26.03.2014 - 10:31 | Son Güncellenme:
20.yüzyıla kadar yasalar bile çocuğa anne babanın egemenlik hakkını destekler nitelikteydi. Kadının toplumdaki yerinin yükselmesine paralel bilinçli anne kuşağının oluşturduğu geniş halkada çocukların değeri, önemi ve dokunulmazlığı sosyal hayattan yasal düzenlemelere kadar geniş bir alanda büyük bir ivme gösterdi. Evrensel çocuk hakları artık dünya çocuklarını korumaya aldı.
Günümüzde kentsel aile yapılarındaki çalışan annelerin bilinç düzeyleri, okuma oranlarının artışı, gelir seviyelerindeki artışla beraber çocuk sayılarındaki azalma giderek çocukların önemini daha da artırıyor. Tüm bu gelişmelere paralel bir de karşımızda yepyeni bir kuşak; Z kuşağı var! Z kuşağı; hız, teknoloji, bağımsızlık ve tüketim kuşağı demek!
Hal böyle olunca; günümüzde çocuklar en değerli varlıklarımız konumuna yükseldiler. Anne babanın çalışma hayatlarındaki nihai amaçları, çocuklarına “en ideal geleceği altın bir tepside sunmak” oldu. Eğitimin eşitliğin en yadsınamaz aracısı olduğunu da düşünen yeni nesil anne babalar, çocuklarına aldırdıkları eğitim sayesinde toplumsal sınıflar arasında hızla yükselebileceklerini, çocuklarının şu an bulunduklarından en az bir basamak daha yukarıda bir statüye ulaşacaklarını hayal ederken bir yandan da kendi çocukluklarındaki yoksunlukları düşünerek bunları minimum düzeye indirmenin gayretindeler.
Buraya kadar çocuklara ilişkin güzel gelişmeler varken bundan sonraki kısımda aileleri biraz dengede tutmak önem taşıyor. Çünkü günümüzün hızla değişen parametrelerinde her türlü yeniliğe çocuklarını uydurmaya çalışan ailelerin çocuklarının her gelişimini çevrelerindeki diğer çocuklarla kıyaslayarak yanlış bir tutum benimseyebiliyorlar. Bunu daha hamilelik dönemlerinden başlayarak çocukların yürümesi, konuşması ve sonrasında okul hayatındaki diğer etkinliklerinde de yapmak çocuk için içinden çıkılmaz bir kıskaca dönüşerek, eski çağlardaki esareti modern çağda adeta ruhlarında devam ettirmeye benziyor.
ERA Kolejleri’nde bizim çocuklara bakış açımız ise; her çocuğun biricik ve kıyaslanamaz olmasının yanı sıra her çocuğun doğuştan pek çok yetenek ve donanımla dünyaya geldiği ve çevresel faktörlerin bu yetenekleri ya geliştirdiği ya da körelttiği yönünde. Bu nedenle ailelerin çocuk gelişiminde bireyselliği göz önünde bulundurmalarını, hiçbir şekilde kıyaslamaya girmemelerini ve çocukların sahip oldukları yetenekleri üzerinde durup bunları geliştirecek doğru eğitim modellerini seçmelerini öneriyoruz. Çocuk, 18 yaşına kadar okul hayatından sadece öğretim değil aynı zamanda eğitimi de alacağından okulun işlevi aslında çok yönlü olacak ve bu seçimi yapmak da çoğu zaman tam bir krize dönüşecektir.
Çocuklarla ilgili yapılan tüm seçimlerde ailelerin yalnızca kendi ihtiyaçlarını gözetmeleri doğru değildir. Ancak bunun yanında seçimi tamamen çocuğa bırakmak da bir o kadar sakıncalı olabilir. Çocuğun eğitim hayatının çok yönlü olması, kendini geliştirmesi için oluşturulmuş fırsatların çokluğu burada ana ilke olabilir.
Bu kriterleri unutup, ailenin okulu bir sosyal statü olarak görmesinden tutun çevresel yorumlardan etkilenerek de çocuklarının 12 yıllık eğitimine neredeyse bir anda karar verebildiklerini görüyoruz. Çocuklarımız belki de bizim zihnimizde olmasını istediğimiz kimlikten çok daha farklı yeteneklerle donatılmışlardır. Belki görmek istemediğimiz başka başka yönleri, ilgileri ve idealleri olacak. Bu alanları onlar için genişletmeli, öğretimin yanında mutlu bireyler olmaları için doğru tercihler yapmalarını desteklemeliyiz.
ERA Kolejleri’nde biz öncelikle her çocuğun bireysel gelişim karnesini çıkarıyoruz. Bu karne öğrencinin gelişimi baz alınarak aileye raporlanıyor. Bu sayede aile, çocuğunun gelişim hızını takip ederken, bu gelişim hızını dünya normları dışında başka herhangi biriyle kıyaslamasını da öngörmüyoruz. Gelişim, tek yönlü ilerleyen bir süreç olmadığından çocukların gelişimi fiziksel, zihinsel, sosyal, piskolojik ve dilsel basamaklarda tespit edildikten sonra hedeflenen düzeye ulaştırmak adına sistemli programlar uygulanıyor. Çocukların okullarda ders başarılarının yüksek olması direkt olarak fiziksel, psikolojik, sosyal ve dilsel gelişimlerindeki ilerlemeyle mümkün olabiliyor. Ailenin gelişimin bu çok yönlülüğünü de unutmadan karar vermeleri çok önemli.
ERA Kolejleri’nde tüm öğretmenler ve eğitim kadrosu öncelikle Z kuşağını çok iyi tanımaktalar. Tüm eğitim sistemi Z kuşağının özelliklerine ve yönelimlerine göre kurulmuş; bu kuşağın eksikliklerini gidermeyi ve geliştirmeyi hedeflemiştir. Fiziksel gelişim, bebeklikten itibaren gelişimin birinci basamağı olarak önemlidir. Fiziksel gelişiminde gerilik ya da aşırılık olan (çok zayıf veya obezite problemi yaşayan vb.) çocukların hem zihinsel hem de psikolojik sağlıkları etkilenerek başarılarını düşürecektir. ERA Kolejleri’nde her öğrenci Sağlıklı Beslenme ve Yaşam Koçu ile desteklenir.
Zihinsel gelişim, ölçümlenebilen bir durumdur ve bu gelişim basamağındaki en ufak bir sorun dahi başarıyı etkileyecektir. ERA Kolejleri’nde zihinsel gelişimi destekleyen tüm dünyada geçerliliği psikolojik testlerle kanıtlanmış Smart Programlar mevcuttur.
Sosyal gelişim, 3 yaş itibariyle gözlemlenebilen sosyal gelişimin sağlıklı ilerlemesi ERA Kolejleri’nde bizim için çok önemli ve özenle desteklenen bir süreç. Bu süreçte ailelerle de işbirliğimizi yıl boyunca sürdürüyoruz.
Psikolojik gelişim, çocuklarımızın mutlu bireyler olmaları, kendilerinden beklentilerinin ve kendilerine olan inançlarının yüksek olması bakımından önemlidir. ERA Kolejleri’nde çocuklarımız için psikologlar ve danışmanlar, uyguladıkları testler sonucunda uygulama ve görüşmeler yapıyor ve aileleri bilgilendiriyor.
Dilsel gelişim, çocuklarımızın zihin gelişimlerini direkt etkilediği için farklılaştırılmış yabancı dil eğitimleri ile desteklenen bir gelişim basamağıdır. ERA Kolejleri’nde dünya çapında uygulanan Fast ForWord İngilizce Programları dilsel gelişimi destekliyor.