24.08.2021 - 12:26 | Son Güncellenme:
Araştırmacılara göre bu, söz konusu kaplumbağa türünün yabani hayatta avlandığına dair ilk belge oldu. Zira daha önce doğada av peşinde koşan kaplumbağa türü görülmemişti.
Seyşeller’in Fregate Adası'nda, Temmuz 2020'de çekilen bir videoda, dişi dev kaplumbağanın kütüğün üzerinde yürüyen bir sumru yavrusunu ağır ağır takip ettiği görülüyor.
Bunun ardından boynunu uzatarak yavruyu ağzıyla kapmaya çalıştığı anlaşılıyor. Özel mülk konumundaki Fregate Adası, ekoturizm için kullanılıyor ve bu yıl yapılan bir sayıma göre yaklaşık 3 bin dev kaplumbağaya ev sahipliği yapıyor.
Hakemli bilimsel dergi Current Biology'de yayımlanan araştırmaya göre Seyşeller dev kaplumbağası, "genellikle bütünüyle otçul olduğu varsayılan" Aldabrachelys gigantea türünün bir üyesi.
Dev kaplumbağalar Galapagos ve Seyşeller adalarının en büyük otoburları konumunda. Bu canlılar adaların bitki örtüsünün yüzde 11'ini yiyor. Cambridge Üniversitesi’nin Zooloji Müzesi'nde görev alan ve kaplumbağa araştırmasını yöneten Dr. Justin Gerlach, şu ifadeleri kullandı: ''Bu tamamen beklenmedik bir davranış, daha önce yabani kaplumbağalarda hiç görülmedi.''
BU ETKİLEŞİMİN SIKLIKLA GERÇEKLEŞTİĞİNİ GÖSTERİYOR
Independent Türkçe'nin haberine göre araştırmacılar, bu sıra dışı avlanma davranışının, ağaçlara yuvalayan sumru kolonisinin Fregate adasına gelişinden ve yerleşik dev kaplumbağa popülasyonuyla etkileşime girmesinden kaynaklandığını söylüyor.
Zira adanın habitatının restore edilmesi ve korunması, deniz kuşlarının yeniden kolonileşmesini sağladı ve zemini "yuvalarından düşen yavrularla" dolduran 265 bin sumruyu adaya çekti.
Çoğu yerde potansiyel avlar, dev kaplumbağalara yakalanmayacak kadar hızlı veya çevik. Ancak bilim insanlarına göre, Seyşeller dev kaplumbağasının kütük üzerindeki yavruya yaklaşma şekli, bu etkileşimin sıklıkla gerçekleştiğini gösteriyor.
"Son dönemde Fregate Adası'nın ağaçlara yuvalayan kırlangıçlarının ve dev kaplumbağa popülasyonlarının birleşimi olağandışı" diyen Gerlach, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ancak gözlemimiz, ekosistemler restore edildiğinde türler arasında tamamen beklenmedik etkileşimlerin ortaya çıkabileceğinin altını çiziyor. Muhtemelen geçmişte yaygın olan ama bizim daha önce hiç görmediğimiz etkileşimler...''