EgeAşırı kilolar estetik sorunu değil hastalıktır

Aşırı kilolar estetik sorunu değil hastalıktır

01.06.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Ege Üniversitesi Hastanesi Obezite Okulu sorumlusuProf. Dr.Füsun Saygılı, şişmanlık problemiyle boğuşanlara böyle sesleniyor. Saygılı, bilimsel yöntemler ışığında, ‘işkence çekmeden’ zayıflamayı öğrettiklerini söylüyor.

Aşırı kilolar estetik sorunu değil hastalıktır

Güneş, sıcak yüzünü iyiden iyiye göstermeye başladı... Kabanlar,  paltolar rafa kalkınca fazla kilolar da göze batmaya başladı! Halinden memnun olmayanlar, zayıflamak, fit görünmek için elini çabuk tutuyor. Aslında ‘zayıflamak’ denince, tüm programları barındıran dekoratif güzellik salonları, sağlıklı yaşam kampı gibi merkezler beliriyor önce insanın gözünde... Bir okul... Hem de üniversite hastanesi içinde bir okul ise hiç akla gelmiyor doğrusu. Hele ismi de ‘Obezite Okulu’ysa... Adı bile, işi ne kadar  ciddiye almak gerektiği, şişmanlığın da bir   tür hastalık olduğunu gösteriyor.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde, 2000 yılında, şimdi üniversite rektörü olan Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’ın kurduğu Obezite Okulu, zayıflamak, daha sağlıklı bir yaşam sürmek isteyen herkese açık. Eylülde başlayan eğitim, 10’ar haftalık üç dönemi kapsıyor. Kişilerle  bire bir görüşmelerin ardından, gerekli tıbbi analizler yapılıyor, program boyunca da   tüm veriler sürekli takip ediliyor.
Okul, 65 öğrenciyle başladığı 2008-2009 dönemini geçen hafta tamamladı. 29 Mayıs Cuma günü de yüzde 80 başarıyla öğrencilerini mezun etti. Açıldığı günden bu yana kilolarıyla baş edemeyenlere rehberlik eden, yanlış beslenme alışkanlıkları yüzünden şişmanlayanlara ‘işkence çekmeden’ zayıflamanın yollarını öğreten okula başvuruların, her geçen yıl arttığı belirtiliyor. Öğrencilerinin 25’inin 100 kilonun üzerinde olduğu okulun eylülde başlayacak yeni dönemine kayıt için şimdiden 200 kişi sıra bekliyor.
Okulun uzmanları, yaz başında başlanan  sıkı diyetlerin, faydadan çok zararı olduğunu belirtirken, “En doğrusu eylülde başlayıp mayısa kadar hedeflenen kiloya ulaşmak” uyarısında bulunuyor. Öte yandan mezun 58 hastanın  sadece 3’ünün erkek olması da Türkiye’deki obezite oranlarında kadınların önde  olduğunu kanıtlar nitelikte...
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Başkanı ve Ege  Obez Hasta Derneği işbirliğiyle yürütülen Obezite Okulu Sorumlusu Prof. Dr. Füsun Saygılı, hem faaliyetlerini hem de   dengeli beslenmenin önemini anlattı: 

Amaç hastalıktan korumak
Burada tam olarak neler yapılıyor?
Bu bir eğitim süreci. Halkı, kronik birçok hastalık konusunda bilgilendirmek gerek. Bunun için yıllarca birçok etkinlik yaptık. Bunlardan biri Halk Sağlığı Kongresi... Amaç, halkı onlar için zararlı olan alışkanlıklardan kurtarmak. Öncelikli olarak da hastalıklardan korumak... Obezlerin; kalp hastalıklarına, yüksek tansiyona ve şeker hastalıklarına yakalanma oranı daha yüksek. Örneğin diyabet, yüzde 80 oranında obezlerde görülüyor. Dengeli beslenmenin sürekli bir yaşam biçimi olması gerektiğini, dengeli beslenmenin yanında düzenli egzersizin de önemli olduğunu hastalarımıza ezberletiyoruz. Bu iş sabır ve zaman gerektirir. Kısa zamanda verilen kilolar, hızla geri alınır. Yaşam boyu sağlıklı kiloyu korumak gerekir. Diyetisyenlerimiz, doğru beslenmeyi, spor hekimimiz egzersiz yöntemlerini  anlatıyor. Biz ilaç tedavisi uyguluyoruz, psikiyatristlerimizse psikolojik destek veriyor. 

‘Okul’ kelimesi, insanın aklında, sınav, devamsızlık, ders, öğrenme gibi kavramları da uyandırıyor. Burada da devamsızlara uyarı   ya da başarılı olanlara ödül var mı?
Ceza değil de ödüllendirme yöntemiyle çalışıyoruz. Yani devamsız ya da başarısızlara  bir yaptırım yok. Ancak başarılı olanlar sertifikalandırılıyor. Halk Sağlığı   kongremizde törenle veriyoruz. 

Motivasyon ve yarışma ortamı

Zayıflamak için insanlar genelde şık salonları, büyük merkezleri tercih ediyor. Hastanede bir okula gelme fikri uzak görünse de kayıtlarınızda artış olduğu görülüyor... Sık sık kamuoyuna da yansıyan kötü örnekler, talebi artırmış olabilir mi?
Obezite, estetik sorunu değildir, hastalıktır. Bu düşünceyi kuvvetle yerleştirmek gerekiyor. Öğrencilerimiz, hastane ortamında, ciddiyetin daha da farkına varıyorlar. Kayıt olmak için yapılan başvurularda artış olduğu doğru... Yavaş ve sağlıklı zayıflama düşüncesinin yerleşmeye başladığını gösteriyor. Son zamanlarda   kilo vermek isterken yaşanan olumsuz  örnekler de tabii ki bunda etkili olmuştur. 

Okula devam edenler, zayıflamada gösterdikleri başarıda, ortamın da etkili olduğunu anlatıyor. Zayıflamada, ortam ne kadar etkili?
Psiyatristlerin yöntemlerinden biri de hasta gruplarıdır. Bu sadece obezlerde değil, sigarayı  ya da alkolü bırakmak isteyenler için de geçerli. Bu yöntem; yemeğe, sigaraya, içmeye ihtiyaç duydukları an, bu gruplardaki arkadaşlarından birine yönelmelerini sağlıyor. O anı atlatabilmek sağlanıyor. Sorumluluk duygusu otaya çıkıyor.  Bir motivasyon, yarışma ortamı ortaya çıkıyor.  Bu da olumlu bir etki olarak amaca yansıyor.

 Okula ücret ödeniyor mu?
- Kayıt işlemi yapılırken 10 haftalık süre  için 100 TL alınıyor. Bunu almamızın nedeni de motivasyon... Ücretsiz yapmak, hastanın  gözünde değerini azaltıyor. Ancak önümüzdeki dönem küçük bir artışla başlayacak.   125 TL olması düşünülüyor.

Aşırı kilolar estetik sorunu değil hastalıktır
“Eskiden fotoğraflarımı yırtardım, şimdi her fırsatta çektiriyorum”

Mehmet Emin Özüyılmaz (30), okulun en azimli öğrencilerinden biri... Nisan 2008’de 133.5 kiloyla gelmiş. Üç ayda 21 kilo vermeyi başarmış. Özüyılmaz, “Bu yeterli Değil” diyor ve önümüzdeki dönem de devam etmek istiyor. Eskiden fotoğraflarını yırttığını söyleyen Özüyılmaz, şimdi bol bol çektirdiğini anlatıyor. Fazla kilolarından biraz olsun kurtulduktan sonra, çocukken binemediği bisiklete binmeye başladığını, yapamadığı birçok şeyi yapma özgürlüğüne kavuştuğunu aktarıyor. İşte, onun ağzından, bir obezin, sağlıklı yaşam mücadelesi:
Aslında çocukken çok iştahsızmışım. Bana bir iştah şurubu içirmişler. Ondan sonra hızla kilo aldım ve veremedim. Geçen yıla kadar hep oradan buradan duyduğum diyetleri yapmıştım. Hiç bir zaman sonuç alamadım. Buraya geçen yıl başvurdum. Şans eseri okul o dönemki eğitime başlamak üzereymiş. Kayıt olduğumda 133.5 kiloydum, üç ayda 112’ye düştüm. Psikolojik destek aldık. Spor ve doğru beslenme eğitimleri gördük. Burada öğrendiğim düzeni hayatıma uyguladığımda kilo vermeye başladım. Yavaş yavaş verdim. Önümüzdeki dönem yine buradayım. Çünkü bu düzeni sürdürmek istiyorum. Burada, aynı derdi yaşayan insanlarla olmak... Birbirimiz için itici güç oluyoruz. Örneğin bizimle ilgilenen dernek sekreteri Sevgi Demirci bile en büyük motivasyon kaynağımdı. Şişmanlığın en kötü yanı sosyal açıdan yaşadığım rahatsızlıklardı. Kilo vermek, daha sosyal bir insan olmamı ve kendime önem vermemi sağladı.