12.12.2022 - 06:36 | Son Güncellenme:
Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - 'Aynı türden başka bir bireyi yiyecek olarak tüketme eylemi' olarak tanımlanan yamyamlık ya da başka bir ifadeyle kanibalizm tarih boyunca birçok uzmanın dikkatini çekti. Tarihçi ve antropologların uzun yıllar boyunca neden ve ne zaman ortaya çıktığına dair cevap aradığı yamyamlık hakkında yapılan araştırmalar ise birbirinden ilginç detayları ortaya çıkarmış durumda. Öyle ki yamyamlığı korkutmak için kullananlar da var, hastalıkları tedavi etmek için uygulayanlar da. İşte tarihi gerçeklerle bugüne kadar yamyamlık hakkında daha önce hiç duymadığınız 5 şaşırtıcı gerçek.
1- İSTEMSİZ KAHKAHALAR ATIYORLARDI
Bazı ilkel kabilelerde dini bir gelenek olarak kabul edilen yamyamlığın en 'can alıcı' kısımlarından biri ölen bir kişinin beynini yemekti. Yamyamlık başta kuru, prion ve deli dana olmak üzere birçok hastalığa neden oldu. Titremeyle başlayan belirtiler çoğunlukla ölümle son buluyordu. Ancak elbette içlerinde yaşayanlar da vardı.
Papua Yeni Gine'deki Fore yerlileri, 1950'lilerin sonlarına kadar ruhlarını temizlemek için akrabalarının cesetlerini yiyorlardı. Binlerce Foreli bu eylemden ötürü halk arasında 'gülme hastalığı' olarak da bilinen 'kuru' hastalığına yakalandı ve hayatlarını kaybetti. Ancak bu hastalığa yakalanan herkes yaşamını yitirmedi. Yaklaşık son 200 yıldır Fore halkında sık görülen kuru hastalığına sebep olan kişiler istemsiz olarak kahkahalar atıyor, konuşamıyor ve büyük bir titreme krizine tutuluyordu. 1960'lardan sonra değişen sosyal kurallar ve koyulan yasalar nedeniyle yamyamlık neredeyse ortadan kalkmış durumda. Bilinen son hastanın 2005 yılında hayatını kaybettiği düşünülüyor.
2- KORKUTMAK İÇİN Mİ KULLANILDI?
Tarihçiler ve antropologlar bugüne kadar yamyamlığın geçmişine dair çeşitli araştırmalar yaparak bu davranışın ne zaman başladığına dair ipuçları yakalamaya çalıştı. Ancak bu önemli soruyu cevaplamak aslında oldukça zordu çünkü yamyamlık tarih boyunca pek çok farklı şeyi tanımlamak için de kullanılmıştı. Günlük hayatta karşımıza çıkabilen vahşi görünümlü her şeyi tanımlamak için kullandığımız 'yamyam' kelimesi geçmişte de benzer bir kullanıma sahipti. Yamyam kelimesi aslında İspanyolların Karayiplere (Canibales) verdiği bir addan geliyordu. İspanyollar, Karayip kabilesini 'düşmanlarını yemek'le suçlamıştı. Bu inanışa günümüzde bilim insanları ise karşı çıkıyor.
Uzmanlara göre Karayip kabilesi, bir dizi Avrupalı güçle sömürge karşıtı bir savaşa savaşa giriyor, bu esnada yamyamlık söylentileri ise korku uyandırmak amacıyla özellikle yapılan bir propaganda olarak kullanılıyor. Ancak bu iddianın karşısında Karayip kabilesinin vücut parçalarını ganimet olarak kullandıklarına dair öne sürülen kanıtlar yer alıyor. Korkutma eylemi olarak kullanılan yamyamlık aynı zamanda bir savaş eylemine de dönüşmüş olabilir.
3- YİYECEKLERİ İNSANLARLA BİRLİKTE YAŞADILAR
Yamyamlıkla ilgili akla gelen ilk şeylerden biri de hiç kuşkusuz bu eylemi gerçekleştiren kişilerin ritüelleri. İçlerinde en çarpıcı olanlarından biri ise Brezilya'daki Tupi halkına aitti. Tupililer, daha sonradan yiyecekleri tutsaklarıyla aylarca birlikte yaşadılar, hatta şarkılar söylediler. Ancak daha sonra onları yemeye kalktılar ve bunu başardılar da.
Tupililer'in tüyler ürperten ritüeli denemeleriyle dünya çapında tanınan Fransız yazar Michel de Montaigne'in de eserlerine konu oldu. Montaigne'in eserlerinde yer verdiği detaylara göre Tupililer, esir aldıkları tutsakları önce ölümle tehdit ettiler, daha sonra ise birlikte şarkılar söyleyerek onlarla alay ettiler. Tupililerin tüyler ürperten gelenekleri, Fransız yazar Montaigne'in kaleminden şöyle döküldü:
"Bir mahkum tarafından bestelenmiş bir şarkım var. Bu şarkı bir meydan okumayı içeriyor. Hepsi onu yemek için bir araya gelseler de aynı zamanda onu beslemek için hizmet etmiş olan kendi babalarını ve büyükbabalarını da yiyecekler. Bu kaslar, bu et ve bu damarlar sizin, zavallı aptallarsınız."
Tupililer hakkında çalışma yapan ABD'li müzikolog Gary Tomlinson ise Tupi'deki ritüel için "Bu, savaşan toplumlarda nesiller boyunca gerçekleşen bir alışverişti. Onlara 'Gelecekte halkım tarafından esir alınacaksın, seni yiyeceğiz' diyorlardı" ifadelerini kullandı.
4- ABD'DE DE ÇOK YAYGINDI
Yamyamlık birçok insanın tarafından ilkel toplumlarda ya da çok eski tarihlerde yaşanmış bir gerçeklik olarak algılansa da aslında durum biraz daha farklı. Yamyamlık erken dönem ABD tarihinde dahi görülen bir davranıştı. Amerika kıtasındaki ilk kalıcı İngiliz yerleşmesi olan Virginia Kolonisi'ndeki Jamestown bölgesinde yaşayanlar arasında yamyamlık tıpkı Papua Yeni Gine'deki Fore yerlileri ya da Brezilya'daki Tupi halkı gibi yaygındı.
2013'te yapılan araştırmalar, Jamestown'da yamyamlık kanıtının bulunduğunu ortaya koydu. Uzmanlar henüz 14 yaşındaki bir kızın kafatasında kurban olduğuna dair önemli ipuçları yakaladı. Yapılan araştırmalar 14 yaşındaki kız çocuğunun zorlu geçen 1609 kışında bölgede yaşayanlar tarafından yenildiğini gösteren güçlü işaretleri açığa çıkardı.
5- İNSAN YAĞINI MERHEM OLARAK KULLANDILAR
Yamyamlığa dair en çarpıcı gerçek ise elbette bir dönem tedavi yöntemi olarak kullanılmasıydı. 1600'lerden 1800'lere kadar Almanya'da cellatların gelirlerinin haricinde tuhaf bir ek işleri daha vardı, o da vücut parçalarını ilaç olarak satmak. Kırık kemikler, ayak burkulmaları ve artrit (eklemlerde şişlik ya da iltihaplanma) gibi rahatsızlıkların tedavisinde insan yağı bir merhem olarak kullandı. O dönemde eczacılar düzenli olarak insanlara ait yağ, et ve kemik stokladılar.
Epilepsiyi tedavi etmek için kullandıkları yöntem ise tüyleri ürpertecek cinstendi. Epilepsi tedavisinde insan kafatası ince bir toz haline getiriliyor, daha sonra sıvı ile karıştırılarak hastalara içiriliyordu. Hastalıkların tedavisinde kullanılan insan yağının yemek ya da içecek olarak tüketilmesi ise yaygın değildi.