DünyaBaşından girdi, burnundan çıktı! Bir fili öldürecek kadar radyasyona dayanma sırrı

Başından girdi, burnundan çıktı! Bir fili öldürecek kadar radyasyona dayanma sırrı

09.06.2023 - 08:41 | Son Güncellenme:

Her zamanki gibi ilgilenmesi gereken cihazlar üzerinde çalışıyordu. O anda bir aksaklık yaşanınca neyin yanlış olduğunu görmek isteyen genç fizikçi, içinden yoğun şekilde güçlü proton ışınının geçtiği kanalın içine başını soktu. İşin en korkutucu tarafı parçacık hızlandırıcısı hâlâ çalışıyordu ve radyasyon en yüksek seviyedeydi. Sonrasında yaşananlar ise akıllara durgunluk verdi.

Başından girdi, burnundan çıktı Bir fili öldürecek kadar radyasyona dayanma sırrı

Derleyen: Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Anatoli Bugorski, 1942 yılında Rusya’da doğdu. Evli ve bir çocuk babası olan Anatoli, Sovyetler Birliği’ndeki en büyük parçacık hızlandırıcısı olan U-70 senkrotronunda parçacık fizikçisi olarak çalışıyordu. Parçacık hızlandırıcılar, elektron veya proton gibi parçacıkları çok yüksek hıza sahip olana dek hızlandıran cihazlardır. Bu süreç neticesinde de parçacıklar yüksek enerji değerlerine ulaşır. Devamında bu parçacıklar diğer parçacıklar veya hedef bir nokta ile çarpıştırılır. Böylece parçacıkların doğasına yönelik çok çeşitli bilgilere erişmek mümkün hale gelir. Bir insan için ölümcül olabilecek cihazlar üzerinde çalışan Anatoli, tam da böyle bir durumla karşılaşacaktı. 13 Temmuz 1978 yılında bir fili öldürecek kadar radyasyona maruz kalacak ancak ölmeyecekti. Peki ama nasıl?

Haberin Devamı

Başından girdi, burnundan çıktı Bir fili öldürecek kadar radyasyona dayanma sırrı

"İşinin gereği olarak arızalı olan ekipmanları inceleyen Anatoli, sorunun ne olduğunu anlamak için de iyice eğilip makinalara bakıyordu. Yine bir gün neyin yanlış olduğunu görmek isteyen Anatoli, içinden yoğun bir şekilde güçlü bir proton ışınının geçtiği kanalın içine başını soktu. Ancak gözden kaçırdığı bir durum vardı.  Hızlandırıcı hâlâ çalışıyordu.  Onu tehlikeye karşı uyaracak olan uyarı ışıkları da bir önceki deney sırasında kapatılmış ve tekrar açılmamıştı. Tam da bu sırada bilim adamının kafası, ana proton ışınının geçtiği yolun önündeydi. Bunun sonucunda proton ışını, ışık hızına yakın bir süratle Anatoli’nin kafatasının sol arka tarafından girdi ve burnunun sol tarafına yakın bir yerden çıktı."

'BİN GÜNEŞTEN DAHA PARLAK BİR IŞIK GÖRDÜM'

Proton ışınına çarptığını bilen Anatoli, bunu kimseye söylemedi. Bunun yerine işini sakince tamamladı. Ancak hızlandırıcı kanala girdiğini ve o anda yaşadıklarını bir günlüğe, “Bin güneşten daha parlak bir ışık gördüm ancak herhangi bir acı hissetmedim” diyerek yazdı. Ardından da endişe verici bir önseziyle semptomların gelmesini bekledi. Gece olduğunda Anatoli’nin yüzü tanınmayacak kadar şişmeye başladı. Hastaneye giden Anatoli’nin durumunu gören doktorlar, öleceğine kesin gözüyle baktılar. Kendisini takip altında tutmak için onu Moskova’daki bir kliniğe sevk ettiler. Anatoli’nin başına gelen bu duruma kadar hiç kimse bu miktarda radyasyona maruz kaldığında başına ne geleceğini bilmiyordu. Yaşanan bu durum bunu öğrenmek için iyi bir fırsattı.

Haberin Devamı

Başından girdi, burnundan çıktı Bir fili öldürecek kadar radyasyona dayanma sırrı

"Yapılan araştırmalara göre, bir insanı öldürmek için 500 ila 600 rad değere sahip radyasyon miktarı yeterli. Kaynaklar, Anatoli’nin tam olarak ne kadar iyonlaştırıcı radyasyon emdiği konusunda aynı fikirde değil. Ancak bazıları bunun 200 ila 300 bin rad kadar yüksek olduğunu söylüyor. Anatoli’ya dışında hiçbir insan, bu kadar yüksek enerjide bir radyasyon ışını deneyimlemedi."

Anatoli, bir fili öldürecek kadar radyasyona maruz kalmış ancak ölmemişti.  Başının arkasında ve yüzündeki yaralar zamanla iyileşmesine rağmen yüzünün sol tarafı felçli kaldı. Bunun yanı sıra sol kulağında işitme kaybı olurken, ayrıca sık sık nöbet geçirmeye başladı. Ancak zekâsı her zamanki kadar keskin kaldı.

HAYATTA KALMASINI SAĞLAYAN SIR NE?

Anatoli’nin hayatta kalmasının en büyük nedeni, proton ışınının hipokampus veya frontal lob gibi beynin hayati kısımlarından geçmemiş olmasıydı. Kurbanların tepeden tırnağa yüksek enerjili gama ışınlarıyla yıkandığı Çernobil veya Hiroşima’nın aksine, Anatoli darbeyi minimum saçılmayla küçük bir alana almıştı. Işın başının arkasından girmiş ve burnundan çıkmıştı. Bu durum beyninde bir delik açmış, dokular ile sinirleri yok etmiş ve yüzünün bir tarafını felçli bırakmıştı. Ancak hayati organlarına zarar vermemişti.

Başından girdi, burnundan çıktı Bir fili öldürecek kadar radyasyona dayanma sırrı

İŞİNE GERİ DÖNDÜ

18 ay sonra işe dönen Anatoli'ya bilim peşinde koşmaya devam etti. Doktorasını tamamladı ve olayın meydana geldiği U-70 proton senkrotronunda fizik deneyleri koordinatörlüğü görevini üstlendi. Sovyetler Birliği’nin nükleer güçle ilgili konularda gizliliği koruma politikası nedeniyle Anatoli’ya, 10 yıldan daha fazla bir süre kaza hakkında konuşmadı. Hikâyesi ancak Çernobil felaketinden sonra gün ışığına çıktı. Şu an 80 yaşında olan ve Rusya'nın Protvino şehrinde hayatına devam eden Anatoli’ya ekonomik sıkıntılar içinde yaşıyor.