10.01.2010 - 15:32 | Son Güncellenme:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KTTC) Başbakanı Derviş Eroğlu, “Kıbrıs’ta çözüme, sadece adada iki devletin varlığının kabul edilmesi durumunda ulaşılabileceğini” söyledi.
Eroğlu, Atina’da yayımlanan Kathimerini gazetesine verdiği demeçte, “Rum tarafı ile AB’nin tutumunun adayı bölünme noktasına getirdiğini” belirtti.
Kıbrıs’ta bugün gelinen aşamada “anlaşmalı bir bölünmenin en iyi çözüm olacağını” ifade eden Eroğlu, “Bölünme, Rumların Annan Planına ’Hayır’ demeleri ve AB’nin KKTC’ye verdiği sözleri yerine getirmemiş olması yüzünden ve barış istediklerini söyleyen Mehmet Ali Talat ile Dimitris Hristofyas’ın 15 aydır sorunu çözümleyememiş olmaları nedeniyle daha yakın gözükmekte. Artık kalıcı olan budur” dedi.
Eroğlu, “Kıbrıs’ta kesin bir anlaşmaya varılması için her şeyden önce KKTC’nin bir devlet olduğu konusunda anlaşmaya varılması ve bunun kabul edilmesi gerektiğini” kaydetti.
“Rumların olduğu gibi, Kıbrıslı Türklerin de ayrı bir halk olduğunu” ifade eden Eroğlu, “Yani, Güneyde ne varsa, Kuzeyde de aynı şeyin bulunduğu ve adada şimdi iki ayrı cumhuriyetin bulunduğu kabul edilmeli” dedi.
Eroğlu, “adada bir çözüm anlaşmasına varılması durumunda Kıbrıs Cumhuriyeti feshedilerek yeni bir cumhuriyetin oluşturulması gerektiğini” belirtti ve şöyle devam etti:
“Eğer çözüme ’Evet’ dersem, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dağılması ve yeni bir cumhuriyet oluşturulması lazım. Ancak Rum tarafı “bakire doğumu” kabul etmiyor. Rum tarafında çözümün Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı olacağını söylerken, nasıl yeni bir ortaklığa varabilmemizi bekliyorlar? Ben, Kıbrıs sorununun çözümü çerçevesinde egemenlik konusundaki eşitlikten söz ediyorum. İki bölgeli ve iki toplumlu federasyon ve siyasi eşitlik kavramları, çözüm çerçevesinde tüm gerekli ayrıntılarla doldurulmazsa hiçbir anlam ifade etmez. Örneğin, bu şekildeki bir çözüm durumunda garantörlükler konusu ne olacak? İnsanlar yeniden göçmen mi olacak. Benim için bunlar önemlidir.”
Adada sağlanacak anlaşmanın “Rumların ölçülerine göre kesilip biçilmiş bir anlaşma olmayacağını” kaydeden Eroğlu, “Eşit halklar olduğumuz kabul edilmezse, bu bizim azınlık olduğumuz anlamına gelecektir. Ben de, halkımın böyle bir şeyi kabul etmesine razı olamam. Dimitris Hristofyas’ın her şeyden önce kendi halkının çıkarlarını düşündüğü gibi, ben de kendi halkımın çıkarlarını düşünüyorum. Çözümün adının ne şekilde olacağı önemli değil. Önemli olan, ortaya çıkacak anlaşmaya iki halkın da ’Evet’ demesidir” diye konuştu.
Eroğlu, cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda Rum tarafıyla müzakerelere devam edip etmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine, “aynı temel üzerinden müzakerelere kalındığı yerden devam edileceğini” söyledi.
“Müzakere grubunun başına kendisinin geçeceğini, ancak Mehmet Ali Talat’ın da bu konudaki deneyimlerinden yararlanmaya çalışacağını” ifade eden Eroğlu, “Müzakereler kaldığı yerden devam edecek. Çünkü şu ana kadar her iki tarafın da kabul etmiş olduğu hiçbir şey yok. Kıbrıs sorununun çözümü, şu ana kadar Talat’ın yapmış olduğu önerilerin hiçbirini kabul etmeyen Rum tarafının tavrıyla ilgilidir. Taraflar birbirine baskı yapmadan müzakereleri sürdüreceğiz. Çözüm olmazsa, o zaman iki ayrı devlet bu noktadan sonra yollarına devam edecek” diye konuştu.
Kıbrısta “yerleşikler” ile ilgili bir soruyu da yanıtlayan Eroğlu, “Bu konuda bir çözümü kabul etmem için, KKTC kimliğine sahip olan herkesin adada kalması gerekir. Hristofyas zaten 50 bin kişiyi kabul etti. Sayılarını bilmiyorum. Ancak, sizin tarafınızda da Yunanistan’dan ya da başka ülkelerden gelmiş olan yaklaşık 300 bin yabancı bulunduğunu biliyorum” dedi.
Eroğlu, “Güvenlik ve garanti” konusuyla ilgili bir soruyu da, “Garantörlük konusuna şu anda ihtiyacımız var. Çözümde de ihtiyacımız olacak. Ancak, adada kalacak olan askerlerin sayısını konuşabiliriz” diye yanıtladı.