09.06.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
AKP'de parti içi demokrasiden söz etmek mümkün değil.Aslında ben bu eleştiriyi diğer tüm partiler için de yapıyorum.Bugüne kadar yapılan bütün uygulamalar gösteriyor ki; genel başkanlar, liderler eleştiriye tamamen kapalılar ve örgütler, delegeler sembolik görevleri dışında hiçbir inisiyatife sahip değiller.Şeffaflık, açık sözlülük, adaletli davranış gibi demokrat olabilmenin en önemli unsurları da parti yönetimlerinde mevcut değil. Milletvekili olmanın gereklerini yetire getiremeyecekseniz, partili olmanın heyecanını yaşayamayacaksanız siyasetle neden ilgileneceksiniz?Liderlerin gönlünü yapabilmek için mi?* * *Oysa seçmenin isteklerini genel başkanlar iyi analiz edebilseler ortaya çok farklı politikalar çıkar.Hemen her seçimde yer değiştiren, tercihini farklı partiden yana kullanan seçmenin bu tavrını başka türlü izah etmek mümkün mü?Liderin iki dudağı arasına çıkan sözün yerine getirildiği, diğerlerinin sadece oyuncu olabileceği bir düzen varsa bunun adı demokrasi değildir.O zaman cemiyetin başbakanı olur ve ilk gelecek seçimde de cemaatin başbakanı olacağını iddia eden bir başkası gelir; o koltuğa oturur.Ta ki onun da foyası ortaya çıkıncaya kadar.Demokrat olabilmek aslında gerçekten zordur.Büyük bir olgunluk ve öngörü ister.O yüzden bu meziyetlere sahip olanlar da mümkün olduğunca siyasetten uzak kalmaya bakıyorlar. AKP Balıkesir Milletvekili Turan Çömez, Hatay Milletvekili Fuat Geçen'in partiden ihracı, Afyon Milletvekili Mahmut Koçak'ın da Disiplin Kurulu'na sevk edilmesi bir gerçeği daha ortaya çıkardı. Ekonomist Prof. Dr. Salih Neftçi'nin yorumlarını sürekli takip ederim.Türkiye'den daha çok dünyayı takip eden ve gelişmeleri çok önceden görebilen bir özelliğe sahip olan bu ekonomistimizin geçenlerde elime ulaşan bir yazısında ilginç noktalara dikkat çekiliyordu.Kabul edelim ki; Türkiye bıçak sırtı bir dengede gidiyor.Yapılacak en küçük bir hata bile ülkeyi çok sıkıntıya sokacak.* * *Neftçi diyor ki..."Dünya piyasalarındaki likidite beklenenden biraz daha hızlı azalma durumunda ve gelecek. Sonbahar gibi likidite sıkışıklığı bütün oyuncularca hissedilecek. Hatta bazı analizlere göre bu temmuz ortasında bile başlayabilecek. Likidite bolluğu tarih boyunca emtia, ham madde, emerging market bonolarında sürekli balonlar yaratmış. Ve bolluk ortadan kalkınca da dünya ekonomisi ile birlikte bu piyasalarda hızlı bir gerileme yaşanmış. Dikkat gelebilecek alımlar bizce satış fırsatı olarak kullanılacak. Büyük dalga henüz gelmedi. Tam olarak ne zaman geleceği de belli değil. Ama 6 ay içinde çok daha çalkantılı günler yaşamamız olasılığı tahmin edilenden fazladır..."* * *Piyasaları yakından takip eden bir kişi olarak ben de benzer düşüncedeyim.Ve hatırlatıyorum."Baloncuk" Türkiye'yi bu noktaya getiriyorsa, olabilecek büyük bir "balon" nereye götürür onu düşünmek gerekir.Hükümet yaşananları hala dış piyasaların dalgalanması olarak yorumluyor.Oysa sokaktaki vatandaş asıl gerçeğin çok daha farkında.Hükümet erken seçim ve Cumhurbaşkanlığı konularını netleştirmez ve Avrupa Birliği süreciyle ilgili radikal adımlar atmazsa Türkiye'nin bugünlerini arar hale geliriz.Bizden söylemesi... dsipahi@milliyet.com.tr Baloncukla bu hale gelen ülke balonla ne olur artık bilinmez