18.11.2022 - 06:59 | Son Güncellenme:
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek - Titanic, 15 Nisan 1912'de battığında 1514 kişiye mezar olmuştu. Birinci sınıf kamaralardaki yolcuların kurtulma şansı daha büyüktü. Ancak bazı yolcular kurtulsa bile eski sağlıklarına kavuşamayacaktı. Richard Norris Williams da gelecek vadeden genç bir tenisçiydi. Aslında birçok kişinin üçüncü sınıf kamaralarda bile olsa yolculuk yapmak istediği Titanic'in yolcusu olmak gibi bir hayali yoktu. Williams, New York’a gidip tenis konusunda kendini geliştirmek ve uluslararası turnuvalara katılmak için Harvard'a kayıt yaptırmak istiyordu. Talihsiz bir hastalığa yakalanmasa babasıyla birlikte Titanic'e de hiç binmemiş olacaktı.
WILLIAMS'I TITANIC'E GÖTÜREN HASTALIĞI
Williams 1912’nin şubat ayında ABD’ye gidecekti. Ancak beklenmedik bir şekilde kızamığa yakalandı. Hastalığı, planlanan yolculuğun ertelenmesine sebep olmuştu. Bu nedenle Richard, babası Charles Williams’la New York yolculuğu için nisan ayında ilk seferini yapacak Titanic'in birinci sınıf kamaralarından birine bilet aldı. Baba-oğul, Fransa'nın Cherbourg kentinden Titanic'e bindikten dört gün sonra kaptan Edward Smith ile bir akşam yemeği yiyip kamaralarına çekildi. 14 Nisan gecesi, dünyanın en lüks transatlantik gemisindeki son akşam yemeğiydi. Kısa bir süre sonra gemi buz dağına çarptığında ikisi de uyuyordu. Sarsıntı ve gürültüyle uyandıklarında 1997’de çekilen Titanic filmine konu olacak o sahne gerçekleşti.
Richard, sıkışmış kapıyı açmaya çalışan görevliyi itip kapıyı kırdı. Görevli, kendisini White Star Şirketi’ne şikâyet edeceğini söylese de bu hiçbir zaman olmadı. Richard ve Charles İngiltere'nin gurur kaynağı olan gemi ikiye bölünmeden kendilerine birer can yeleği bulmuşlardı. Gemi batsa da boğulmayacaklardı. Ancak çok önemli bir noktayı atlamışlardı. 0 santigrat derecenin altındaki suda uzun süre kalmasıyla yaşayacağı hipotermi (vücut sıcaklığının 34.4 santigrat derecenin altına düşmesi), genç tenisçinin hayatını değiştirecekti.
'BACAKLARINI KESMEMİZ LAZIM'
Richard Norris Williams ve Charles Williams gemi ikiye bölünene kadar birbirlerinden ayrılmadılar. Ancak Charles, oğlu kadar şanslı değildi. Baba, Titanic batarken oğlunu sakinleştiriyordu. Kendisi 30 yıl önce başka bir gemi kazasından da kurtulmuştu. Charles, Titanic’in de yaşadığı önceki kazadaki gibi 10-15 saat ayakta kalabileceğini düşünmüştü. Ancak White Star’ın asla batmayacağına inandığı gemi buz dağına çarptıktan sonra 2 saat 40 dakika dayanabildi. O gece Titanic gözden kaybolmadan önce devrilen bir bacanın altında Charles da gözden kayboldu. Richard artık tek başınaydı ve suda kalan bacaklarını hissetmiyordu. Tüm gücüyle ters dönmüş bir filikaya kadar yüzdü. Filikaya çıktıktan 4 saat sonra Titanic yolcularını kurtarmaya gelen Carpathia gemisi tarafından kurtarıldı.
Kurtarılana kadar ıslak kıyafetlerle soğukta kalması onun için büyük tehlike taşıyordu. Kurtulan herkes gemide sağlık kontrolünden geçirildi. Sıra Richard’a gelmişti. Ancak genç tenisçi için her şey yolunda gitmiyordu. Bacakları soğuk suda donmuştu ve artık hissizdi. Gemi doktoru bacaklarını kesmek gerektiği konusunda ısrarcı olsa da Richard bunu asla kabul etmedi. "Bacaklarıma ihtiyacım olacak" diyerek doktoru reddetti. Richard her saat başı gemide yürüme denemesi yaptı. Sakatlığını egzersizlerle atlatmaya çalıştı. Bu çabası ilerleyen günlerde onu teniste dünyanın en bilinen iki isminden biri yapacaktı.
TITANIC TENİSÇİLERİ KARŞI KARŞIYA
Titanic’ten kurtulan tek tenisçi Richard Norris Williams değildi. Karl Howell Behr de gemiden kurtulan diğer tenisçiydi. Kazanın üzerinden henüz 2 ay geçmiş olmasına rağmen Richard, turnuvada rakibini mağlup etti ve karışık çiftlerde ABD Ulusal Şampiyonası’ndan madalyayla döndü. Richard Williams kendisini olimpiyatta altın madalyaya götürecek yolda ilk önemli galibiyetini kazadan 2 ay sonra aldı. 1914’te kendisiyle birlikte gemiden kurtulmuş Karl Behr ile kortta karşı karşıya geldi. Richard, Behr’in de kendisi gibi Titanic kazazedesi olduğunu bu turnuvada öğrendi. Williams tecrübeli oyuncu karşısında galip gelerek bir madalya daha kazandı. 1916’da artık dünyada tenisin iki numaralı ismiydi. 1924 Paris Olimpiyat Oyunları'nda Karışık Çiftlerde Hazel Hotchkiss Wightman ile altın madalyayı da aldığında yıllarca hafızalardan silinmeyecek deniz kazasından kurtulmuş bir olimpiyat şampiyonuydu.
Williams ve Behr sadece gemide ya da kortta değil, ömür boyu birçok yerde bir araya geldi. Behr, Williams’ın kız kardeşinin arkadaşı olan, aynı zamanda Titanic’ten birlikte kurtulduğu Helen Monypeny Newsom ile 1913’te evlendi. Behr 1949’da hayatını kaybettikten sonra Helen de tenisçinin başka bir yakın arkadaşıyla yeniden evlendi. Richard Williams, unutulmaz macera ve başarılarla dolu hayatına 2 Haziran 1968’de veda etti. Anıları ve başarılarını Titanic’in unutulmaz anılarının yazıldığı ‘Hatırlanması Gereken Bir Gece’ kitabının yazarı Walter Lord’a anlattı. Anılar daha sonra Kanadalı ünlü yönetmen James Cameron’un filmi ile ölümsüzleştirildi.