02.08.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Geçen hafta toplanan CHP Parti Meclisi, milletvekilleri Hasan Aydın, Mehmet Tomambay ve Ahmet Güryüz Ketencinin kesin ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kuruluna verilmesini kararlaştırdı.İhraç kararının alındığı Parti Meclisinde İzmirli üç kadın üye Pelin Erda, Semra Aksakal ve Hülya Güvenin ret oyu vererek onurlu bir tavır sergilemesi parti kamuoyunda olumlu karşılandı.Nitekim yıllardır Baykalcı olan Aksakalın "20 yıl sizinle birlikte politika yaptık. Sürekli olarak İnönüye karşı muhalefet ettik. Ama kimse bizi partiden atmadı. Bizi partiden atmayacağınıza dair güvence istiyoruz" diyerek Baykala tepki göstermesi dikkat çekici bulundu.İhraç istemlerini "antidemokratik" olarak nitelendiren parti içi muhalefetin önümüzdeki günlerde "Bizi de ihraç edin" diyerek tepkilerini dile getirecekleri ve gerekirse imza toplayacakları konuşuluyor.Kimi partililer, "Bizler 12 Mart ve 12 Eylülü gördük. O zaman susmadık, sindirilmedik, şimdi mi susacağız, sindirileceğiz" diyor ve şu çağrıyı yapıyorlar:"Susma, sustukça sıra sana gelecek." * * * Hafta başında "ihraç depremi" ile sarsılan CHPyi şoke eden bir haber de hafta sonunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından geldi. Başsavcılık, CHP Genel Başkanlığına gönderdiği yazıda "Bazı imzaların geri çekilmesi hukuken bir sonuç ifade etmez" diyerek Tüzük Kurultayı için toplanan imzaların yeterli olduğuna karar verdi ve beş gün içinde kurultay tarihinin bildirmesini istedi. Yargıtayın kararı ile genel merkez yanlıları şoke olurken, parti içi muhalefet ise oldukça sevindi ve "adalet yerini buldu" dedi.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu kararı vermesinde 1997 yılında İzmirin Konak İlçesinde mahkeme kararıyla yapılan kongrenin örnek gösterilmesi dikkat çekti. Başsavcılığın bu kararı CHP Konak İlçe Örgütünün de kaderini belirleyecek. Çünkü geçtiğimiz günlerde aynı şekilde Konakta olağanüstü kongre talebinde bulunmak için toplanan imzaların bir bölümünün geri çektirilmiş ve konu yargıya intikal etmişti. Yargıtayın bu kararının 16 Ağustosta İzmirde görülecek mahkemeyi etkileyeceği iddia ediliyor.Görünen o ki; muhalefeti sindirme ve susturma çabaları sürdüğü "Kurultaylar Partisi" nde önümüzdeki günlerde oldukça sıcak günler yaşanacak.Muhalefetin önde gelen isimlerinin yarın Ankarada bir toplantı yapacağı ve yeni bir strateji belirleyeceği söyleniyor.Partililer, darmadığın durumda olan parti içi muhalefetin belli ilkeler etrafında birleşip CHPde "Baykal hanedanlığını" bitirmesi gerektiğini yüksek sesle konuşuyor ve şöyle diyor:"Aksi takdirde ilk seçimde parti bitecek."Bizden söylemesi. TAM bir ay önce olağanüstü genel kurul yapan CHPde sular bir türlü durulmuyor. Değişim doğal kanundur. Sadece geçmişe ve bugüne bakanlar, geleceği kaçırırlar. John F. Kennedy ÖZLÜ SÖZ DUYDUK KONAK Belediyesinin 484 53 00 santral telefonunu arayıp "Gaz odasını bağlar mısınız?" dediğiniz zaman sizi eski belediye başkan yardımcılarının kaldığı odaya bağlıyorlar. Bu odada ise eski Konak Belediye Başkanı Ahmet Sarışının başkan yardımcılığını yapan Sami Sarışın, Necdet İleri ile şube müdürleri Mustafa Kıraytun ve Gazanfer Taşer oturuyor.Bu dört bürokrat, beş yıl boyunca belediyeye geldi, gitti ama hiç bir iş yapmadı, yaptırılmadı.Ve bu dört kişiye her ay milyarı aşan maaş ödendi. Peki, bir belediyenin bu insanlara hiç iş yaptırmadan maaş ödemesi doğru mu?Halkın parasına yazık değil mi? Umarım yeni başkan, bu belediye bürokratlarının boşuna para almalarının önüne geçer. Gaz odasındaki bürokratlar! GEÇEN hafta bu sütunlarda yer alan "Birlik mi ayrılık mı?" başlığı altındaki yazıda "solda birliği" sağlamak amacıyla kurulan "29 Ekim Platformu" ve "Aydınlık Bir Türkiye İçin Güçbirliği" adı altındaki İzmir Deklarasyonundan söz etmiştim.Nihai hedefleri aynı olan bu iki platformun ortak hareket etmesi gerektiğini yazmıştım.Nitekim geçen hafta perşembe günü İzmir Deklarasyonuna imza koyan isimlerden bazıları biraraya gelerek, yazıda dile getirdiğimiz "birlikte hareket etme" konusunu tartıştığını duydum. Deklarasyoncuların bu hafta içinde 29 Ekim Platformunun yürütme kurulu üyeleri ile görüşme kararı aldığını öğrendim. Umarım, tavanda yapılamayan birliktelikler tabanda yapılır ve umutlar yeniden yeşermesine vesile olurlar. Umutları yeşertmek için... BİR FIKRA BİR otobüs dolusu politikacı seçim kampanyası icin Teksasta dolaşıyorlardı. Otobüs büyük bir çiftliğin yanından geçerken, otobüs şoförünün dalgınlığı yüzünden derin bir şarampole uçtu. Çiftçi koşarak geldi, gece kurda kuşa yem olmasınlar diye cesetleri gömmeye başladı.Ertesi sabah, şerif soruşturma için çiftliğe geldi. Çiftçiye sordu:"Otobüsdeki bütün politikacıları gömdün demek... Hepsi de ölüydü, eminsin değil mi ?"Çiftçi cevap verdi:"Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler ama politikacıları bilirsiniz... Nasıl yalan söyledikleri malum..." cbilgen@milliyet.com.tr Kaza kurbanı politikacılar