24.02.2023 - 00:30 | Son Güncellenme:
KENAN YEŞİL DHA
Jeolog, Deniz Jeolojisi Uzmanı ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, İzmir’in gerçek anlamda deprem kenti olduğunu belirtti, “Çok az kentimizde bu kadar yoğun aktif fay sistemi var. Bunlar bugün olmazsa yarın deprem yaratacak” dedi.
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin ardından İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) İzmir için yol haritası belirlemek amacıyla bir araya geldi. Bu amaçla İZTO, EBSO ve İTB, deprem gündemiyle ortak meclis toplantısı gerçekleştirdi. İZTO Meclis Salonunda yapılan ve İZTO Başkanı Mahmut Özgener, EBSO Başkanı Ender Yorgancılar ve İTB Başkanı Işınsu Kestelli yanısıra 3 kurumdan 400 meclis üyesi, yüksek istişare kurulu ve disiplin kurulu üyeleri ile Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) başkanlarının katıldığı toplantıda Prof. Dr. Naci Görür, İzmir faylarının mevcut durumu hakkında bilgi verdi. Kentin depreme hazırlık konusunda ne durumda olduğu, 6.0 büyüklüğü üzerinde bir depremden en az hasarla kurtulabilmek için neler yapılması gerektiği oda ve borsa üyeleriyle değerlendirildi.
‘Kentler dirençli olmalı’
Prof. Görür, kenti depreme dirençli hale getirmek için yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekosistem, ekonomi parametrelerinin öncelikle depreme dirençli olması gerektiğini vurguladı.
Prof. Görür bu konuda şunları söyledi: “Yönetim, demokrasi olan bir yerde kente bir vali atanır bir de belediye başkanı seçilir. Ne vali ne belediye başkanı deprem nedir bilmeyebilir, nasıl müdahale edilebilir bilmeyebilir. Acil müdahaleyi bilmeyen bir yönetimden ne bekliyorsunuz? O zaman yönetimi siz kurslarla, eğitimle özellikle deprem kuşaklarında yer alan kentlerde yönetimi yönetmek zorundasınız. İkinci bileşen halk. İzmir halkı deprem bilinci, kültürü yoksa İzmiri depreme dirençli hale getiremezsiniz. Depremde yapması gerekenleri yapmadığı gibi bunu aksine yapar. İzmir halkında deprem konusunda bilgi, beceri, idrak ve kültür olması gerekiyor. Sadece eğitimle olmaz.”
‘Yönetmeliğe göre yap!’
Türkiye’de deprem beklenen bölgelere ilişkin öngörülerini paylaşan Prof. Görür, Hakkâri ile Erzincan Bingöl Karlıova’nın yanısıra İzmir ve Antalya-Muğla arasındaki sahil şeridinden endişe ettiklerini aktardı. Prof. Görür, “İzmir’de de endişemiz var. Canlı faylar var. Günün birinde harekete geçip deprem olabilir. Çevredeki deprem olmuş faylardan tetiklenebilir. Tahmin ediyorum bu faylar İzmir depreminde yüklendi. Çevredeki depremlerden stres geldiğinde yükleniyor. İzmir gerçek anlamında bir deprem kenti. Çok az kentimizde bu kadar yoğun aktif fay sistemi var. Bunlar, bugün olmazsa yarın deprem yaratacak. Şu anda depremlerde sonra, Sisam depremi sonrasında 80 kilometre mesafede 117 kişi öldü. Yapı stokunu depreme dirençli yapmak lazım. Bunu yapmadan önce İzmir Büyükşehir Belediyesi şu anda bana göre çok doğru akıllı bir iş yaptı. Mikro belgeleme çalışması yapıyor. ODTÜ’lü ekiple bu çalışmaları yürütüyor, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Hasan Sözbilir gibi çok değerli yer bilimci arkadaşlar var. Bu, İzmir’in şansı. 1999 sonrasında yeni yönetmeliklere göre doğru yapılmışsa o binalardan hiç korkmayın. Yönetmeliklere göre yapılmış binalar çatlasın, patlasın ama içinden sağ çıkmanızı sağlar” diye konuştu.
İş gücü ve göçü uyarısında bulundu
Konuşmasına, depremden 15 saat sonra başlatılan İzmir Yardıma Koşuyor kampanyasına ilişkin bilgiler paylaşan İZTO Başkanı Mahmut Özgener, şu ana kadar 43 milyon 422 bin lira nakdi bağış yapıldığını söyledi. Geçmişte olan depremlerden iyi ders alınmadığını kaydeden Özgener, güvenli kentler inşa etmek için hep beraber hareket etmeleri gerektiğini vurguladı. Deprem bölgesinin ekonomi parametrelerine ilişkin veriler paylaşan Özgener, “Bölgeden göçün sürekli hale gelmesi an itibariyle yaşanan ekonomik şokun kalıcı hale gelmesine ve etkisinin artmasına neden olabilir. Bölgenin halihazırda kalkınmaya ihtiyacı olan bir bölge olduğu göz önünde bulundurulduğunda, iç göçün tetiklenmesinin sosyo-ekonomik sorunlara neden olabileceğini de öngörüyoruz. 1999 Depreminde de benzer bir şekilde, ekonomideki şok etkisi, birkaç aylık bir süre sonunda azalmıştı” dedi.
‘Ekonomiye katkısı önemli’
Deprem bölgesindeki izlenimlerini aktaran Ender Yorgancılar, öncelik olarak kalıcı evlerin yapılana kadar geçici konaklama yerlerinin acilen yapılması gerektiğini söyledi. Afet Bakanlığı’nın acil olarak kurulmasının gerektiğini belirten Yorgancılar, depremin ülke ekonomisine olumsuz olarak yansıyacağına dikkat çekti. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) yıkılan binalarında sorumluluğu olan herkesin yargılanması, yapı denetim firmaların onay verdiği inşaatların incelenmesi gibi 30’a yakın önerileri gönderdiklerini aktaran Yorgancılar, bu önerilerinin bir kısmının gerçekleştiğini bir kısmının da takibini yaptıklarını söyledi.
‘Üretim kesinlikle aksamamalı’
Depremlerden etkilenen 11 ilinin Türkiye ekonomisinin neredeyse 10’da birini ifade ettiğini dikkat çeken Işınsu Kestelli, deprem bölgesinin önemli bir tarım bölgesi olması yanısıra Türkiyenin tarım, gıda, içecek ihracatında ise yüzde 24, toplam ihracattan aldığı payın ise yüzde 9 olduğunu dile getirdi. Bölgenin tarımsal üretim bakımından en zengin ve büyük bölgelerimizden biri olması nedeniyle tarımsal üretim ve gıda sanayi üretiminde yaşanacak aksama da ciddi sorunlar yaratabileceğini dikkat çeken Kestelli, “Dolayısıyla tarım, tekstil gibi sektörler için çok acil ve çözüm üreten, kalıcı önlemlere ihtiyaç var” şeklinde konuştu.