12.04.2023 - 16:10 | Son Güncellenme:
Abdülkâdir Geylânî İslam alimlerinin ve velilerinin en büyüklerinden biri olarak 1078 senesinde İran'ın Geylan şehrinde doğmuştur. Künyesi de Ebu Muhammed olmaktadır.
Abdülkadir Geylani Kimdir?
Yaşadığı dönemler boyunca Muhyiddin, Kutb-i a'zam Gavs-ül-a'zam, Sultan-ul-evliya, Kutb-i Rabbani gibi pek çok lakapları da kullanan Abdülkadir Geylani çok önemli ve değerli din insanlarından biri olarak bilinir. Yaşadığı dönemin aydınlatıcısı olarak bilinen Abdülkadir Geylani Hazretleri İslam da çok büyük değerlerinden biri olarak bilinir.
Abdülkadir Geylani Hayatı ve En Bilinen Sözleri
Geylani için aşk ile doğdu, kemal ile yaşadı ve kemal-i aşk ile de öldü denilerek, tarih düşürülmüştür. Ebced hesabına göre aşk 470, kemal 91, kemal-i aşk da 561’e tekabül ediyor. Buna bağlı olarak Geylani, 470’de doğmuştur, 91 senelik bir ömür sonrasında da 561 senesinde vefat etmiştir.
Babası Ebu Salih Musa’nın da çok dindar bir kişi olduğu bilinmekte, fakat hakkında fazla bilgi de bulunmamaktadır. Bu devrin tanınmış olan zâhid ve sufilerinden biri olan Ebu Abdullah es-Savmai’nin kızları olan annesi Ümmü’l-Hayr, Emetü’l-Cebbar Fatıma’nın kadın velilerden biri olduğu da kabul edilir. Bu konuda küçük yaşta babasını kaybeden Abdülkadir, annesi ve dedesinin himayesinde büyümüştür.
Abdülkâdir Geylânî En Bilinen Sözleri
İsyanınız nefsinize, itaatiniz Rabbinize olsun.
Sen ey zengin kişi! Allah’ı unutup hep maddi servetinle iştigale dalma. Zira muhtemel bir durumdur ki yarınlar gelir, ama sen fakir düşersin.
Bütün varlığınla Rabbine yönel. Yarın endişesini, düne terk etmelisin. Zira muhtemel nir durumdur ki yarın geldiğinde, sen ölmüş olabilirsin.
Ey oğul! Allah seni bazı belalara duçar eder. Bunun nedeni şudur: acaba sebeplere dayanıp, Allah'ın kapısını terk edeceksin misin, yoksa Allah'ın kapısına yapışıp kalacak mısın? Acaba zahire mi yoksa batına mı dayanacaksın? İdrak edilene mi yoksa edilmeyene mi güveneceksin? Görünene mi yöneleceksin, yoksa görünmeyene mi? Sana verilen marifet, hüner ve muvaffakıyetleri, nefsinden mi bileceksin, Hak’tan mı?