25.07.2023 - 06:55 | Son Güncellenme:
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - 19'uncu yüzyıl ortalarında yapılan ve Batılı devletlerin Çin'de ticaret ayrıcalıkları kazanmalarıyla sonuçlanan savaşta Çin ve İngiltere karşı karşıya gelmişti. Savaş koşulları beraberinde birçok yıkıma sebep oluyor, özellikle Çin'de pek çok bölge savaşın etkisini derin bir şekilde hissediyordu. Tam 3 yıl süren ve 1842 yılında sona eren savaşın ardından imzalanan Nanking Antlaşması ile Hong Kong'un bir bölümü İngiliz İmparatorluğu'na bırakıldı. Yeni kurulan İngiliz kolonisini daha iyi izlemek isteyen Çin hükümeti ise Kowloon Körfezi boyunca duvarlarla çevrili bir kale inşa etmeye karar verdi. Bu küçük kale zaman içinde 'Kowloon Duvar Şehri' olarak anılmaya başlandı ve günümüze kadar birçok kişi için önemli bir merak unsuru oldu. Bir zamanların en kalabalık şehri olan Kowloon, adeta bilim kurgu yapımlardan fırlamış haliyle 20'nci yüzyılın en şaşırtıcı bölgelerinden biriydi. İşte 'duvar şehri'nin günümüze uzanan şaşırtıcı öyküsü.
BİR AĞIR YENİLGİ DAHA
1839 ve 1842 yılları arasında yaşanan I. Afyon Savaşı'nın bir sonucu olarak inşa edilen Kowloon, savaş sonrasında giderek daha da karmaşık bir hale büründü. İlk savaşın sona ermesinin üzerinden yaralarını sarmaya başlayan bölge kısa bir zaman sonra bir kez daha kendisini savaşın göbeğinde buldu.
Takvimler 1856'yı gösterdiğinde başlayan II. Afyon Savaşı tam 4 yıl boyunca devam etti ve sonuç yine benzer bir şekilde Çin'in yenilgisiyle sonuçlandı. Çin, 1860'ta imzaladığı Pekin Sözleşmesi'yle birlikte Tianjin antlaşmalarına uymayı kabul etti. Böylelikle Hong Kong'un kontrolü İngilizlere bırakıldı.
Sözleşmenin şartlarına göre Hong Kong tam 99 yıllığına İngiltere'ye kiralandı. Ancak Kowloon Duvar Şehri (Kowloon Walled City) bu anlaşmadan muaf tutuldu ve Kowloon, Çin'in bölgesi olarak kaldı. Fakat bu karar Kowloon'da işlerin giderek daha da kötüye gitmesine sebep oldu.
ÇARPIK KENTLEŞME ALDI BAŞINI GİTTİ
II. Dünya Savaşı'na kadar surlarla çevrili kalan Kawloon'un duvarları savaş sırasında Japon işgalciler tarafından yıkıldı. Daha sonra Japonların teslim olmasıyla birlikte tekrar Hong Kong'un kontrolünü ele geçiren İngilizler hiç beklemedikleri büyük bir sorunla karşılaştı.
Çin İç Savaşı'ndan kaçan binlerce mülteci, Kowloon Yarımadası'na kaçmış ve resmi uyarılara rağmen ayrılmayı reddetmişti. 1948'e gelindiğinde İngilizler sonunda pes etti ve Çin hükümetinin bölge üzerindeki uygulanmayan yargı yetkisini kabul etti ve bölgeden adeta elini ayağını çekti. Böylece Kowloon kendi haline bırakılmış oldu.
Bir yandan İngilizler bölgedeki varlığını kaybederken diğer yandan ise şehirde bambaşka bir hayat yaşanıyordu. Plansız bina inşa edilmesi nedeniyle kentte ciddi bir çarpık kentleşme sorunu yaşanmaya başlamıştı. Kısa bir sürede adeta bir 'gecekondu cenneti'ne dönüşen Kowloon'da 14 katın üzerinde binalar inşa edilmesi sonucu şehir giderek karmakarışık bir görüntüye sahip oldu.
'KARANLIK ŞEHİR' LAKABINA HARFİYEN UYUYORDU!
Kowloon Duvar Şehri'ne bu dönemde öyle binalar dikildi ki artık neredeyse şehrin içine güneş ışığı girmez oldu. Çincenin tıpkı Mandarin gibi en çok konuşulan lehçelerinden Kantoncada 'Karanlık Şehir' anlamına gelen 'Hak Nam' lakabı, Kowloon için adeta en uygun lakaptı. Yüksek binalarından ötürü güneş ışığından mahrum kalan bu şehir gerçekten de karanlık bir şehirdi.
Yaklaşık 50 binden fazla kişinin bir arada yaşamaya çalıştığı Kowloon'da tek büyük sorun ışık problemi değildi. Bölgede ciddi bir çevre kirliliği de hakimdi. Ses ve çevre kirliliğinin giderek daha da etkisini gösterdiği Kowloon'da yaşayanların hayat standartları giderek düşüyordu. Doktorlar lisanssız çalışıyor, diş hekimleri sokak köşelerinde hizmet veriyor, bölgede ciddi bir kaos hüküm sürüyordu.
Tüm bunlara ek olarak Kowloon'da hukuki açıdan da ciddi problemler yaşanıyordu. Ne İngiliz ne de Çin hükümetlerine bağlı olan şehir adeta kendi kendini yönetiyor, bölgedeki yetkililer kendi kurallarını yine kendileri koyuyordu.
TÜM ZORLUKLARA KARŞI EL ELE VERİP KENETLENDİLER
Dışarıdan bakıldığında adeta kendi kaderine bırakılmış, büyük bir keşmekeş içindeki şehirde yaşayanlar ise sanılanın aksine hayatlarından ve kurdukları düzenden memnundu. Tıpkı bölgedeki yetkililer gibi bölge sakinleri de kendi düzenlerini kurmuşlardı. Nüfusun giderek artmasına karşılık çeşitli formüller geliştiren Kowloon'lular yerin altına kendi çabalarıyla borular yerleştiriyor, altyapı sorunlarını el ele vererek çözmeye çalışıyorlardı.
Yönetimsel açıdan kendilerine ulaşmayan yardımlar yüzünden birbirlerine kenetlenmeyi seçen halk, birbirlerine olan bağlılıkları sayesinde tüm sorunların üstünden iyi-kötü gelmeyi başarıyordu.
BİR DEVRİN SONU
Kowloon sakinleri tüm zorlu koşullara rağmen yaşadıkları hayattan memnun ve hatta mutlulardı. Ancak kaos içindeki huzurları çok da uzun ömürlü olmayacaktı. Takvimler 14 Ocak 1987'yi gösterdiğinde Kowloon'da yaşayan herkesi ilgilendiren önemli bir gelişme yaşanacaktı.
Sabahın erken saatlerinde Hong Kong'tan bölgeye ulaşan yaklaşık 400 yetkili, 'duvar şehri'nin tüm binalarını gezip tek tek kapıları çaldılar. Bölge sakinlerinin korktuğu şey yaşanıyordu. Hong Konglu yetkililer, bölgedeki denetim eksikliğinden kaynaklı inşa edilmiş birçok yapıya sonunda el atmış, bu da birçoğu kaçak olan evlerin sakinlerinin bölgeden taşınması anlamına geliyordu.
Yaklaşık 6 ay boyunca yakın gözetim altında tutulan bölge için tam 2.76 milyar dolarlık (yaklaşık 65 milyar 192 milyon ₺) bir paket hazırlandı. Bu meblağ, her bir daire sakininin payına 380 bin dolar (yaklaşık 8 milyon 970 bin ₺) düşmesi demekti. Kasım 1991'e kadar yaklaşık 33 bin Kowloon sakini kendi rızasıyla bölgeden taşındı. 1994 yılının Nisan ayına gelindiğinde ise şehirdeki binalar resmi olarak tamamen yıkıldı. Adeta bir devrin sonu yaşanıyordu.
Tarihten bugüne iz bırakan ve bir distopya eserden fırlamış gibi duran Kowloon Duvar Şehri, günümüzde birçok esere ilham olmaya devam ediyor. Kowloon'da 20'nci yüzyılda yaşananları bir 'kültürel miras' olarak gören yetkililer, bir zamanlar buradaki kaosa rağmen yaşam savaşı veren ailelerin yaşam mücadelesine saygı adına bölgede bir park ve sembolik bir ev inşa etti.