05.01.2023 - 07:03 | Son Güncellenme:
Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - Antik dönemde yaşayan insanlar, 'Çölün Gelini' olarak bilinen ve Suriye’nin başkenti Şam'ın 215 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Palmira’nın sokaklarında dolaştı ve hayatlarını sürdürdü. Günümüzde terk edilmiş durumda olan ve geçmişi M.Ö. 1. yüzyıla kadar dayanan antik kent, Suriye’de bulunan en eski antik kent olmasının yanı sıra sahip olduğu stratejik önem sebebiyle de döneminin en gözde şehirlerinden birisi oldu. Asırlardır kan ve gözyaşının eksik olmadığı bu coğrafyada birçok kişi bir amaç uğruna hayatlarını kaybetti. Bu kişiler arasında yer alan isimlerden biri de hiç kuşkusuz Suriyeli arkeolog Halid Esad'dı.
KISA SÜREDE İÇ SAVAŞA DÖNÜŞTÜ
Tarihte önemli bir dini ve ticari merkezi olan, UNESCO tarafından 1980 yılında Dünya Miras Listesi'ne alınan Palmira, takvimler 2015 yılını gösterdiğinde tarihi boyunca şahit olacağı en ciddi yıkımlardan birini yaşayacağı dehşet veren bir sürece girdi. 2010 yılının son günlerinde Tunus’ta başlayan isyan dalgası, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki otoriter rejimleri birer birer sarsmaya başlamıştı. 'Arap Baharı' olarak adlandırılan sürecin Suriye’ye ulaşması çok uzun sürmedi. 2011 yılının mart ayı başlarında Suriye’de başlayan protestolar kısa sürede iç savaşa dönüştü.
'GÜNEŞ'İN ŞEHRİ' DE YIKILAN YERLER ARASINDAYDI
Orta Doğu bir kez daha ciddi bir krizin içindeydi. Tüm bunların yaşandığı süreçte ABD işgalinin izlerini hâlâ tam olarak silemeyen Irak’ta da dünyayı sarsan gelişmeler yaşanmaya başladı. Terör örgütü DEAŞ, ülkenin en büyük kentlerinden biri olan Musul’u ele geçirmiş ve gittikçe güçlenmeye başlamıştı. Ele geçirdiği toprakları her geçen gün genişleten terör örgütü, Irak ve Suriye’nin önemli bir bölümünde kontrol sağlamıştı.
2015 yılına gelindiğinde terör örgütü DEAŞ, Palmira Antik Kenti'ne kadar ulaşmış ve şehirdeki birçok tarihi eser, Musul Müzesi ve 'Güneş’in Şehri' olarak anılan Hatra'da ciddi bir yıkıma yol açmıştı. Yaşananlar sadece bunlarla sınırlı kalmayacak, ömrünü Palmira’ya adayan arkeolog Halid Esad başta olmak üzere birçok kişinin öldürülmesine de şahitlik edilecekti.
EMEKLİ OLANA KADAR SORUMLULUK ONDAYDI
Peki Halid Esad kimdi? Kendisi de Palmira şehrinde doğmuş olan, çevresi tarafından arkeoloji ve kültürel mirasları korumak konusunda oldukça tutkulu olduğu bilenen Halid Esad, 1963’te Palmira’da müze müdürü olarak görevlendirildi ve kısa süre sonra bölge idareciliğine terfi etti. Esad, 2003 yılında emekli olduğu güne kadar kentin antik eserlerinin muhafaza edilmesinden sorumlu kişiydi. Çalışmalarını emekli olduktan sonra da devam ettiren tutkulu arkeolog, terör örgütü DEAŞ’ın Palmira’yı ele geçireceği zamana kadar antik kent hakkındaki çalışmalarını devam ettirdi.
'ÖLDÜRSELER DE BURADA KALACAĞIM'
Terör örgütü DEAŞ'ın antik kente yaklaştığı dönemde Palmira’da bulunan tarihi eserlerin Suriye’nin başkenti Şam’a taşınması için uğraşan Halid Esad, kalıntıların bir kısmı tahrip edilmeden önce şehirden çıkarmayı başardı. Arkeolog Halid Esad, eserleri kurtardıktan sonra “Burada doğdum ve burada öleceğim. Ben Palmiralıyım. Beni öldürseler de burada kalacağım” diyerek şehirden ayrılmayı reddetti.
TAŞ TAŞ ÜSTÜNDE BIRAKMADILAR
Terör örgütü DEAŞ, 2015 yılının mayıs ayında antik kenti ele geçirdiğinde, binlerce yıllık geçmişe sahip olan Palmira, tarihte ilk kez tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Örgüt, şehrin ele geçirilmesinin ardından Palmira’da bulunan çok sayıda tarihi eseri tahrip etti ve bu anları kayıt altına alarak internetten tüm dünyaya servis etti.
Kentteki 2 bin yıllık tapınaklar, antik kentin simgelerinden biri olan Tetrapylon anıtı, Palmira kemeri, tarihi eser ve yapılar teker teker yerle bir edildi. Terör örgütü DEAŞ'ın tarihi eserlerin hepsini yok etmediği içlerinden önemli olan bazılarını çeşitli yollardan sattığı ve terör örgütünün işlediği tüm suçlara bir de tarihi eser kaçakçılığının eklendiği de kısa bir zaman içinde ortaya çıktı.
Terör örgütü aynı zamanda antik kenti bir 'ölüm merkezi' olarak kullandı ve burada çok sayıda kişi DEAŞ militanları tarafından vahşice katledildi. Bu katliamlar tek tek kayda alınarak sosyal medyadan servis edildi ve propaganda malzemesi olarak kullanıldı.
KONUŞMAYI REDDETTİ, BAŞI KESİLEREK ÖLDÜRÜLDÜ
Şehri ele geçirdikten kısa süre sonra antik kentte yaptığı çalışmalarla bilinen Halid Esad’ı ve oğlu Velid ile birlikte rehin alan DEAŞ militanları, şehirde saklı olduğunu düşündüklerini antik hazinelerin ve kayıp tarihi eserlerin yerini söylemesi için ikiliyi yaklaşık bir ay boyunca sorguladı. Palmira’ya olan tutkusuyla bilinen Halid Esad, şiddet ve işkencenin de uygulandığı sorgular sırasında konuşmayı reddetti. Halid Esad, 8 Ağustos 2015’te 82 yaşında Palmira Müzesi meydanında kafası kesilerek öldürüldü. Esad'ın başı ve bedeni, Palmira'daki Roma sütunlarına asıldı ve günlerce teşhir edildi.
Palmira Antik Kenti, Halid Esad’ı ve oğlu Velid’in ölümünden yaklaşık 10 ay sonra, şiddetli çatışmaların ardından tekrar Suriye ordusunun Rusya destekli operasyonu ile DEAŞ terör örgütünden temizlendi. Şehrin ciddi bir yıkımla karşı karşıya kaldığı anlaşıldı.
'TARİHİ ASLA SUSTURAMAYACAKLAR'
Halid Esad'a ilişkin son haberler ise 2021 yılının başında gündeme geldi. Suriye resmi haber ajansı tarafından yapılan haberde, Palmira'nın kuzeyinde bulunan üç cesetten birinin Halid Esad'a diğerinin ise oğluna ait olduğunun tahmin edildiği, kimlik tespiti için DNA testleri yapılacağı duyuruldu.
81 yıllık ömrü boyunca mesleğine ve doğduğu şehir Palmira'ya tutkuyla bağlı olan Halid Esad’ın öldürülmesi, rejim yanlısı veya muhalif olan tüm Suriyeliler tarafından tepkiyle karşılandı. Anısının yaşatılmasına karar verilen Halid Esad için dönemin UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova'nın söylediği sözler yaşananları özetler nitelikteydi. Esad'ın arkeoloji dünyasında bıraktığı izin inkâr edilemez boyutta olduğuna dikkat çeken Bokova, "DEAŞ, büyük bir insanı öldürdü. Ancak tarihi asla susturamayacaklar" sözleriyle herkesin hislerine tercüman olmayı başardı.