10.06.2023 - 07:08 | Son Güncellenme:
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Kuzey Avrupa'nın derinlerinde yüzyıllardır bir fısıltı duyuluyor. Derine gömülen bu sesler bugün hâlâ Kuzey Avrupa'nın en gizemli olaylarından biri. Binlerce yıl önce Kuzey Avrupa'nın birçok ülkesinin en sulak alanlarına atılan cansız bedenler bugün bilim insanlarının en çok araştırdığı konulardan biri. Adına 'Bataklık Bedenleri (Bog Boddies)' denen bu cesetlerin neden ve ne amaçla oraya atıldıkları belli değil. İşin en ilginç yanı ise binlerce yıl sonra bataklıktan çıkan cesetlerin dipdiri duruyor olmaları.
7 BİN YIL BOYUNCA SUYUN ALTINDA KALDI
Bataklık bedenleri ya da bataklık mumyaları olarak adlandırılan cesetler yaklaşık 7 bin yıl öncesine dayandığına inanılan bir geleneğin ürünü olarak kabul ediliyor. Bugüne dek Avrupa'nın çeşitli bölgelerindeki bataklıklardan bine yakın ceset çıkarılsa da biz bu olayı sizlere 1897'de Hollandalı işçiler tarafından bir bataklıkta ortaya çıkarılan 'Yde Kızı'nın hikâyesi üzerinden özetleyeceğiz.
Takvimler 2 Mayıs 1897 yılını gösteriyordu. Hollanda'nın Yde köyü yakınlarında çalışan iki işçi yürüyüşe çıktıkları sıradan bir molalarında bir anda yakınlarındaki bir su birikintisinde bir şey gördüler. Nereden bakarsanız bakın aşırı ürkütücü olan o şey aniden suyun yüzeye çıkmıştı. Deforme olmuş ve kararmış, saçları ateş renginde olan ceset işçileri inanılmaz derecede korkuttu ve işçiler ne yapacaklarını bilemedi. Boynuna dolanmış bir ip ve köprücük kemiğine yakın bir bıçak yarası onun öldüğünü değil de öldürüldüğünü gösteriyordu. İşçilerin 'Yde Kızı'yla karşılaşmasının üzerinden 9 gün geçtikten sonra bölgenin belediye başkanı kıza dair tüm buluntuları bir araya getirterek Drents Müzesi yetkililerinin araştırma yapmasına izin verdi.
ÖLDÜĞÜNDE HENÜZ 16 YAŞINDAYDI
Uzmanların araştırmaları onlarca yıl sürse de sonunda 'Yde Kızı'na dair bilgilere eriştiler. 'Yde Kızı' MÖ 54 ile MS 128 yılları arasında ölmüştü, üstelik henüz 16 yaşındaydı. Boyu 1.50 metreden fazla olmayan 'Yde Kızı' uzmanlara göre bir ritüel sonucu öldürülmüş ve oraya atılmıştı. Özellikle 1800'lü yıllarda teknoloji bu tarz araştırmaları yapmak için elverişli değildi. Bu yüzden Yde Kızı'na dair gerçek bilgilere çok uzun süre sonra erişildi.
O yıllarda dönem dönem suyun yüzüne çıkan diğer bataklık cesetleri Yde Kızı'nı da yakından tanıyan uzmanların bu meseleyi daha çok sorgulamasına neden oldu.
ELDE İKİ TEORİ VAR
Bataklık cesetleriyle ilgili iki teori vardı: İlki, bu bedenlerin suçlu insanlara ait olduğuydu. Teoriye göre hüküm giymiş suçlular ve zina yapanlar günümüzden binlerce yıl önce bu şekilde cezalandırılmış olabilirlerdi. İkinci teori ise bu ölüm şekli bir gelenek olabilirdi. 'Yde Kızı'nın saçının bir kısmı kazınmış ve kesikti. Bu da Orta Çağ'da sadakatsizlik yapan bir kadına uygulanırdı. Ancak araştırmalara göre 'Yde Kızı' evli değildi ve sadakatsizlikle suçlanmak için küçüktü. Tüm teoriler 'Yde Kızı'nın nasıl öldüğüne dair net bir bilgi vermese de binlerce yıl boyunca bu cesedin korunuyor olması büyük bir mucizeydi. 'Yde Kızı' bataklıktan çıkarken ilk günkü gibiydi ancak oksijene maruz kalmasının ardından ceset hızla çürüdü. Şimdilerde Hollanda'nın Assen bölgesinde bulunan Drents Müzesi'nde hikâyesini dinlemeleri için misafirlerini bekliyor.
Avrupa'nın en gizemli olaylarından biri olan batalıklık cesetlerini ilginç yapan pek çok unsur var. Özellikle de cesetlerin günümüze kadar ulaşmalarının sırrı birçok insan tarafından merak ediliyor. Bataklık cesetlerinin bozulmadan günümüze ulaşmasının arkasında yatan sır aslında 'sphagnum' adı verilen bir tür kara yosun. Sphagnum, bakteri metabolizmasını bloke eden polisakkaritleri serbest bırakarak deri, ahşap, kürk ve tekstil ürünleri gibi organik maddelerin çürümesini engelliyor ve kalıntıların yüzlerce hatta binlerce yıl korunmasını sağlıyor. Bataklıkların oksijen bakımından fakir olması da bakterilerin çoğalmasına engel olacak bir ortam yaratarak 'sphagnum’a yardımcı oluyor ve böylece bataklık cesetleri günümüze kadar bozulmadan dayanabiliyor.
Kuzey Avrupa'nın bataklık cesetleri yalnızca 'Yde Kızı'yla kısıtlı değil. Bugüne Kuzey Avrupa'nın birçok bataklığından ceset çıktı. Belli ki çıkmaya da devam edecek. Kimilerine göre bir cezalandırma şekli kimilerine göre bir geleneğin ürünü olan bu ölüm şekli uzmanlar tarafından araştırılmaya devam ediyor.