07.05.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Efnan Atmaca - Diskoların kraliçesi Donna Summer... Bugün bile onun söylediği şarkılarla dans etmeye devam ediyoruz. Bu nedenle de isminin başına kraliçe sıfatı ekleniyor. Ama o tahtta oturmak kolay değil elbette ve o tacı boynunu hiç eğmeden taşımak. Her kraliçenin bir hüzünlü hikâyesi var. Donna Summer’ınki ise kızı Brooklyn Sudano’nun yardımcı yönetmeni olduğu “Love to Love You” belgeselinde anlatılıyor.
Irkçılık mağduru
Travmalar, suçluluk hisleri ve güvensizliklerle dolu bir hayatı var Summer’ın. 1948’de ABD’nin Massachusetts eyaletinde doğuyor. ABD’de ırkçılığın en yoğun yaşandığı yıllar. Summer da erken yaşlardan itibaren ırkçılığa maruz kalıyor ve beyaz gençlerden oluşan çeteler tarafından dövülüyor. Bununla kilisede şarkı söyleyerek baş etmeye çalışırken papaz tarafından cinsel istismara uğruyor. “Şeytanın işini çoğundan daha iyi yaptı” diyor filmde Summer’ın kardeşi Ricky Gaines. Bu olay hayatında belirleyici oluyor. Hep bir korku kalıyor. Tıpkı Gaines’in dediği gibi şeytan işe devam ediyor, Summer’ın büyük kızı Mimi de istismara uğruyor. Summer’ın tüm zor koşulları -ki buna babası tarafından kırmızı oje sürdüğü için fahişe olmakla suçlanıp tokat yemek de dahil- müzik ile değişiyor. “Crow” adlı psikedelik rock grubunun solisti olup New York’a taşınıyor ve mucizevi sesi her şeyi değiştiriyor. Yapımcısı Pete Bellotte onu “Şimdiye kadar kaydettiğim en iyi ses” diye niteliyor filmde: “Sezgisel hisle şarkı söylerdi. Ama her şey, her zaman tek seferlikti. Asla mücadele etmedi.” Neden mücadele etmediğinin açıklaması da yine filmde gizli.
Donna Summer ikinci ve son eşi Bruce Sudano’yla.
Şiddete uğradı
Kariyerindeki ilk darbeyi piyasanın yönlendirmesiyle şarkısına erotik öğeleri ekleyince alıyor Donna Summer. O dönem evleniyor, Mimi dünyaya geliyor. Ama Summer’ın şöhretinin hızlı yükselişi zihinsel düşüşüyle eşleşiyor. “Varlığımın en kasvetli günleri, kariyerimin zirvesindeydi” diyor. O mücadele sırasında Mimi, büyükanne ve büyükbabasıyla yaşamaya gönderiliyor. Kocasından ayrılan Summer ise sanatçı Peter Mühldorfer ile sonu kapanmayacak bir travmayla biten bir ilişkiye yelken açıyor. Uğradığı şiddet şarkıcıyı tamamen dağılmış bir psikoloji, mor bir göz ve kırık kaburgalarla bırakıyor. Mimi’nin çocukken temizlikçi tarafından cinsel istismara uğradığı ortaya çıktığında Summer’ın dünyası tamamen altüst oluyor. Brooklyn Sudano bu konuyla ilgili “Filmde annemin hayatıyla, annelikle mücadelesini ve kendi travmasını nasıl uzlaştıracağı çok iç içe. Mimi için ise iyileşme oldu. Film hiçbir şeye yaramasa bile en büyük hediye Mimi için bu süreci kolaylaştırmaya yardımcı olabilmekti” diyor.
Donna Summer 2009’da üç kızından biri olan Brooklyn Sudano ile.
‘Kaç rolüm var?’
Summer zor da olsa kendini toparlıyor ve art arda yaptığı şarkılarla zirvede kalmaya devam ediyor. 1980’de Bruce Sudano ile evleniyor, iki kızı daha oluyor. Aile hayatını odak noktası hâline getiren yıldız müzikten kopuyor. İnanç konusunda sivrileşerek yeniden doğmuş bir Hıristiyan olmayı tercih ediyor. Akciğer kanseri olduğunda ise bunu kimseyle paylaşmıyor. Hastalığını kabullenip ölüme de bir kraliçe olarak yalnız yürüyor. Sudano filmde “Annemin kim olduğuna dair birçok parçayı anlamaya çalıştm” diyor. Ve ekliyor: “Artık onu daha iyi anlıyorum. Yaşadığı anların hayatında ne kadar etkili olduğunu ve hayatta kalmak için ne kadar mücadele ettiğini kavramak gerçekten yeniydi.” Filmin büyük bir kısmı Summer’ın kendi çekimlerinden oluşuyor. Video çekmeyi seven bir amatör yönetmen olan şarkıcı, Noellerdeki aile toplantılarında, otel odasında yapılan dans partilerinde, sessizce piyanonun başında çekilmiş pek çok görüntü bırakmış geriye. Ve 11 yıl önce aramızdan ayrılan Donna Summer bu görüntülerden birinde “Bana bakıyorsunuz ama gördüğünüz benim olduğum şey değil. Kendi hayatımda kaç rol oynuyorum?” diyor.