26.04.2021 - 12:53 | Son Güncellenme:
AA
Dünyanın en büyük nükleer faciasına sahne olan Çernobil Nükleer Santrali'ndeki patlamanın üzerinden 35 yıl geçmesine rağmen etkileri hala devam ediyor.
Dönemin Sovyetler Birliği üyesi Ukrayna'nın başkenti Kiev'e 110 kilometre uzaklıktaki santralde 26 Nisan 1986’da meydana gelen kazanın sonuçları günümüzde de hissediliyor.
Santraldeki rutin 20 saniyelik güvenlik testi için sistem kapatılmış ancak güvenlik testinin kontrolden çıkması üzerine 4. reaktörde patlama meydana gelmişti.
Patlamada 2 bin tonluk çatı havaya uçmuş ve 8 tonluk radyoaktif yakıt atmosfere karışırken, reaktörü söndüren itfaiyecilerden 31’i yüksek radyasyona maruz kalarak olay yerinde hayatını kaybetmişti.
Uluslararası Atom Enerji Ajansına (UAEA) göre, patlama nedeniyle Hiroşima'ya atılan atom bombasının 400 katı radyoaktif madde atmosfere karıştı.
PRİPYAT HAYALET ŞEHRE DÖNDÜ
Sovyet yetkilileri, olayı gizlemeye çalışırken, santralde çalışan işçilerle ailelerinin yaşadığı Pripyat şehrinin tahliyesi için gizli hazırlık yaptı. Ancak tahliyeye ertesi gün öğleden sonra başlanabildi.
Üç saat içinde Pripyat hayalet şehre dönerken, helikopterlerle patlayan reaktörün üstüne binlerce ton kimyasal atıldı.
Patlamadan çıkan zehirli bulut, başta Ukrayna ve Belarus olmak üzere Rusya ve Avrupa’nın bir kısmını etkiledi. Zehirli bulutlar, 10 gün sonra da ABD, Kanada ve hatta Japonya’ya bile ulaştı.
4 BİN KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ TAHMİN EDİLİYOR
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, felaketin meydana geldiği 30 kilometrelik bölgede yaşayan, çalışan, güvenlik hizmetleri yapan, tasfiye ve temizleme işlemlerine katılan 600 bin kişi yüksek oranda radyasyona maruz kaldı. Belarus, Ukrayna ve Rusya'da da yaklaşık 8 milyondan fazla kişi radyasyona maruz kaldı. Bu üç ülkede halen yaklaşık 5 milyon kişi radyasyon riski olan bölgelerde yaşamaya devam ediyor.
Patlamadan, 155 bin kilometrekare bölge etkilenirken, 52 bin kilometrekare tarım bölgesi 30 seneliğine kullanılamaz hale geldi. Yaklaşık 404 bin kişi yer değiştirmek zorunda kaldı.
Felaket sonrasında bölgedeki ülkelerde tiroit kanseri, lösemi, diğer kanser türleri, katarakt ve bebeklerde doğuştan patolojik rahatsızlık oranlarında artışlar yaşandı.
BM ajanslarından oluşan Çernobil Forum'a göre, radyasyon sebebiyle 4 bin kişinin hayatını kaybettiği öngörülüyor. Belarus Dışişleri Bakanlığına göre, facianın toplam ekonomik maliyeti 235 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
SANTRALİN 2065'E KADAR ORTADAN KALDIRILMASI PLANLANIYOR
Patlamanın meydana geldiği 4'üncü reaktör binasının radyasyon yayma riski hala devam ediyor. Santralin 2065 yılına kadar devam eden çalışmalarla tamamen ortadan kaldırılması bekleniyor.
2010-2013 yıllarında ilk etapta nükleer yakıt, santrallerden depolara taşındı. 2013 yılında başlayan ikinci etap, 2022 yılına kadar devam edecek.
Bu süreçte reaktörler muhafaza altına alınacak ve kazanın meydana geldiği reaktör izole edilecek. 2022-2045 yılları arasındaki üçüncü etapta uzmanlar, izolasyon sonrası radyasyonun azalmasını gözlemleyecek. 2045-2065 yıllarındaki son etapta ise santralin sökülme işlemi ve temizlik işlemi gerçekleştirilecek.
Kazadan birkaç ay sonra Kasım 1986'da, radyasyon yaymasını önlemek için 4'üncü reaktör çelik ve beton alaşımdan bir yapıyla kapatıldı ancak yapının zamanla zarar görmesi üzerine, binanın üzeri özel çelik çadırla 2016'da tamamen kapatıldı.
Kenar uzunlukları 164 ve 257 metre olan, 110 metre yüksekliğinde ve 36 bin 200 ton ağırlığındaki özel çelik çadır, reaktör blokunun üzerini kapattı.
İnsanların Çernobil çevresindeki bölgenin sadece yüzde 60’ına 30 ila 60 yıl sonra dönebileceği tahmin ediliyor.
YAKITLARIN DEPOLANMASINDA KURU TİPE GEÇİLDİ
Çernobil'deki kullanılmış yakıtlar ıslak tip tesiste depolanıyordu ancak kullanım ömrünün kısa olması nedeniyle ilk kez 2020'de projeyle kuru tip depolama tesisine aktarılmaya başlandı.
21 bin yakıt grubu 8 sene sürecek çalışmayla dünyanın en büyük kuru tip depolama tesisine aktarılacak.
Belçika, Kanada, Danimarka, AB, Finlandiya, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Hollanda, Norveç, Rusya, İsveç, İsviçre, Ukrayna, İngiltere ve ABD tarafından finanse edilen proje 400 milyon avroya mal olacak.