Tanrı kadını yarattı da kadın sonra ne yaptı?

Efnan Atmaca - "Ve Tanrı Kadını Yarattı"... Slogan gibi bir ismi olan filmle şöhretin zirvesine tırmandı Brigitte Bardot. Yeteneği konusunda farklı yorumlar olsa da kadın- erkek herkes onun çok güzel olduğu konusunda hemfikirdi. Bir bakışıyla korunup kollanacak, yüzüne bakmaya kıyılamayan masum bir kadın oluyor, bir saniye sonra da "femme fatale"a dönüşüp cazibesiyle yakıp yıkıyordu. Öyle ki Fellini onun için "Eğer var olmasaydı, onu yaratmak zorunda kalacaktık" diyordu. Brigitte Bardot'nun sinemada boy gösterdiği 50'li yıllarda Avrupa film endüstrisi yükselişteydi, Bardot da bu yükselişten payını aldı ve ABD medyasının ilgisini çekmeyi başardı.

Öyle ihtişamlıydı ki

Tanrı vergisi güzelliği öyle ihtişamlıydı ki ilgi çekmemesine imkân yoktu. Pek çok aşk yaşadı ama ozan olmasından gerek Serge Gainsbourg'la yaşadığı kısa süren fırtınalı ilişkisi akıllarda kaldı. Gainsbourg bu aşkı "The initials B.B." yani "Baş harfleri B.B." adlı şarkıda anlattı zaten sonra da Bardot "B.B." diye anılır oldu. Cannes'da giydiği bikiniyle "Bikiniyi popüler eden insan" olarak gösterildi. Güzelliğini sergilediği cüretkâr kıyafetlerle 1960'ların modasının önemli bir figürü haline geldi. Marilyn Monroe ve Jackie Kennedy gibi Andy Warhol'un resimlerinin temalarından biri oldu. Tamam, Tanrı kadını yarattı peki bu kadın sonra ne yaptı? 1973'te 40 yaşına gelmeden bir süre önce emekliliğini isteyip kendini aktivistliğe adadı Bardot. Özellikle de hayvan hakları için savaşmaya başladı. Ancak bazen kıblesi şaştı.

Beş kez ceza aldı

Fransız toplumunda İslam’ın rolüyle ilgili yaptığı tartışmalı açıklamalarıyla birçok kez gündeme geldi Bardot. Fransa’nın göçmenler ve asimilasyon politikalarına karşı yaptığı şiddetli eleştiriler sebebiyle ırkçı nefret yaymaktan dolayı beş kez cezalandırıldı. Yine aynı dönemde homofobik açıklamalarıyla eleştirilerin hedefi oldu. Bardot'nun bu tavrında 1992'den beri evli olduğu aşırı sağ siyasi lider Marine Le Pen'in eski danışmanı Bernard d'Ormale'ın rolünün ne kadar olduğu tartışılır elbette.

Bardot bu çıkışları dolayısıyla yasal olarak cezalandırıldı ve kamuoyunda sempati kaybetti, dahası sertçe eleştirildi. Hele de Hollywood'da Harvey Weinstein skandalıyla başlayan ve tacize uğrayan kadınların tacizcilerini açığa çıkarmak için kullandıkları #MeToo (#BenDe) akımına katılanları "iki yüzlü ve gülünç olmakla" suçladıktan sonra.

‘Güzelliğimi erkeklere verdim, bilgimi hayvanlara veriyorum’

Konu hayvanlara gelince ise Brigitte Bardot, bu konuda önemli işler yaptı. “Hayvanlar olmasaydı intihar” ederdim diyen Bardot, ki bunu emekli olmadan önce birkaç kez denemişti, “Gençliğimi, güzelliğimi erkeklere verdim ama bilgimi ve birikimimi hayvanlara vereceğim” sözlerinin peşine takıldı. Günümüzün en önemli hayvan hakları savunucularından biri oldu. Adını verdiği vakfının desteklediği “sirk yasası” nihayet Fransız Parlamentosu’nda onayladı. Bu yasaya göre artık sirklerde vahşi hayvanların kullanılması yasak.

Macron’a karşıydı

Seçim döneminde Bardot’nun avcılar ve hayvan yetiştiricilerinin lehindeki açıklamaları nedeniyle halka “ona oy vermeyin” çağrısı yaptığı Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un imzasıyla yürürlüğe girecek olan yasa; aslan, kaplan, ayı gibi vahşi hayvanların sirklerde şov amaçlı kullanımını yasaklıyor. Yine aynı yasaya göre bu hayvanlar televizyon şovları, gece kulüpleri ya da özel partilerde gösteri amaçlı kullanılamayacak. Yunuslar ve balinalar da dahil buna. Kürk çiftlikleri kapatılacak. Ayrıca hayvanlara kötü muamelede öngörülen ceza üst sınırı da 5 yıl hapis ve 75 milyon euro para cezasına yükseltildi. Evcil hayvan satışı yapılan pet shoplara da kısıtlamalar getirildi. Bir köpeğe kumpas kuracak kadar akıl ve vicdandan uzaklaşılan ülkemizde de umarım böyle yasalar görürüz. Daha da önemlisi bu yasalar çıkarılır ve uygulanır.

Bardot’yu affedelim mi?

Konumuza dönersek Brigitte Bardot’nun vakfı bu yasayı “Fransa’da hayvan hakları davasında büyük bir ilerleme” olarak niteledi. Yazının sonunda geldik asıl soruya, Le Pen’in danışmanıyla evlendikten sonra ırkçı, homofobik ve cinsiyetçi çıkışlar yapan Bardot’yu neredeyse 50 yıldır havvanların hakları için mücadele ettiği, 1986’dan beri de kurduğu vakıfla bu konuda önemli adımlar atılmasına vesile olduğu için affedelim mi? Ya da affetmesek bile eleştirinin dozunu düşürelim mi? Ben yorumu sizlere bırakıyorum.