21.02.2023 - 11:52 | Son Güncellenme:
BBC
Rusya'nın birkaç kez geri çekilmek zorunda kaldığı ilk işgal planı açıkça başarısız oldu ancak savaşı henüz kaybedilmedi. Vladimir Putin, İkinci Dünya Savaşı'nıdan bu yana Avrupa'da gerçekleşen en büyük işgali hala "özel bir askeri operasyon" olarak tanımlıyor. Putin, Ukrayna genelinde sivillerin bombalandığı ve 13 milyondan fazla insanın yerinden edildiği bu durum için "tam ölçekli bir savaş" demiyor.
Putin, "operasyonun" hedefini, Ukrayna'yı "Askerlerden ve Nazilerden arındırmak" ve olarak açıklamış, ülkeyi zorla işgal etmemek istediklerini söylemişti. Ayrıca insanları, gerçekte hiçbir temeli olmayan ve aslen bir Rus propagandası olan "Ukrayna'nın zorbalık ve soykırımından" koruma sözü vermişti. Rusya lideri NATO'nun Ukrayna'da tutunmasını engellemekten söz etti, ardından Ukrayna'nın tarafsız statüsünü temin etmek gibi bir hedef daha ekledi.
Putin bunu asla yüksek sesle söylemedi ancak gündeminin üst sıralarında Ukrayna'nın seçilmiş cumhurbaşkanını ve hükümetini devirmek vardı.
Volodimir Zelenskiy, "Düşman beni bir numaralı hedef olarak belirledi. Ailem iki numaralı hedef" dedi.
Zelenskiy'nin danışmanına göre, Rus birlikleri Başkanlık Sarayı'na saldırmak için iki girişimde bulundu.
Rusya'nın Ukraynalı Nazilerin soykırım yaptığına dair iddiaları hiçbir zaman ispatlanamadı ancak Rus devlet haber ajansı Ria Novosti "Nazilerden arındırmanın kaçınılmaz olarak Ukrayna'dan arındırma anlamına geldiğini" açıkladı.
Putin, Ukrayna'nın bağımsız bir devlet olduğunu yıllar boyunca inkar etti. 2021 tarihli "Ruslar ve Ukraynalılar tek halktı" başlıklı uzun makalesinde bu iddiasını 9. yüzyılın sonlarına kadar taşıdı.
İşgalin üzerinden bir ay geçtikten sonra Putin, Kiev ve Çernihiv'deki geri çekilmeler üzerine hedef küçülttü. Ana hedef, geniş anlamda Ukrayna'nın Luhansk ve Donetsk'in doğusundaki iki sanayi bölgesine atıfta bulunarak "Donbas'ın kurtarılması" oldu.
Kuzeydoğuda Harkiv ve güneyde Herson'da daha fazla geri çekilmeye zorlanan Rusya'nın hedefleri değişmedi, ancak ülke bu hedeflere ulaşmada çok az başarı gösterdi.
Savaş alanındaki bu geri adımlar, Putin'i Eylül ayında Ukrayna'nın dört eyaletini ilhak etmeye zorladı. Rusya doğuda Luhansk veya Donetsk ile güneyde Herson ve Zaporijya olmak üzere bu eyaletlerden hiçbirinde tam kontrolü ele geçiremedi.
Putin, Rusya'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk seferberliğine zorlandı. Ancak bu seferberlik kısmiydi ve yaklaşık 300 bin yedek askerle sınırlıydı.
Şu anda 850 km'lik aktif bir cephe hattında bir yıpratma savaşı yaşanıyor ve Rusya küçük ve nadir zaferler kazanıyor.
Hızlı bir operasyon olması amaçlanan şey, artık Batılı liderlerin Ukrayna'nın kazanması konusunda kararlı olduğu uzun süreli bir savaşa dönüştü.
Ukrayna için gerçekçi bir tarafsızlık beklentisi çoktan ortadan kalktı.
Putin, Aralık ayında savaşın "uzun bir süreç olabileceği" konusunda uyardı ancak daha sonra Rusya'nın amacının "askeri çatışma çarkını döndürmek" değil, onu bitirmek olduğunu ekledi.
Başkan Putin'in iddia edebileceği en büyük başarı, Rusya'nın sınırından 2014'te yasadışı bir şekilde ilhak edilen Kırım'a bir kara köprüsü kurması olabilir.
Putin, Mariupol ve Melitopol şehirlerinin de içinde bulunduğu bu bölgenin ele geçirilmesinden "Rusya için önemli bir sonuç" olarak söz etti.
Kerç Boğazı'nın içindeki Azak Denizi'nin "Rusya'nın iç denizi haline geldiğini" ilan eden Putin, Rus Çarı Büyük Petro'nun bile bunu başaramadığına işaret etti.
Savaş başarısız oldu mu?
Rusya'nın kanlı savaşı, ülkesini Kırım'a bağlayan kara koridorunun ele geçirilmesinin ötesinde, her iki ülke için de bir felakete dönüştü.
Şimdiye kadar Rus ordusunun vahşetini ve yetersizliğini ortaya koymaktan öte çok az başarı kazandı.
Mariupol gibi şehirler dümdüz edilirken, Kiev yakınlarındaki Buça'da sivillere karşı işlenen savaş suçlarının ayrıntıları ortaya çıktı.
Ancak Rusya'yı en zayıf gösteren askeri başarısızlıkları oldu:
Kasım ayında 30 bin Rus askerinin Dnipro nehri boyunca Herson'dan geri çekilmesi stratejik bir başarısızlıktı.
Savaşın başında Kiev yakınlarında bekleyen 64 km'lik zırhlı konvoy, lojistik bir başarısızlıktı.
Ukrayna'nın yeni yılda Makiivka'ya düzenlediği füze saldırısında çok sayıda askerin ölümü bir istihbarat hatasıydı.
Rusya'nın Karadeniz savaş kruvazörü Moskva'nın batması, tıpkı Ekim 2022'de Kerç Boğazı köprüsünü haftalarca kapatan muhteşem saldırı gibi, bir savunma başarısızlığıydı.
Rusya'nın Batı'ya yönelik Ukrayna'nın silahlandırılmasıyla ilgili uyarıları, Batı'nın "ne kadar sürerse sürsün" güvencesiyle dikkate alınmadı.
Ukrayna'nın ağır silahları, üstün Himars füzeleri ve Alman Leopard 2 tanklarıyla güçlendirildi.
Savaş bitmedi. Donbas için mücadele devam ediyor. Rusya bu yıl Soledar kasabasını ele geçirdi. Batıdaki önemli şehirlere giden yol üzerindeki Bakhmut şehrini ele geçirmeyi ve geçen sonbaharda kaybettiği toprakları geri almayı umuyor.
Ukrayna'nın Batı'ya yönelmesi
Bu savaşın tohumları 2013'te Ukrayna'nın Rusya yanlısı liderini devirip Rusya'nın Kırım'ı ele geçirmesine neden olan süreçle atıldı.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin dördüncü ayında, AB Ukrayna'ya aday ülke statüsü verdi ve Kiev yönetimi bir an önce AB'ye kabul edilmek için elinden geleni yapıyor.
Putin, Ukrayna'nın NATO'nun yörüngesine girmesini engellemek için de çabalıyordu ancak savaşın gerekçesi olarak Batı savunma ittifakını gösterme girişimi yanlış.
Ukrayna, bazı haberlere göre, savaştan önce Rusya ile NATO'nun dışında kalmak üzere geçici bir anlaşmaya vardı. Aynı zamanda Mart ayında Zelenskiy Ukrayna'nın tarafsız, nükleer silahsız bir devlet olarak kalmasını teklif etti, "Bu bir gerçek ve böyle bilinmelidir" dedi.
NATO üyesi ülkeler, savaşta Ukrayna'ya, hava savunma sistemlerinin yanı sıra Rusya'nın işgaline karşı saldırıya yardımcı olmak üzere füze sistemleri, toplar ve insansız hava araçları gönderdi.
Ama savaşın sorumlusu NATO değil. NATO'nun genişlemesi, Rus tehdidine bir yanıt olarak geldi. İsveç ve Finlandiya, yalnızca işgal nedeniyle NATO'ya katılmak için başvurdu.
Savaşa gerekçe olarak NATO'nun doğuya doğru genişlemesini göstermek, Avrupa'da da az da olsa destek gören bir Rus söylemi.
Savaştan önce Putin, NATO'dan saati 1997'ye döndürmesini ve kuvvetlerini ve askeri altyapısını Orta Avrupa, Doğu Avrupa ve Baltıklar'dan çekmesini istedi.
Ona göre Batı, 1990'da NATO'nun "bir santim doğuya doğru" genişlemeyeceği sözünü vermesine rağmen bu sözünü tutmadı. Ancak bu, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından önceydi.
Bu nedenle dönemin Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'a verilen söz, yalnızca Doğu Almanya'ya atıfta bulunuyordu.
Gorbaçov daha sonra, o dönemde "NATO'nun genişlemesi konusunun hiç tartışılmadığını" söyledi.
NATO, Rusya'nın 2014'te Kırım'ı ilhak etmesinden önce doğu kanadına muharebe birlikleri yerleştirmeyi planlamadığını savunuyor.