki rekabet gücünü arttırmak, toplumumuzun beklentilerine ve ihtiyaçlarına cevap vermek istiyorsak, çocuklarımıza toplumsal ve ahlaki değerleri kazandırmak istiyorsak, bir tarih, millet şuuru vermeye çalışıyorsak bütün bu geriye kalanların ne anlamı olabilir ki?”

Haberin Devamı

Dinçer, öğretmen ve idarecilere de şu mesajı verdi:

Haberin Devamı

“Ben öğretmenlerimize ve idarecilerimize buradan çok açık ve net bir mesaj vermek istiyorum: Herkes hangi sendikaya üye olmak istiyorsa serbesttir ama bu üyelik orada kalır. Okula girdiğimizde ve öğrencinin karşısına çıktığımızda bizim bir tek amacımız vardır; o okulun başarısını önce yerel düzeyde, sonra ulusal ve uluslararası düzeyde arttırmaktır. Sınıfa girdiğinizde bir tek amaç vardır; çocuğumuza mümkün olduğu kadar öngördüğümüz bilgi ve yetenekleri kazandırmaya çalışmaktır. Okul idarecisiysek, okulda karşımızdaki herkes eşittir ve eşit haklara sahiptir ve karşınızdaki herkes saygı duyulmaya layıktır.”

-“EĞİTİMLE KALKINMA ARASINDA YAKIN BİR İLİŞKİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”-

Bakan Yılmaz da, eğitimle kalkınma arasında yakın bir ilişki olduğunu düşündüğü için törene katıldığını belirterek, “İnsanımızı ne kadar donanımlı yetiştirirsek, hayata ne kadar iyi hazırlarsak, ekonomik alanda, sosyal alanda, kültürel sanatsal alanda insanımıza katkıda bulunmuş olacağız, diye düşünüyorum. Kalkınma dediğimiz süreç de bundan başka bir şey değil. Kalkınmanın temel hedefi, insanın durumunu iyileştirmek olduğu gibi aslında temel aracı da yine insan. Kalkınmayı sürükleyecek varlık da yine insanın kendisi. Eğitim sadece milli eğitimi değil, bütün bakanları ve hükümetimizi ilgilendiren bir alan. Buraya gelen tüm projeleri tebrik ediyorum” dedi.

Haberin Devamı

Konuşmaların ardından bakanlar, Yılın Kaliteli Okulu/Kurumu kategorisinde birinci olan Eskişehir Tepebaşı Pilot Binbaşı Ali Tekin İlköğretim Okulu, Mersin Akdeniz İMKB Mersin Anadolu Sağlık Meslek Lisesi ve Bartın Ulus Kumluca Atatürk Yatılı İlköğretim Bölge Okulu ile Yılın Kaliteli Ekibi/Kurumu kategorisinde birinci olan Tekirdağ Merkez Ticaret ve Sanayi Odası İlköğretim Okul, Elazığ Merkez Necip Güngör Kısaparmak Ticaret Meslek Lisesi ve Kocaeli Körfez Atatürk İlköğretim Okulu’na ödüllerini verdi.