08.06.2023 - 11:35 | Son Güncellenme:
Can Şişman / Milliyet.com.tr - Bilim ve teknolojinin gelişmesi tüm gözleri çoğunlukla gökyüzüne çevirse de, özellikle son dönemde uzay üzerine yapılan araştırmalar dünya kamuoyunun gündemine taşınsa da su altında gerçekleştirilen keşifler de bir o kadar büyük ilgiyi hak ediyor. ABD'nin Florida eyaletinde yaşayan Profesör Joseph Dituri'nin son olarak imza attığı bir deney ise bugüne kadar yeterince dikkate almadığımız 'su altında yaşam' konusuna bambaşka bir noktadan bakmamıza sebep olmaya çok yakın. Profesör Dituri'nin, su altında uzun süre kalmanın gençleşmeye olan etkilerini ortaya koyduğu araştırması onu her an büyük bir pop yıldızına dahi dönüştürebilir. İşte Profesör Joseph Dituri'nin hem dünya rekoru kırdığı hem de insanlığın geleceğine dair önemli ipuçları yakaladığı araştırmanın detayları.
2014'TEKİ REKORU 10 GÜN GEÇMEYİ BAŞARDI
'Project Neptune 100' projesinde görev alan isimlerden biri olan profesör Joseph Dituri'nin araştırmaları bir süredir heyecanla takip ediliyordu. Geçtiğimiz haftalarda tam 73 gün boyunca suyun altında yaşayarak ses getiren bir dünya rekoruna imza atan Dituri, bu başarısından sonra hedefinin su altında 100 gün kalmak olduğunu duyurmuştu. Dituri'nin 73 gün boyunca su altında kaldığı ilk rekorunda son teknoloji bir iletişim sistemi kullanılarak ekip ve profesör arasındaki iletişim sağlanmış, profesörün su altında en uygun yaşam koşulları içinde yaşamasını sağlayacak malzemeler en küçük ayrıntılara kadar tek tek hesaplanmıştı. Rekor sırasında olası bir acil durumun önüne geçmek için hava tankları ve sensörler gibi çeşitli prosedürler hazırlanmış, profesör eksiksiz hazırlıkların neticesinde kendisine sağlanan güvenli ortamda 2014 yılında bir Fransız dalgıça ait olan 63 günlük su altı yaşam rekorunu tam 10 gün ile geçmeyi başarmıştı.
FİLM İZLEME SEÇENEĞİ BİLE SUNULDU
Dituri, 73 günlük rekor denemesi sırasında basınç farklılıkları, beslenme, hidrasyon ve sıcaklık dalgalanmaları gibi birçok problemle burun buruna gelse de ekibi tüm sorunlara hızlı çözümler üreterek profesörün sağlıklı bir şekilde rekor denemesini tamamlamasını sağlamıştı. Üstelik bu rekor sırasında profesörün yalnızca fiziksel sağlığına değil mental sağlığına da bir hayli önem verilmişti. Su altındayken kendisini yalnız ya da umutsuz hissetmemesi için ona film izleme seçeneği bile sunulmuştu.
Su altındaki 73'üncü gününü 13 Mayıs'ta tamamlayan Dituri, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, süreci sona erdirmeyi henüz düşünmediğini belirterek, "İlk günden itibaren amacım gelecek nesillere ilham vermek, deniz altındaki yaşamı inceleyen bilim insanlarıyla röportaj yapmak ve insan vücudunun zor şartlarda nasıl işlediğini öğrenmek oldu” dedi ve 9 Haziran’da 'Project Neptune 100' projesinin 100'üncü gününde su üstüne çıkmayı planladığını ifade etti.
TAM 10 YAŞ GENÇLEŞTİĞİNİ SÖYLEDİ
Aynı zamanda emekli bir deniz subayı da olan Joseph Dituri, şu ana kadar basınçlı ortamların insan vücudu üzerindeki etkilerini araştırmak için Atlantik Okyanusu'nun derinliklerinde 100 metrekarelik bir bölmede üç aydan fazla yaşamaya devam ediyor. Üstelik kırdığı ilk rekoru daha da ileriye taşımakta kararlı. Geçtiğimiz günlerde kendi rekorunu kırarak araştırmasına daha da derinlikli bir boyut kazandıran Dituri, 73 günlük rekoru tam 93 güne çıkararak eşi benzeri görülmemiş bir başarıya imza attı. Ancak onun başarısı yalnızca dünya rekoru kırmak üzerine bir eğlenceden ibaret değil.
Dituri, çok iyi tanıdığımızı zannettiğimiz suyun ve gizemli su altında yaşamın aslında insan vücudu üzerindeki etkilerini bir bilimsel araştırma eşliğinde dünya tarihine not düşmek istiyor. Üstelik elde ettiği sonuçlara göre o tam 10 yaş gençleşmiş durumda.
'TELOMERLERİ ARTIK YÜZDE 20 DAHA UZUN'
Dituri'nin bir süredir heyecanla takip edilen araştırması sırasında ona annesi ve erkek kardeşi de uzaktan eşlik etti. Karaya geri döndükten sonra Dituri’nin hayati organlarını ve kromozomların ucuna bağlanan DNA dizisi olan telomerlerini ölçen sağlık görevlileri bu organların araştırma öncesine göre yüzde 20 daha uzun olduğunu tespit etti.
Bir diğer sonuç ise derin deniz uykusunun yararlı etkisine dairdi. Dituri, geceleri yüzde 60 ila 66 oranında derin REM uykusu geçirdi, kolesterol değerlerinde 72 puanlık bir düşüş meydana geldi. 81'inci günde annesi ve erkek kardeşinin kendisini ziyaret etmesi ise su altında zaman içerisinde gelişebilecek anksiyete ya da depresyon gibi durumların önüne geçti ve psikolojik açıdan Dituri hiçbir sıkıntı yaşamadı.
İlgi çeken son sonuç ise yaşlanmanın sonunu getirebilecek denli büyük önem taşıyan kök hücrelerle ilgiliydi. Ekip, profesörün araştırma başlangıcına göre 10 kat daha fazla kök hücreye sahip olduğunu kamuoyuyla paylaştı. İşte Dituri'nin vücudundaki değişimler ve araştırmanın en dikkat çeken sonuçları:
- Yaşlanmanın önüne geçebileceği düşünülen kök hücreleri 10 kat arttı.
- REM uykusu yüzde 66'lara kadar ulaştı.
- Kolesterol değerinde 72 puanlık düşüş yaşadı.
- Hayati organları ve telomerleri yüzde 20 oranında uzadı.
- Dituri, su altı gibi yüksek basınçlı bir ortamda yaşamanın insan vücudu üzerindeki etkilerini araştırırken kırılması zor bir dünya rekoruna ulaştı.
'BİRAZ DAHA TAKİP EDİLMELİ'
Peki Joseph Dituri'yi bu deney sonrasında ne gibi fiziksel durumlar bekliyor? Çevresel basıncın vücudumuza etkisinin bugüne kadar bu kadar uzun süreli test edilmediğini söyleyen Moleküler Biyoloji ve Genetik Uzmanı Prof. Dr. Korkut Ulucan, "Günümüzde bazı merkezler farklı amaçlar için hiperbarik odalar kullanıyor. Burada vücut üzerindeki basıncın etkisiyle dokuların daha fazla oksijene olması amaçlanıyor. Bu uygulamaların mental sağlık ve bilişsel sistem üzerine olumlu etkilerinin olduğu biliniyor. Dituri'nin çıktıları, bizleri anti-aging (yaşlanma karşıtı) uygulamaları ile gelinebilecek farklı noktalara götürüyor" dedi.
Konuyla ilgili henüz bilimsel bir makale olmadığı için eldeki verilerin herkesi yanıltabileceğini söyleyen Prof. Dr. Ulucan, "Örneğin bu deneme sonrasında Dr. Dituri’nin uyku kalitesinin arttığı ifade ediliyor. Bu durum vücudun uzun süre yorgun kalmasına veya günlük biyolojik ritminin değişimine bağlı olabilir. O yüzden biraz daha takip edilmeli" diye konuştu.
Bu deneyin hücresel anlamda en önemli etkisinin 'telomer' adı verilen ve hücrelerimizin metabolik yaşlılığı ile ilişkilendirilen kromozom bölgelerinin normalden veya beklenilenden daha uzun olması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Korkut Ulucan, "Hücrelerimiz her bölünmesinde telomer adı verilen yapıları kısalır ve belli sayıda bölünmeden sonra hücreler apoptozis adı verilen bir mekanizma ile ölürler. Telomerlerimiz, üzerinde çok tartışılacak bir konu. Derin sularda vücut üzerindeki basınç baskısı her ne kadar dengeleyici kabinde olsa da bizlerde de fizyolojik değişikliklere neden olacaktır ve bu da, hücresel olarak yeni ortama uyum sağlamak amacıyla adaptasyonlara neden olacaktır" yorumunu yaptı.
'GENÇLEŞME AMAÇLI YENİ UYGUMALARIN ÖNÜNÜ AÇABİLİR'
Dr. Dituri'nin günlük aktivite, yemek ve yaşam şekli ile ilgili bilgilerinin net olmadığını hatırlatan Prof. Dr. Korkut Ulucan, "Acaba telomer değişiklikleri yaşam şartlarından mı oldu yoksa içinde bulunduğu yeni çevresel değişikliklerden mi oldu, bunu anlamamız net çok zor. Aynı zamanda kök hücre miktarının daha arttığı söyleniyor, burada hangi metot ile bu ölçüm yapıldı, hangi kök hücreler gibi aklımıza sorular geliyor. Eldeki bilgiler ve daha sonra açıklanacak veriler ışığında, bu denemenin sonuçları özellikle gençleşme amaçlı yeni uygulamaların önünü açabilir" dedi.
Yaşlanma karşıtı olarak basınç odası uygulamalarına yeni bir yaklaşım gelebileceğini söyleyen Prof. Dr. Ulucan, "Biz daha önce Prof. Dr. Kubilay Çimen önderliğinde Namık Ekin ile su altında bir gün geçirerek ağırlık kaldırma rekoru kırmıştık. Hem genetik ve biyokimyasal ve hem de fizyolojik veriler ışığında yorumlayarak bu deneme kitaplaşmıştı. Dituri’nin denemesindeki elimizdeki veriler ise henüz yeterli olgunlukta değil" bilgisini paylaştı.