08.10.2010 - 10:05 | Son Güncellenme:
ABD’deki Ermeniler tarafından, 1915 olaylarında mülklerine el konulduğunu iddia edenlerin varislerine tazminat talebiyle Türkiye Devleti, Merkez Bankası ve Ziraat Bankası’na karşı yeni açılan davanın, "karşı tarafta, son yıllarda açılan diğer davalardan sonuç alamaması ve 2015 yılına yaklaşılması nedeniyle oluşan paniği yansıttığı" belirtildi.
ABD’de özellikle son yıllarda başta terör örgütü PKK, Kıbrıs ve Ermenistan konularında Türkiye aleyhinde açılan davalarda Türk tarafını savunan Saltzman & Evinch hukuk firmasının ortaklarından, Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) Başkanı Günay Evinç ve David Saltzman, bu davalarla ilgili olarak Washington’da basın toplantısı düzenledi.
Amerikan mahkemelerinde son dönemlerde Türkiye’ye karşı önemli girişimlerin varlığına işaret eden Evinç, bunların terör örgütü PKK ile Kıbrıs ve Ermenistan ile ilgili tazminat davaları olmak üzere üç alanda toplandığını belirtti.
Evinç, Türkiye aleyhine bu tür girişimlerin son 10 yıl içinde geliştirilmeye başladığına, son iki yılda ise büyük bir hızlanma gösterdiğine dikkati çekti.
Amerikan federal mahkemelerinin terör örgütü PKK konusunda verdiği kararların hep Türkiye’nin lehine olduğunu ve bundan mutluluk duyduğunu ifade eden Evinç, bu konuda ABD Yüksek Mahkemesi’nin "Humanitarian Law Project" davasında verdiği karar ile terörist İbrahim Parlak ile Selahattin Özdemir davalarında verilen kararları örnek gösterdi.
"MAHKEMEDE OLMAK KONGRE’DE UĞRAŞMAKTAN İYİ"
Kıbrıs konusunda da 1997 yılında Türkiye lehine sonuçlanan "Crist davasının" benzeri olarak geçen yılın Ekim ayında, üç Rum’un Kuzey Kıbrıs’taki mülkiyetlere ilişkin KKTC, Türkiye ve HSBC Bankası aleyhine dava açtığını hatırlatan Evinç, Türkiye’nin daha sonra "Toumazou davası" olarak bilinen bu davadan düşürüldüğünü, davacıların KKTC’yi de "bir devlet olarak değil, organize suç örgütü" olarak gösterdiklerini belirtti.
Davada KKTC’yi savunduklarını bildiren Evinç, davanın tümüyle siyasi amaçla açıldığını, davacıların, söz konusu davanın medyada geniş yankı bulmasını sağlayarak Türkiye’ye karşı kullanılmasını sağlamayı hedeflediğini söyledi.
Evinç, davanın, "ultra milliyetçi bir bakış açısıyla Kıbrıs’ta çözümü önleme hedefine dönük" olduğunu da kaydetti.
Saltzman & Evinch’in diğer ortağı David Saltzman da bu davada, konunun ABD mahkemelerini ilgilendirmediğini savunduklarını belirtti. Davanın tamamen Kongre ve yönetimi etkileme amaçlı açıldığını ifade eden Saltzman, bu davanın kazanılmasının önemini vurgulayarak, şöyle dedi: "Adli arena bizim için daha iyi, çünkü Türkiye’nin adil muamele görebileceği yerlerden biri olduğunu düşünüyoruz. Yani, bir yargıca karşı lobicilik yapamazsınız, siyasi kampanyalar için ne kadar para topladığınız mahkemede önemli değildir. Federal mahkemede, atanmış bir yargıçla karşı karşıyasınızdır. Olabilecek en adil ortamda olursunuz. Dolayısıyla Türkiye, KKTC ve Türklerle ilgili mülk davalarında, mahkemelerde bulunmak, Kongre’de olmaktan çok daha iyi." -"AMAÇ MEDYADA SES GETİRMEK"- Günay Evinç, ABD’deki Ermeniler tarafından, 1915 olaylarında mülklerine el konulduğunu iddia edenlerin varislerine tazminat talebiyle Türkiye Devleti, Merkez Bankası ve Ziraat Bankası’na karşı geçen Temmuz ayında açılan ve "Davoyan davası" olarak bilinen davayı da hedefleri bakımından "Toumazou davası"na benzettiğini, bu davanın da medyada ses getirme ve çözümü önleme amacını taşıdığını söyledi.
"Bu girişimi de tipik bir ultra milliyetçi Ermeni Amerikan yaklaşımı olarak görüyorum" diyen Evinç, bu davayı da çok yakından takip ettiklerini bildirdi.
Ermenilerin, davalarla 1915 olaylarının "soykırım" olarak tanınması, tazminat ve toprak talebini amaçladığını belirten Evinç, şunları kaydetti: "Son 10 yıla bu konuda birkaç dava gelişti. 1995’e kadar bunların bir kısmı uzlaşma yoluna gidilerek kapatıldı ve (sigorta şirketleri ve bankalar) büyük tazminatlar ödedi. Ama 1995’ten itibaren Ermeni tazminat davalarında artık müzakere düşünülmüyor, davalı olan bankalar ve hayat sigortası şirketleri, sonuna kadar savaşıyorlar ve bu davaları kazanıyorlar.
Bu nedenle Ermeni tazminat davaları 2005’ten itibaren müthiş düşüşte. Bu açıdan, Davoyan davasının bugünlerde (Temmuz ayının sonunda) açılması bize ilginç geliyor, çünkü yaşanan bu hukuki süreci düşünürseniz, böyle bir dava açılmaz.
Dolayısıyla bana göre, Davoyan davasının bu aşamada açılması, Daşnak siyasi bakış açısından bir paniği yansıtıyor. (1915 olaylarının yıl dönümü olan) 2015 yılı yaklaşıyor ve bugüne kadar federal seviyede 1915 olayları ’soykırım’ olarak tanınmadı, panik içindeler." Ermenilerin, 1915 olaylarının "soykırım" olarak tanınmasına yönelik davalardan sonuç alamamaları üzerine, "birinci aşamanın tanındığını iddia ederek", şimdi doğrudan "tazminat" taleplerine yönelik davalara başladıklarını ifade eden Evinç, davacıların, mahkeme sürecini sömürüp, federal seviyede bir sempati yaratarak, Kongre’de Ermeni tasarısının kabul edilmesini sağlamak ya da ABD Başkanı Barack Obama’ya "soykırım" ifadesini kullandırtmayı amaçladığını söyledi.
Evinç, Davoyan davasının da Amerikalı Ermenilerce uzun vadede siyasi amaçlara hizmet vermek üzere açıldığı düşüncesini dile getirdi.