05.02.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Ben Youssef’in ikramı Serdar’ın bitirici vuruşuyla gelen erken gol ne güzel. Sonra birkaç cılız atak daha. Ve ilk yarının bitimine değin Beto’nun önüne dizilip ölümcül bekleyiş hali. Sıkıntılı bir süreç. Rakip dalga dalga tempolu geliyor. İyi ki Beto kendinde. Akıl ile kas sağlığı yerinde. İkinci yarıda daha dengeli bir oyun. Ama bütüncül olarak takım iyi çıkamıyor yine de. Topu ileri uçlarda tutma süresi kısıtlı. Top kayıpları ile hatalı paslar ise üst düzeyde. Bu görüntüde eşitlik golünü yemek bir biçimde kaçınılmazdı. Maç sonrası golün sahibi Serdar, TV spikerine şunları söylüyordu: “Sezon başından bu yana en kötü futbolu oynadık. Yenilgiyi hak ettik. Bir puan aldığımız için mutluyuz.” Serdar’ın bu kısa özetinden sonra diyecek bir şey kalmıyor geriye elbette. Son söz, Borges cezalılar ve sakatlıklar nedeniyle sorun yaşanan stoperde özveriyle görev yaptı. Beşiktaş’a da golünü attı. Denizli’de de kulübeyle ödüllendirildi. Üzgünüm adil bir seçim değildi.
Fatih Tanfer: Göztepe-Denizli maçının tek kelimelik anlatımını isterseniz, Göztepe kazanmayı, Denizlispor da kaybetmeyi hak etmedi ve sonuç da berabere bitti. Göztepe, maçın 9. dakikasında Serdar’ın attığı golle öne geçti. Sonrası skoru koruma telaşına düşünce Denizli hem topa hem de oyuna hakim oldu. Sarı kırmızılılar nedense abartılı bir şekilde geriye yaslandı. Beto çok iyi oynadı ve kurtardığı pozisyonlarla takımına büyük bir direnç verdi. Rakip defansı zorlayacak ve adam eksiltecek oyuncuları Serdar, Halil ve Jerome etkisizdiler. Göztepe’nin en önemli özelliği olan bildiğimiz coşkusu yoktu. Bu olumsuzluklara rağmen Jerome 82. dakikada net gollük pozisyonu değerlendirse maçı kazanacaklardı. Oyun anlayışındaki bu olumsuzluklara rağmen 86. dakikada yediği golle üç puanı Denizli’de bıraktı. Kısaca artık Göztepe’nin alternatif oyun planlarına ve oyunu pozitif yönde etkilecek oyunculara ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Deplasmanda alınan bir puan da elbette kazançtır.
Mehmet Demirtaş: Göztepe, Ege derbisine moralli çıktı. Denizli ise son haftalarda yaşadığı puan kayıpları nedeniyle yaralıydı, mutlak puana ihtiyacı vardı. Göz Göz, oyuna iyi başladı. Pozisyonlar üretti. Serdar’ın şutunda golü de buldu. Gole kadar kanatlar Halil ve Serdar iyi işler yaptı. Ancak sarı kırmızılılar, golden sonra topu rakibine bırakarak geri yaslandı. Takım, attığı golden sonra ikinci, üçüncü golü bulmak yerine kapanmayı tercih ediyor. Rakip, ilk 20 dakikalık bölümde Beto’yu rahatsız edecek pozisyon bulamadı. Sezonun en etkisiz performanslarından birisini izledik. Her maçta olduğu gibi Beto faktörü yine 90 dakikanın gidişatını değiştirdi. Çok iyi bir kaleci. Göztepe’ye çok şey katıyor. Çaykur Rize maçında cezalı duruma düşmesi Göztepe adına büyük kayıp. Deplasmanda kazanılan bir puan kötü mü? Değil. Ancak gole kadar yakalanan ritimi 90 dakikaya yaymak zorundalar. Umarım Göztepe’yi bir daha bu kadar savruk izlemeyiz. İlhan Palut ve ekibine güvenimiz tam. Özellikle ligin ikinci yarısında oynanan son 3 maçtan çıkarılacak dersler var. En büyük ders de Denizli maçından çıkarılmalı. Ben Göztepe’nin önümüzdeki haftadan itibaren coşkulu, korkusuz, daha fazla üretken ve de rakiplerin ezberlediğinden farklı oyun planlarıyla sahaya çıkacağına inanıyorum.
Denizli için artık kazanma zamanı
Bülent Buda: Dakika dokuz. Yeni transfer Ben Youssef’in ince işe yönelmesinin bedeli gol. Ve o golden sonra ilk yarının bitimine kadar sağdan soldan tam 14 etkili gollük girişimi var Denizli’nin. Kafa ve ayak şutları ya Beto’da kalıyor ya da direkleri sıyırıyor. Hani tanım yerindeyse ‘Top göstermediler 45 dakika Göztepe’ye’. İkinci yarı daha dengeli bir oyundu. Daha dengeli, ölçülü olmak zorundaydılar ikinci yarıda. Yeni transferler Özgür Çek, Ben Youssef ile uzun süredir kulübede bekleyen Sedat Şahintürk ile Recep Niyaz, ilk 11’de. Mehmet Özdilek’in “Gerçekçi olmalıyız, oyunu yenik de bitirebilirdik. Ama bu hak etmediğimiz bir oyun olurdu” söylemi bütünüyle gerçeği yansıtıyordu. Şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki, yenilselerdi yazık olurdu.
Fatih Tanfer: Denizlispor erken gol yemesine rağmen doğru oyun oynadı. Oyunda pozisyona bağlı olmayan oyuncularla akıcı bir hücum ve asla yenilgiyi kabul etmeyen bir anlayışla oynadılar. Denizli, maç boyunca büyük bir efor sarf ederek Göztepe’ye baskı yaptı. Murawski çok iyi oynadı. Maçın temposuna olumlu katkıda bulundu. Mustafa Yumlu, Rodallega ve Ben Youssef’in vuruşlarında Beto başarılıydı. Kısacası Denizli oyun felsefesi, temposu ve amansız baskısı, kanatlardan geliştirdiği etkili hücumlarla maçın mutlak hakimiydi. Bu doğru oyunu sonucunda 86. dakikada Estupinan’ın golü ile beraberliği sağladı ve 1 puanı aldı. Bu maçtaki performansıyla kaybetse yazık olacaktı.
Mehmet Demirtaş: Denizli için, maçın ilk bölümünde sakatlık yaşayan Onazi büyük kayıp oldu. 20. dakikadan itibaren Denizli rüzgarı esmeye başladı. Önce Zeki’nin frikiği, ardından Mustafa Yumlu’nun kafa vuruşu, daha sonra Aissati’nin direkten dönen topu Denizlispor’u erken gol yemesine rağmen oyuna döndürdü. Haftalardır görmek istediğimiz Recep Niyaz, Murawski, Barrow ve Aissati ile oyunu iyi kurdular. Rakip Göztepe maçın büyük bir bölümünde etkisiz olunca, futbol oynamak Horoz’a kaldı. Estupinan’ın takipçiliği sonrası bulduğu gol Denizli’ye hak ettiği puanı getirdi. Estupinan, Recep Niyaz, Murawski ve stoperde görev alan Ben Youssef maçın en iyileriydi.
Denizlispor adına takım olarak sezonun en ciddi ve göze hoş gelen futbolu vardı sahada.
Bu gençler harika!
Bülent Buda: Alan dizilişini görünce şaştım. Oyun başladı. Koşanları izledikçe Hüseyin Hoca’nın sistem derken neyi anlattığının ayırdına vardım. Skor farka koşar. Ama üç direk önündeki Erhan (Bence takımın en iyisi) ne yaman çelişki ama. At üçüncüyü bayağı bir rahatla değil mi? Yapmıyorlar. Bir maç önceki 11’inden 6’sı yok alanda. Savunma bölgesinde ayağa pas yapıyorlar. Erhan’la oynuyorlar. Yine dikine akışkan gidiyorlar karşı kaleye. Çok pozisyon üretiyorlar, az atıyorlar. Hayret. Kim oynarsa oynasın, aynısı oluyor. Helal olsun bu çocuklara.
Fatih Tanfer: Altınordu, Akhisar karşısında beş önemli eksiğine rağmen müthiş mücadele etti. Takım halinde doğru işler yaptılar. Hırsları ve inançları en üstteydi. Kalede Erhan, harika kurtarışlar yaparak güven verdi. 15-16 yaşında gençler, “pardon çocuklar” sahada inanılmaz mücadele ettiler. Bu bir tesadüf değildir. Bu sistemin ve doğru çalışmanın sonucudur. Taraftarlarının ve centilmen Akhisarspor seyircisinin bile alkışını aldılar. Teşekkürler Hüseyin Eroğlu ve ekibi. Ve inançlı, cesur, Türk futbolunda herkesin örnek alması gerektiği Seyit Özkan.
Mehmet Demirtaş:Altınordu, zorlu Akhisar engelini iyi oyun ve net skorla geçmeyi başardı. Son 7 karşılaşmada bilekleri bükülmüyor. Son iki karşılaşmada dört kez fileleri sarsmayı başaran Kemal Rüzgar’a da ayrı bir parantez açmak lazım. Kaliteli bir isim. Düşme hattında olan ve Play Off oynayacak takımların puanları birbirine çok yakın. Bundan sonraki süreçte Altınordu kendi kaderini kendi belirleyecek. Yedi maçlık periyotta göstermiş oldukları performans şahane. Sezonun ilk yarısında düşme hattı içerisinde olsalar da artık kendilerini buldular. Bu serinin devam etmesini diliyorum.
Akhisarspor toparlanmak zorunda
Bülent Buda: Yılmaz Hocam hoş geldin. Özlemiştik seni. Sevgili Vural, bilirsin seni severim. Kendince bir seçim yaptın. İşin başında büyük bir laf edeyim. Kızan kızsın. Sen bu takımı bu ligde tut (Süper Lig hikaye) başarılısın demektir. Niye böyle? Nedeni, bu takımın geçen yıldan bu yana içi oyuldu. Takımdaşlık falan filan hikaye. Akhisarspor takım olmaktan uzaklaştı. Herkesin kendince oynadığı bir kuruma dönüştü. Şimdi sen o tersine dönüşen bu takımı alıp eski rotasına sokacaksın değil mi sevgili kardeşim? Diyebileceğim tek şey kolay gelsin. Belli ki çok yorulacaksın be hocam.
Fatih Tanfer: Maçın 80. dakikası. Tribünleri dolduran ve centilmen oyunlarından dolayı Altınordulu futbolcuları alkışlayan Akhisar seyircisi yönetime isyan ediyor. Nasıl etmesinler? Altı haftadır gol atamayan bir Akigo var. Bu kadar kayıplara rağmen 28 puandalar. Yılmaz Hoca’nın göreve gelmesiyle bir umut ışığı doğdu. Akhisarspor, kesinlikle Play Off oynamalıdır. Toparlanıp gücünü göstereceğine inanıyorum.
Mehmet Demirtaş: Akhisarspor haftalardır üç puanı hanesine yazdıramıyor. Bir dönem nokta transferler yaparak futbolcularının yıldızını parlatan, oynadığı futbolla zevk veren bir takımdılar. Ha bu arada bu takımın müzesinde Türkiye Kupası, Süper Kupa gibi kupalar var. Ayrıca Türk bayrağını Avrupa arenasında gururla dalgalandırmış bir takımdan bahsediyoruz. Borçsuz olan bir kulüpten transfer yasağı bulunan bir kulübe evrildi bu takım. Transfer yasağının ağrılarını çok acı bir şekilde yaşıyorlar. Kötü futbol, 6 haftadır gol atamayan bir takıma büründüler. Yılmaz Hoca bir umut olsa da işlerinin çok kolay olmadığı bir gerçek. Umudumuz Ege’nin incisi Akhisarspor’un bir an evvel ayağa kalkması yönünde.
O eski hallerinden eser yok şimdi
Bülent Buda: Tayfun’a gelen gol fırsatı lokum gibiydi. İyi bir aşırtmayla maçın tüm çehresi değişebilirdi. Mustafa birinci sınıf işler yapıyor. Gol ayakları tatilde. 59. dakikada uzun, düzgün bir top açılıyor kale önünden. Ali Özgün kötü vuruyor. Dört haftadır siftahı yok. Rakip Karagümrük, öyle ahım şahım bir takım değil. Tek dokunmalık gücü var. O tek dokunma da tersten Menemen kalesinde gol oldu. Alberk’in gidişi, Taşkın’ın yokluğu duyumsandı mı? Elbette. Menemen, öyle çok seçenekli, kim oynarsa fark etmez denilecek bir takım değil. 28 puanla her şey bitmedi.
Fatih Tanfer: Dört haftada dört mağlubiyet. Tek kelimeyle sözün bittiği yerdeyiz. 15. dakikada Tayfun bomboş pozisyonda golü atsa her şey değişebilirdi. Hücumcular Ali, Mustafa Çeçenoğlu ve sonradan giren Hüseyin’in en güçlü özellikleri olan driplingleri ve defans arkasına koşuları yok. Adana’da alınan üç puandan sonra bu takıma ne oldugunu anlamak mümkün değil. Takım halinde etkisizdiler. Merkez orta alandaki bu anlayışla rakiplerini çözmesi zor. Maç sonlarında da mecburen kaosu yaşıyor. Bu kaybedilen puanlar olmasaydı bugün yeri çok daha yukarılar olabilirdi. Ancak puan cetveline de bakıldığında Play Off için hala şansının olduğuna inanıyorum. Artık biran önce kendini toplamalı.
Denizli için artık kazanma zamanı
Bülent Buda: Dakika dokuz. Yeni transfer Ben Youssef’in ince işe yönelmesinin bedeli gol. Ve o golden sonra ilk yarının bitimine kadar sağdan soldan tam 14 etkili gollük girişimi var Denizli’nin. Kafa ve ayak şutları ya Beto’da kalıyor ya da direkleri sıyırıyor. Hani tanım yerindeyse ‘Top göstermediler 45 dakika Göztepe’ye’. İkinci yarı daha dengeli bir oyundu. Daha dengeli, ölçülü olmak zorundaydılar ikinci yarıda. Yeni transferler Özgür Çek, Ben Youssef ile uzun süredir kulübede bekleyen Sedat Şahintürk ile Recep Niyaz, ilk 11’de. Mehmet Özdilek’in “Gerçekçi olmalıyız, oyunu yenik de bitirebilirdik. Ama bu hak etmediğimiz bir oyun olurdu” söylemi bütünüyle gerçeği yansıtıyordu. Şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki, yenilselerdi yazık olurdu.
Fatih Tanfer: Denizlispor erken gol yemesine rağmen doğru oyun oynadı. Oyunda pozisyona bağlı olmayan oyuncularla akıcı bir hücum ve asla yenilgiyi kabul etmeyen bir anlayışla oynadılar. Denizli, maç boyunca büyük bir efor sarf ederek Göztepe’ye baskı yaptı. Murawski çok iyi oynadı. Maçın temposuna olumlu katkıda bulundu. Mustafa Yumlu, Rodallega ve Ben Youssef’in vuruşlarında Beto başarılıydı. Kısacası Denizli oyun felsefesi, temposu ve amansız baskısı, kanatlardan geliştirdiği etkili hücumlarla maçın mutlak hakimiydi. Bu doğru oyunu sonucunda 86. dakikada Estupinan’ın golü ile beraberliği sağladı ve 1 puanı aldı. Bu maçtaki performansıyla kaybetse yazık olacaktı.
Mehmet Demirtaş: Denizli için, maçın ilk bölümünde sakatlık yaşayan Onazi büyük kayıp oldu. 20. dakikadan itibaren Denizli rüzgarı esmeye başladı. Önce Zeki’nin frikiği, ardından Mustafa Yumlu’nun kafa vuruşu, daha sonra Aissati’nin direkten dönen topu Denizlispor’u erken gol yemesine rağmen oyuna döndürdü. Haftalardır görmek istediğimiz Recep Niyaz, Murawski, Barrow ve Aissati ile oyunu iyi kurdular. Rakip Göztepe maçın büyük bir bölümünde etkisiz olunca, futbol oynamak Horoz’a kaldı. Estupinan’ın takipçiliği sonrası bulduğu gol Denizli’ye hak ettiği puanı getirdi. Estupinan, Recep Niyaz, Murawski ve stoperde görev alan Ben Youssef maçın en iyileriydi.
Denizlispor adına takım olarak sezonun en ciddi ve göze hoş gelen futbolu vardı sahada.
Bal Kes pes etmiyor
Bülent Buda: Tribünler kalabalıklaşmaya başlamış. Vukovic 146. maçını oynadı. Büyük insan, büyük sporcu. Gidenler oldu, takım eksildi gibi ama bence bu lig için yeterli ve epey yetenikli oyuncular var. Altay karşısında maçın büyük bölümünde geriye yaslandılar. Savunma ile Vukovic yarıştı savaştı. Bir puanı kopardılar. Ya uçlarda, ataklarda durum neydi? Mrsic ile Aly Malle girişimleri dışında pek bir şey yok. Bu oyuncu topluluğu daha iyilerini yapabilir. Ramazan Hoca’nın deneyimine güvenerek birkaç takıntısı var. Büyük Anıl gibi. Bu ligde futbolun karşılığı savaşı, sahada dik durabilenler kazanabiliyor. Bilinmesi gerekir.
Mehmet Demirtaş: Balıkesir’in büyük şansı Vukovic. 2015 yılında takıma katıldı. Tam 146 maçta formasını sırtına başarıyla geçirmiş bir isim. Kendisi de bu formanın çok onurlu olduğunu ve kendisinin artık bir Balıkesirli olduğunu söyledi. Bir kulübe böylesine aidiyet hissetmek başarının arkasında yer alan faktörlerden. Bu maçta iyi mücadele eden Bal Kes vardı. “Kazanamıyorsan kaybetme” felsefesini uyguladılar. Haftalardır bulunduğumuz çağrımıza kulak veren taraftarlar tribünleri doldurmaya başladı. Artık kazanmaya başlamalılar.
Gücünün farkına var Büyük Altay
Bülent Buda: Meğer Tatos yaşıyormuş. Son 15 dakika alanda gördük, sevindik. Zahmet oldu. Neyse, Balıkesir’de neredeyse maçın bütününe egemen olan taraftı Altay. Cihan’ın kalesinin önünde başlayan akışkan, dikine oyun, karşı kaleyi zorlayan etkili ataklar ve final vuruşları. Tüm takımın skora ulaşma isteğine diyecek söz yok. Alanda dik duran, dinamik bir görünüm sergileyen takım gol bölgelerinde daha becerikli olabilseydi tabela isteklerine göre biçimlenirdi. Yeniler vardı alanda. Turgut Doğan Şahin’in erken zamanlarını anımsarım. Özel bir futbolcuydu. Yeterince geliştiremedi kendini. Kerim Avcı’nın Altınordulu yıllarından hayranıyım. Şimdilik hala oradayım. Altay, bu maçı kazanacak gibi oynadı. Olmadı. Geride 14 hafta var. Bu takım Play Off’ta oynar.
Fatih Tanfer: Altay, Balıkesir’le golsüz berabere kaldı. Bir puanı aldı ve puanını 28’e çıkardı. TFF 1. Lig’inde inanılmaz bir puanlama sırası var. Altay’ın puan sıralamasındaki yeri de çok iyi oynayıp galibiyetler aldığı için değil, aksine rakiplerin puan kayıplarıyla kendisini Play Off yarışının içerisinde buluyor. Ali Tandoğan doğru kadro mühendisliği yaptığı taktirde enerjik, mücadele yapısı üste çıkmış bir takım haline gelirlerse sezon başındaki Altay’ın kesinlikle Play Off’a çıkacağı görüşümden ben de mutlu olacağım.
Mehmet Demirtaş: Altay, güzel bir Ege gününde oynanan derbide istediği sonucu elde edemedi. Maçın başından sonuna kadar iyi bir karşılaşma izledik. Bu maçta Kerim Avcı’yı beğendim. Hücumlara hızlı çıktı, takıma ateşleyici bir güç oldu. Ancak Marco yine gününde değildi. Önüne sunulan birçok fırsatı kullanma becerisi gösteremedi. Kısaca geçen sezon lige damga vuran Marco’yu mumla arar olduk. Altay güçlü bir kadroya sahip ancak bu gücünün farkına varıp sahaya ağırlığını koyamıyor. Büyük umutlar beslediğimiz Altay’ın bu sezon Play Off oynaması gerekiyor. Bu haftaki Bolu maçından itibaren çıkışa geçmeleri gerekiyor. Haydi Büyük Altay.