16.12.2022 - 06:36 | Son Güncellenme:
Uzadıkça uzayan siperler, şartları gittikçe daha da kötü hale getiren çamur ve devasa yıkım... Tüm bunlar bir araya geldiğinde birçok kişinin gözünde insanlık tarihinin gördüğü en büyük yıkımlarının yaşandığı I. Dünya Savaşı canlanıyor olsa da birinci yılını doldurmaya hazırlanan Rusya-Ukrayna savaşının bazı hatlarında kışın bastırmasıyla birlikte ortaya çıkan manzara tam olarak bu.
I. Dünya Savaşı'nın üzerinden 104 yıl geçti. 'Bütün savaşları bitirecek olan savaş'ta milyonlarca kişi hayatını kaybetti. Aradan geçen bir asırlık sürede hiçbir şey bitmediği gibi insanlık birçok savaşa şahitlik etti. 24 Şubat’ta başlayan Rusya-Ukrayna savaşı da bu savaşlardan birisi oldu. Ukrayna’nın doğusunda devam eden çatışmalarda, çevresel şartların etkisiyle I. Dünya Savaşı'nı aratmayacak görüntüler ortaya çıktı.
Savaşın son dönemlerinde taraflar Ukrayna’nın doğusundaki Bakhmut şehrinin kontrolü için savaşıyor. Bakhmut, 2014 yılında yaşanan çatışmalarda gündeme gelen, Rusya destekli ayrılıkçıların kontrolünde olan bulunduğu Donetsk şehrine yakınlığından dolayı stratejik bir önem taşıyor. Donetsk, Rusya’nın yakın zamanda ilhak ettiğini açıkladığı bölgelerden birisi olarak biliniyor.
HER GÜN YÜZLERCE ASKER ÖLÜYOR
Çatışmaların yoğunlaştığı bölgede her iki tarafın da ağır kayıplar verdiği ve tarafların günlük kayıplarının 60 ila 100 olduğu tahmin ediliyor. Kayıpların önemli bir kısmının top atışları ve şarapnel sebebiyle olduğu ifade edilirken, bölgenin 'girdap' haline geldiği belirtiliyor. Savaştan önce 75 bin nüfusa sahip olan Bakhmut kentinde bugün 12 bine yakın sivilin zor kış koşullarına karşı hayatta kalmaya çalıştığı değerlendiriliyor. Kentte bulunan sivillerin sert kış koşulları, yok olan altyapı ve toplu bombardımanı arasında binaların sığınaklarında yaşamaya çalıştığı dile getiriliyor.
Avrupa basınına konuşan bazı analistler, Bakhmut çevresinde yaşanan çatışmaların I. Dünya Savaşı'nın en kanlı cephelerinden biri olan Batı cephesiyle ilişkilendirip, çatışmaları da 'Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok' adlı kitaba ve filme konu olan Verdun Muharebesi'ne benzetmeye başladı. I. Dünya Savaşı'nın en şiddetli cephesinde yaşanan Verdun Muharebesi yaklaşık 300 gün sürmüştü. Savaşta 40 milyon top mermisi kullanılmış ve Fransa ile Almanya tarafından 300 binden fazla kişi hayatını kaybetmişti.
Uzmanlar, kış şartlarının ağırlaşmaya başlamasıyla çatışmaların yoğunluğunun azalacağını vurgulayarak her iki tarafın da bahar aylarında etkili bir karşı saldırı yapmak için ikmal ve onarım faaliyetleriyle meşgul olacağını vurguluyor.
'DİNYEPER NEHRİ DOĞAL BİR ÇATIŞMA ARABULUCUSU'
Aylardır süren savaşın taraflar üzerinde yorgunluğa sebep olduğunu ifade eden Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, “Benim yaptığım çıkarımlara göre Dinyeper Nehri taraflar için doğal bir 'çatışma arabulucusu' haline geldi. Yani tarafların şu an Dinyeper Nehri'ni karşı tarafa yapacakları taarruzu zorlaştıracak bir engel olarak algıladıklarını görüyoruz. Genel anlamda böyle bir durumdan bahsetmek mümkün. Savaşta arazi ve iklim koşulları son derece belirleyici olur. Bunu da en çok savaşan taraflar hisseder. Bu birkaç saatlik bir olay değil. Gece gündüz, haftalarca, aylarca devam eden bir durum. İnsanlar neredeyse 10 aydır arazideler ve bunun getirdiği korkunç bir hırpalanma var. Ölüme empati duyuyorlar, soğuk ve çamur var. Botlarınızı kurutamadığınız durumda bile savaş dışı kalabilirsiniz. Tüm bunlar göz önüne alındığında bir de Dinyeper Nehri'ni düşünürsek bu nehri geçip taarruz etmek hiç o kadar kolay bir iş değil. Bu aşamada hem Rusya hem de Ukrayna Dinyeper Nehrini kendi askeri inisiyatifi adına kullanma eğilimi içerisindeler. Nehir her iki taraf için de önemli bir engel teşkil ediyor” şeklinde konuştu.
'SAVAŞ KORKUNÇ ŞEKİLDE YORUYOR'
Savaşın insanlar üzerinde çok büyük bir hırpalanmaya sebep olduğunun altını çizen Abdullah Ağar, “Hava şartları ve çevresel koşullarla birlikte ele alırsak bu hırpalanmanın bir şekilde tolere edilmesi gerekiyor. Bütün bu hengamenin içinde ortaya çıkan parametreler var" diyerek şunları söyledi:
"Savaşın üretmiş olduğu riskler, Batı dünyasının bu riskler ışığında aldığı pozisyon ve savaşın son bulması için müzakere masasının kurulması için yapılan arayış var. Tüm bu parametreler ışığında sahada devam eden savaş da belirli bir şekle büründü. Yavaşlama buna bağlanabilir fakat baktığımız zaman bazı noktalarda etki odaklarının ciddi şekilde vurulduğunu görebiliriz. Geçtiğimiz günlerde çok sayıda Wagner unsurunun vurulmasını da böyle okuyabiliriz. Yani şu anda her iki tarafın sahadaki personeli çok kullanmadan ateş destek vasıtalarıyla birbirlerini hedef almaya başlaması söz konusu. Bu süreçte Rusya Ukrayna’nın direnişini kırmak ve Batı üzerindeki baskıyı artırmak için Ukrayna altyapısını hedef alıyor. Tüm bunlar ışığında savaş kendi koşullarıyla devam ediyor, yani şu an için 'Bitti' gibi bir söylemde bulunmak doğru değil."
'AYNISI DEMEK HAMASET OLUR'
Batı basınında yer alan I. Dünya Savaşı benzetmeleri hakkında da konuşan Abdullah Ağar, iki savaşın konvansiyonel yetenekleri arasında bazı benzer alanlar olduğunu ancak bu benzerliğin ‘birebir aynısı’ şeklinde yorumlanmasının hamaset olduğunu söyledi. Ağar, benzerlik iddialarını, “Şu an bir yavaşlama olduğu doğru. Klasik topçu sistemlerinin kullanımı açısından bakarsak benzer alanlar olduğunu görebiliriz. Ancak Rusya-Ukrayna savaşında modern silah sistemlerinin çok fazla kullanıldığını ve savaşta önemli bir yer kapladığını görüyoruz. Yani evet, bazı açılardan bakarsak birtakım benzerlikler var ama bunu neredeyse aynısı şeklinde ifade edersek hamaset yapmış oluruz” sözleriyle yorumladı.