15.06.2022 - 09:47 | Son Güncellenme:
İngiltere hükümetinin sığınmacıları, başvuruları sonuçlanıncaya kadar Ruanda'ya gönderme planı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) engeline takıldı. Uçakla götürülmesi planlanan yedi kişiden birinin başvurusunu gün içinde öncelikli olarak inceleyen AİHM, bu kişinin gönderilemeyeceğine karar vermişti.
22.30'DA TÜM YOLCULAR UÇAKTAN İNDİRİLDİ
İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın BBC'ye yaptığı açıklamaya göre, AİHM kararı sonrası, Salı gecesi yapılması planlanan ilk uçuş son anda iptal edildi. Yerel saatle 22:30'da (TSİ 00:30) Wiltshire'daki bir askeri üsten havalanması planlanan uçak, Strasbourg'daki yargı kararı sonrası iptal edildi ve içindeki tüm yolcular uçaktan indirildi.
İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, AİHM kararının kendisini üzdüğünü ancak "bir sonraki uçuş için hazırlıklara başladıklarını" söyledi.
MAHKEME'DEN 'ACİL' KARAR
Konuyla ilgili bir "acil ara karar" açıklayan AİHM, planlanan uçuşa birkaç saat kala K.N. adlı Iraklı sığınmacının Ruanda'ya gönderilemeyeceğini belirtmişti. AİHM, İngiltere'deki doktorların bu kişinin işkence mağduru olabileceği yönündeki bulgusunu hatırlattı.
K.N.'nin avukatları Salı günü İngiltere'deki Yüksek Mahkeme'ye başvurularından bir sonuç alamamaları üzerine AİHM'e başvurmuştu. AİHM'in kararı öncesinde İngiltere yargısı, sığınmacıların Ruanda'ya gönderilmesine bir engel bulunmadığına hükmetmişti.
İngiltere'de Yüksek Mahkeme Cuma günü açıkladığı kararında, sığınmacıları Ruanda'ya gönderme politikası hakkında üç hafta içinde detaylı bir rapor hazırlanmasını talep etmişti.
AİHM, bu rapor yayınlanıncaya kadar K.N.'nin Ruanda'ya gönderilemeyeceğini açıkladı.
'MÜDAHALE ÇOK ŞAŞIRTICI'
İçişleri Bakanı Priti Patel, 'planın yerel mahkemelerde defalarca kabul edilmesine karşın Avrupa mahkemesinin müdahalesinin çok şaşırtıcı' olduğunu söyledi. Patel "Bu planın hayata geçirilmesinin kolay olmayacağını hep söyledim. Yargının son andaki meydan okuyuşu ve son dakika iddiaları nedeniyle bugünkü uçuşun iptal edilmesi beni hayal kırıklığına uğrattı" diye konuştu. Patel, İçişleri Bakanlığı'nın hukuk ekibinin verilen her kararı yeniden incelediğini ve bir sonraki uçuş için hazırlıkların "şu an" başladığını da ekledi.
lk uçakta yer alması planlanan onlarca sığınmacı, sınır dışı edilmelerine karşı bireysel itirazlarda bulunup İngiltere'deki bu itirazları kazanarak listeden çıkarılmıştı.
Başbakan Boris Johnson, Ruanda planını savundu ve avukatların itirazları için "suç çetelerini azmettirme girişimi" ifadesini kullandı. Plana hukuki itirazların yapılmasını öngördüğünü belirten Johnson, planı uygulamak için hükümetin yasada "değişiklik yapması gerekebileceğini" söyledi. Johnson, bunu İngiltere'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden ayrılmayı düşünüp düşünmediği yönündeki bir soruya cevaben söyledi.
'YENİLİKÇİ ÇÖZÜM' İDDİASI
Ruanda hükümeti ise İngiltere'den gelecek sığınmacıları karşılamaya hazır olduklarını belirtti ve bu anlaşmayı "yenilikçi bir çözüm" olarak savundu.
Uçağın İngiliz yargısı tarafından tamamen engellenmesine yönelik son girişim da Pazartesi günü temyiz mahkemesi tarafından reddedilmişti. Uçuşun maliyetinin 500 bin sterlini aşması bekleniyor ancak yetkililer bu yolla insan kaçakçılarının girişimlerini sekteye uğratmayı hedeflediklerini belirtiyor.
SAYI 10 BİNİ AŞTI
Pazartesi günü Manş Denizi'ni geçen üç teknede toplam 138 kişi İngiltere kıyılarına ulaştı. Bu yolla bu yıl ülkeye giren göçmen sayısı 10 bini aştı.
Sığınmacıları Ruanda'ya gönderme planına tepki gösteren insan hakları örgütleri ve muhalif politikacıların yanı sıra Anglikan Kilisesi liderleri de planı kınayan açıklamalar yaptı.
Bir hükümet sözcüsü, son dakika yasal itirazların sürmesinin beklendiğini ancak uçuşları başlatmaktan "vazgeçilmeyeceğini" kaydetti. Sözcü, sığınmacıları doğu Afrika ülkesi Ruanda'ya göndermenin "insan kaçakçılarının iş modelini yıkacağını" ve "dolayısıyla hayat kurtaracağını" söyledi.
Uçuşun aslında onlarca yolcuyu taşıması planlanıyordu. Ancak listedeki sığınmacıların çoğu sınır dışı edilmeye karşı bireysel itirazlarında başarılı oldu.
Uçakta kaç kişinin gönderileceği tam olarak belli değildi. İçişleri Bakanlığı dün gece bu sayının 8 olduğunu açıklarken, Care4Calais adlı sığınmacılara yönelik yardım kuruluşu sayının 7'ye düştüğünü söyledi.
BBC'ye konuşan bir hükümet yetkilisi, "insanları uçuşta tutmak için ellerinden geleni yapacaklarını" ancak sığınmacıların gönderilmesine karşı kampanya yürütenler ve plana muhalif avukatların da geri kalan sığınmacıların bugün uçuştan çıkarılması için her türlü boşluğu kullanmalarını beklediklerini söyledi.
'UTANDIRAN POLİTİKA'
Anglikan Kilisesi'nin üst düzey liderleri Times gazetesine yazdıkları mektupta planı, "Britanya'yı utandıran ahlak dışı bir politika" olarak nitelendirdi.
Canterbury ve York Başpiskoposları ile Lordlar Kamarası'nda görev yapan 20'den fazla piskopos tarafından imzalanan mektupta, sınır dışı edilenlerin "sığınma taleplerinin dikkate alınmadığı... ya da içinde bulundukları durumu anlamaya yönelik herhangi bir girişimde bulunulmadığı" belirtildi.
İngiltere Kilisesi'nin tüm üst düzey yöneticileri tarafından imzalanan mektupta, Ruanda'ya gönderilenlerin İngiltere'deki aileleriyle yeniden bir araya gelme şanslarının olmadığı belirtildi.
"Birçoğu tarifsiz dehşetten kaçan çaresiz insanlar... Herkese sığınma hakkı tanıyamayız, ancak etik sorumluluklarımızı bir kenara bırakmamalı ya da sığınma talebinde bulunma hakkını koruyan uluslararası hukuku göz ardı etmemeliyiz."
İngiltere hükümetinin, ülkedeki sığınmacıları başvuruları tamamlanıncaya kadar Afrika'daki Ruanda'ya gönderme planının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) takılması ve ilk uçağın son anda iptal edilmesi İngiliz gazetelerinin ön sayfalarını kaplıyor.
Uçakla götürülmesi planlanan yedi kişiden birinin başvurusunu gün içinde öncelikli olarak inceleyen AİHM, bu kişinin gönderilemeyeceğine karar vermiş, ardından diğer 6 kişi de mahkemeye başvuruda bulunmuştu. Strasbourg'daki mahkemenin kararı sonrası, havalanmasına kısa bir süre kala uçuş iptal edildi.
İngiliz gazeteleri olay hakkında "saçmalık", "komedi", "hükümet küçük düştü" başlıklarını attı.
"BORİS VE PATEL'E UTANDIRICI BİR DARBE"
Guardian gazetesi AİHM'in kararının İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve İçişleri Bakanı Priti Patel için "utandırıcı bir darbe" olduğunu yazıyor.
Johnson ve Patel, sığınmacıları İngiltere'den yaklaşık 6 bin 500 km uzakta bulunan Ruanda'ya Mayıs ayında göndermeye başlayacaklarını söylemişti.
Gazete Johnson'ın dün İngiltere'yi AİHM'den çıkarma tehdidinde de bulunduğunu ve sığınmacıların avukatlarını "Manş Denizi'ndeki mültecileri sömüren suçlulara [insan kaçakçıları] yardım etmekle suçladığını da hatırlatıyor.
Guardian, gölge içişleri bakanı Yvette Cooper'ın "Hükümet havalanmayan uçağın sorumluluğunu almalı. Bakanlar çalışmayacağını ve suç örgütlerini durdurmayacağını bildikleri bir planı uygulamaya çalışıyor. Ruanda'ya 120 milyon sterlin ve kalkmayan bir uçağa para ödendi çünkü onlar sadece kavga ve başkalarını suçlamak istiyorlar" yorumuna da yer veriyor.
Gazete uçuş için "halkın cebinden 500 bin sterlin" ödenmiş olduğu bilgisini de veriyor.
Planın iptali için kampanya yürüten örgütlerin AİHM'in kararını memnuniyetle karşıladıklarını belirten Guardian, hükümetin "plana devam edileceği" mesajını da hatırlatıyor.
"RUANDA HAVA KOMEDİSİ"
İngiltere'de ücretsiz dağıtılan Metro gazetesi ise yaşananlar için "Ruanda hava komedisi" başlığını attı.
Gazete "Son dakikada gelen acil mahkeme kararları ile iptal olan uçak, vergi mükelleflerine 500 bin sterline mal oldu. Bunlar olurken aynı gün 400 mülteci daha botlarla İngiliz Kanalı'nı aştı" yazdı.
"AVRUPALI YARGIÇLARLA ÇATIŞMA"
Times, İngiltere'nin Avrupalı yargıçlarla bir "çatışma rotasına" girdiğini yazıyor.
Gazeteye konuşan bir hükümet yetkilisi "Yerel mahkemeler ki buna en yüksek mahkemeler de dahil, art arda verdikleri kararlarla sığınmacıları Ruanda'ya gönderme planına onay verdi ama bir yabancı mahkeme gelip 'hayır, yapamazsınız' diyor. Nöbetçi bir Avrupalı yargıç, İngiltere mahkemelerinde günlerce süren tartışmalarla alınan kararları bozdu" diyor.
Gazete Strasbourg'daki mahkemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni temel aldığını, İngiltere'nin de 1950'de, bu sözleşmenin yazım sürecinde kilit rol oynadığını ve 1998'deki İnsan Hakları Yasası ile Birleşik Krallık yasalarına dahil edildiğini hatırlatıyor. Ancak gazete Johnson'ın dün Sözleşme'den çekilebileceklerinin sinyalini verdiğini de aktarıyor.
Kaynak: BBC Türkçe