27.01.2022 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Sondan başlayalım. Okan gol suskunluğuna harika, birinci sınıf bir vuruşla son verdi. Anıl, dokuz no arayışlarının son denemesiydi. İki net fırsatla buluştu, final dokunuşları zayıf ve yetersizdi. Hakan’ın dışarı alındığında gösterdiği tepki yersizdi, hiç yakışmadı. Profesyonellikte yeri yok. Erhan Çelenk arkadaşlarını yönlendiren, vazgeçmeyen eylemleriyle harika bir sol plase ile ağlara yapıştırdığı eşitlik golüyle ne denli doğru bir seçim olduğunu gözler önüne serdi. Penaltı golü ile geriye düştükten sonra maçı koparmak amacıyla çok oyuncuyla baskı, rakibin ikinci gole ulaşmasına olanak veren fırsatlar oluşturdu. O süreçte Ömer kalesini kusursuz savundu. Alt sıralardan üst sıralara adımlamak moral, öz güven, takım olma bilincinin gelişmesi, bundan sonrasına da olumlu bakmamızı olası kılıyor. Kuşkusuz o umutları yeşertecek bir kadro yapılanması var Manisa FK’nın. Kolay gelsin.
Fatih Tanfer: Manisa FK, kötü günleri atlatıp hiç olmazsa Play Off yarışı adına Gençlerbirliği’nden üç puanı aldı. Ve hedefini belirledi. Gençlerbirliği karşısında ikinci yarıda yapılan doğru değişiklikler, kazanmak adına istekli ve doğru oyun bu üç puanı getirdi. Bu seri devam ederse Play Off neden olmasın?
Mehmet Demirtaş: Manisa FK, pek çok özel krampona sahip bir ekip. Takıma katılanlar da bence var olanlardan aşağı kalır değil. Gakpa penaltı da olsa atıyor, gol pası veriyor. Erhan’ın kalitesine diyecek yok. Okan’ın suskunluğunu bozması, en az gelen galibiyet kadar kıymetli. Maçın genelinde diriydiler, aksamalar fazla değildi ve de dişlerini gösterdiler. Performansları alkışı hak etti. Futbol oyununun cilvesi, maç içindeki reaksiyonlardır. Rakibinize göre daha fazla koşup sayıca bir fazla olmaksa işin en eğlenceli kısmıdır. Milletçe seviyoruz bu geri dönüşleri. Emeklerinize sağlık.
Korku filmi gibi
Bülent Buda: Düşündürücü, kaygılandırıcı bir skor. Bütününe baktığımızda 45 gol. Dağılmışlık ile tükenmişlik çok belirgin gözleniyor. Böylesini yaklaşık 10 yıldır izlemedim. Zor geliyor sindirmek, kabullenmek. Rakibin, yani İstanbulspor’un her atağı gol kokuyor. Direnç yok, savaşım yok. Daha vahimi akıl tutulması var. Hiç düşünmezdim bu tür tatsız bir yorumu. Çocukların hepsi iyi futbolcu. Ya da gelişerek daha iyi olacaklar. Bu süreçte o gençler kırılgan ve hafif kalıyorlar. Deneyimliler ise bu ligin standartlarıyla örtüşmüyor. Yani yaratıcılık, bitiricilik, tabelayı dönüştürme, oyunu toparlama… sözün özü, kırılgan ve de kabullenen yapısal bir sorun gözlüyoruz. Peki daha her şey bitmeden niye bu eleştiri? Her şey bittikten sonra sevmem. Gördüklerim, izlediklerim olumlu anlamda değişir dönüşürse sadece sevinir mutlu olurum. Son bir şey daha. Misyonunuz salt yetiştirip satmaksa yarışmacı bir ligde bulunmanın beklentisi ne olabilir ki?
Fatih Tanfer: İstanbulspor karşısında Altınordu’nun aldığı bu farklı mağlubiyet beni son derece üzdü. Seyit Mehmet Özkan Başkan’ın da takıma acil takviyeler yapması gerektiğine inanıyorum. Sezon başından beri yazdıklarımdan kusura bakmayın siz okuyucularım da bıktı belki ama tekrarda fayda var. En az dört takviye yapılmadığı takdirde Altınordu sevenlerini üzebilir.
Mehmet Demirtaş: Çok basit ve de çok fazla gol yiyorlar. Bu sezon 45 kez topları kendi filelerinden çıkardılar. Defans hattı büyük bir alarm veriyor. Bir hamle ile rakipleri 5-6 Altınordulu oyuncuyu oyundan düşürebiliyor. Onlara karşı direnç gösteremiyorlar. Bir bilek hareketi süresince canları oluyor çoğu kez. Kalelerini Ali Emre’ye rağmen savunamıyorlar. İleride istenilen etkinlik ve de etkililik yok belki ama gerideki isimler de maçı koparabilecek kabiliyete erişebilmiş değil. Ayakları yere daha sağlam basmalı, dik durmalı ve güven vermeliler. İstanbulspor maçının kayıtlarını tekrar tekrar izleyin. O kalabalıklar arasından geçen topları bir kez daha seyredin. Neredeyse tüm takım savunma yaparken üç isimle gelip gol bulan İstanbulspor’un üstünü de altını da çizin. Bunları yapın ki hüsran artık son bulsun.
Menemen yoklara oynuyor
Bülent Buda: Şimdi bu kaptanlık mı oluyor? Lig bitti mi? Takım o hakem düdüğü ile düştü mü? Kaptanlık, her koşulda takımını yönlendiren, ayakta tutan örnek kimliktir. Oyunun son saniyeleri. Ne gerek var hakem kararını bu denli abartmaya? Ne dersin Mazlum kardeşim? Uçlarda ikinci bir Ahmet Sağat’a gereksinim var. Olumsuz koşullarda yürekleri, kasları el verdiğince yarışıyorlar. Kolay, basit savunma yanlışları ile bezenmiş goller yiyorlar. Liderin karşısında iki farklı geriye düşmelerine karşın takımdaki iştah, istek, mücadele, yenilgiyi sindirmeyen tutum üst düzey. Lakin üretkenliğe dönüşmeyen bu çabalar karşılıksız kalıyor. Kullanılan kas gücüne eklenmesi gereken teknik ile becerideki yetersizlik açık şekilde gözleniyor. Bundan böyle özellikle Menemen’de oynayacakları maçlar kazanılmalı. Ligde tutunmanın başka yolu yok.
Fatih Tanfer: Menemenspor, haftalar sonra Ümraniye deplasmanında mağlup oldu. Maçın son bölümünde yaptığı baskıyla en az bir puan da alabilirdi. Geçen hafta yazımda belirttiğim gibi yenilmiyor ancak her beraberlikte de iki puan kaybediliyor. “Galibiyet serisi başlamalı” ifadesini kullanmıştım. Hesap belli. Evinde oynayacağı maçlardan en az beş galibiyet almalı. Ve korkulu rüya görmemeli.
Mehmet Demirtaş: Eşitliklerin bozulmadığı evrenin ardından liderle soğuk ve de zorlu hava şartlarında mücadele etmek elbette güçtür. Fakat daha fazla mücadele etmenin gerekliliği her açıdan belli oluyor. Çıkarken kaptırılan kayıplar artık onlar için bir kimlik olmuş durumda. Bireysel hatalar da buna eklenince kimi zaman kendilerini zora sokuyorlar. Kazanmayı bir kenara bırakıp birer birer ilerledikten sonra bu kayıp tatsız oldu elbette. Puan cetvelinde yerleri epey sıkıntılı. Makası açmak için kazanmanın şart olduğunu henüz geçen hafta bu satırlara taşıdık. Umarım aranın ardından bambaşka bir şekilde çıkarlar karşımıza.
Denizli, uçuruma savruldu
Bülent Buda: Hak etmedikleri bir yenilgi. Yazık oldu. Zor hava ve saha koşullarına karşın takım halinde iyi yarıştılar. Kaptandan yine harika bir kafa golü geldi. Mustafa Çeçenoğlu’nun hünerli solu ile gönderdiği top birinci sınıftı. Biterken yedikleri ikinci golde bence faul vardı. Lakin her nedense hakemler o düdüğü çalmada yürekli olamıyorlar. Fena halde dibe çöktüler. Bundan böyle özellikle Denizli’de puan kaybına yer yok. Tüm maçları kazanmak zorundalar. Bu oyuncu topluluğu bunu başarabilir. Vazgeçmek bu oyunun ruhunda yok. Denizli’de tribünler daha yoğun doldurulmalı. Bunun başka yolu yok.
Fatih Tanfer: Denizlispor, Ankaragücü karşısında oynadığı oyunla, ‘en az bir puanla döner’ derken son dakikalarda yenilen gol ve alınan mağlubiyet Denizlispor’u sondan ikinci sıraya yerleştirdi. Elindeki oyuncu kalitesi ve yapabileceklerini Türkiye Kupası’nda Galatasaray maçında gördükten sonra inancımı asla kaybetmiyorum. Ancak bilhassa evindeki maçları kayıpsız olarak geçmek şart. Bekleyeceğiz ve göreceğiz.
Mehmet Demirtaş: Ankaragücü deplasmanı her takım için ayrı zordur. Buna bir de kaygan zemin, yoğun kar yağışı eklenince seviye çarpı iki oluyor. Kazanmak için hiçbir bahane üretmeden oynayıp puanları söküp almak gerekir fakat böylesi bir günde oyunculara yüklenmenin doğru bir eylem olduğunu düşünmüyorum. Ligde kalınması için de temel hedef içerideki maçlardan en az kayıpla ayrılmaktır. Denizlispor bunu başarabilir.