26.05.2024 - 23:40 | Son Güncellenme:
İHA
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) Gazze'ye ilişkin kararı hakkında yazılı açıklama yaptı. Borrell, UAD’nin geçtiğimiz cuma günü, 26 Ocak ve 28 Mart 2024 tarihlerinde 2'ye karşı 13 oyla İsrail hükümetinden Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını derhal durdurması, insani yardımların bölgeye girişine izin vermesi ve soykırım iddialarını araştırmak üzere görevlendirilen herhangi bir soruşturma komisyonunun bölgeye girişine izin vermesi yönünde aldığı kararları hatırlattı.
“TÜM ÜYE DEVLETLER KARARLARA UYMAKLA YÜKÜMLÜDÜR”
UAD’nin Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi olduğunu ifade eden Borrell, “Tüm üye devletler onun kararlarına uymakla yükümlüdür. Dolayısıyla tüm AB üye devletleri bu kararlara bağlıdır. Bunu gözardı etmek, desteklediğimiz ve her yerde teşvik ettiğimiz kurallara dayalı dünya düzenine aykırı olacaktır. Uluslararası hukuka koşulsuz saygı gösterilmesi ve bu hukukun durmaksızın desteklenmesi hem kimliğimizin hem de dış politikamızın merkezinde yer almaktadır. 20. yüzyılda yaşanan iki dünya savaşının bıraktığı yıkıntılar üzerine inşa edilen Avrupa Birliği, özellikle Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı gibi mahkemeler aracılığıyla uluslararası çatışmaların barışçıl yollarla çözümlenmesinin her zaman güçlü bir destekçisi olmuştur. Dolayısıyla UAD'nin bu kararına tam anlamıyla saygı gösterilmesinin hayati önemini vurgulamaktan başka bir şey yapamayız. Hukuki olmayan gerekçelere dayalı itirazlar veya istisnalar getirmek kurallara dayalı düzene zarar verir, değerlerimize zarar verir, uluslararası konumumuza zarar verir ve Ukrayna dahil diğer konulardaki pozisyonumuzu zayıflatır. Taraflardan birinin mahkemenin kararından tatmin olmaması halinde mahkeme elbette belirli bir yorum talebini ele alabilir ancak bunu göz ardı edemez” dedi.
UAD’nin kararlarının BMGK'nın tüm daimi üyeleri ve AB üye devletleri de dahil olmak üzere BM'nin neredeyse tüm üyeleri tarafından aylardır kamuoyuna açık bir şekilde dile getirilen taleplerle büyük ölçüde uyumlu olduğunu belirten Borrell, “UAD kararları hiçbir şekilde Filistin halkıyla yan yana barış ve güvenlik içinde yaşamayı hak eden cesur İsrail halkını hedef almamaktadır. Mahkeme, özellikle 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'de meydana gelen saldırı sırasında kaçırılan rehinelerin akıbeti konusundaki endişelerini hatırlatmıştır. Mahkeme, bu rehinelerin birçoğunun halen esaret altında tutulmasını derin endişe verici bulmuş ve derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmaları çağrısını yinelemiştir. Rehinelerin serbest bırakılması başından beri AB'nin de temel taleplerinden biriydi” dedi.
Borrell, “Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı tarafından geçen hafta başında yapılan tutuklama emri taleplerinin ardından UAD'nin aldığı karar elbette aynı nitelikte değildir. Ancak her ikisi de Gazze'de hüküm süren felaket durum karşısında uluslararası toplumun derin, sürekli ve artan endişelerini ve siyasi bir çözümün önünü açacak bir ateşkese ulaşma aciliyetini yansıtmaktadır” ifadelerini kullandı.
Eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir felaket karşısında AB'nin sorumluluklarını üstlenmesinin zamanının geldiğini vurgulayan Borrell, “Harekete geçmek zorundayız. Ahlaki ve siyasi güvenilirliğimiz risk altındadır” dedi.