CumartesiMutfaktaki melek

Mutfaktaki melek

28.05.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Unutkanlık şikayetiyle psikanalist arkadaşıma gittiğimde bana "Evde çalışanlarını kontrol etmeye başlamanın zamanı gelmedi mi sence?" dedi. Dediğini yaptım ve mutfağımdaki meleğin ne işler çevirdiğini anlamam fazla vaktimi almadı

Mutfaktaki melek

donatellapiatti@hotmail.com Bazen birkaç mücevherin gizemli bir şekilde ortadan kaybolduğu oluyordu, mesela Bilgün'ün benim için yarattığı orijinal küpeler, o güzelim aquamarin taşlı yüzüğüm... Kayınvalidemden kalma broş, yani geçen seneki hırsız ziyaretinden arta kalan birkaç küçük parça... Ama ne diyebilirim ki? Duygu da ben de o kadar dalgın ve düzensiziz ki! Nereye koyduk onları kim bilir! Paralar da öyle... Çantalarımızda, ceplerimizde, çekmecelerimizde tuttuğumuz paranın hesabını hangimiz tutuyorduk ki! Hem biz neden uğraşalım ki bunlarla? O vardı; bütün düzenliliğiyle, titizlikle topluyordu arkamızı!Ve böyle diye diye bize hazırladığı çıtır çıtır ıspanaklı börekler, eşsiz aşureler, ufak ufak sardığı zeytinyağlı yaprak sarmalarla kendimizden geçiyorduk. İnsanın ağzında dağılan küçük mutfak mücevherleri... Ya o portakal suyuyla tatlandırdığı kerevizler... Unutulmaz bezelyeli enginarlar... Ah ne le-zizlerdi! Bu arada dikkat ederek öğrendiği birkaç makarna sosu tarifimi de saymıyorum: "Penne all'arrabbiata mı yapayım yoksa puttanesca mı tercih edersiniz?" diye nazikçe sorar, sonra evi inanılmaz kokularla doldururdu.Hiç dikkat ettiniz mi, evimizi bizden daha iyi idare eden, bizden daha becerikli bir insanın yanında tuhaf bir üşengeçlik gelir üzerimize, her yanımızı garip bir tembellik sarar. Ben de böylece kendimi onun ellerine bıraktım. Ödemeleri takip ediyor, evimi idare ediyor ve mutfakta bana yardımcı oluyordu. Duygu da öyleydi; melek yüzlümüz kasaptan, marketten, manavdan dilediği kadar veresiye alışveriş yapabiliyordu. Fakat evde topu topu iki kişi artı bir bebek yaşamalarına ve hemen her gün dışarıda yemelerine rağmen aylık yaptığı ödemeler baş döndürücü miktarlardaydı.Geçen gün, takside giderken, "her zamanki dikkatsizliklerimden" biri yüzünden evden gene yarı boş çantayla çıkmış olduğumu fark edince (üstelik de içine en az100 YTL koyduğumu kesin hatırlıyordum) psikanalist arkadaşım Şeyma'yla konuşmaya karar verdim: "Baksana, Alzheimer belirtileri olmasın bunlar! Para kaybediyorum, eşya kaybediyorum, taksiye bindikten sonra çantamın boş olduğunu fark ediyorum..."Benden daha deneyimli olduğundanya da hayat tecrübesi daha bol olduğundan ya da sadece benim aptallığımdan olacak... "Çantana kaç para koyduğunu sayıp bir yerlere not etme ve evde çalışanlarını kontrol etmeye başlama zamanı gelmedi mi sence? Bir dene bakalım, eğer bir şey çıkmazsa söz analiz edeceğim seni!" dedi bana, bu durumdan ne kadar eğlendiğini de hiç gizlemeden.Dediği gibi yaptım; beş gün boyunca "stratejik" yerlere bıraktığım her banknotu işaretledim. Ve böylece, dehşet içinde "mutfağımızın meleği"nin her gün, sistematik bir biçimde, benim "dalgın" ceket, cüzdan ve çekmecelerimi, bulduğu çeşitli "fazlalıklardan" hafifletip kendi gündeliğinin hesabını yuvarladığını fark ettim. Gerçekten de melek gibi bir yüzü vardı. Dikkatli, terbiyeli, çalışkan, mütevazı, düzenli, temiz... Ne yersiz bir tek kelime, ne uygunsuz sorular ne de bir profesyonelle işvereni arasında her zaman korunması gereken mesafeyi eritmek için en ufak bir çaba... Her ihtiyaç duyduğumda yardımıma koşmaya hazır. Gerçek bir yardımcı yani! Mutfakta sergilediği maharetlerini hiç saymıyorum bile! Gururla, onun "eşi bulunmaz bir yardımcı" olduğunu söylüyordum tüm kalpleriyle bana gıpta eden arkadaşlarıma. Yalnız yaşadığım için tam gün bir yardımcıya ihtiyaç duymuyordum, dolayısıyla onu bana çok yakın oturan arkadaşım Duygu'yla paylaşmaya karar verdim. Sabahları birkaç saat bana geliyor, oradan da arkadaşıma gidiyordu. Herkes için mükemmel bir organizasyon olmuştu; biz her gün derlenip toplanan evlerimizden, o da temizliğe gelen birinin yarım günde hiçbir şekilde kazanamayacağı kadar çok kazanmaktan gayet memnundu! Çünkü, doğal olarak bir insan seni memnun ediyorsa, sen de onu mutlu etmek için elinden geleni yaparsın! Ve o da bizimle yaklaşık dokuz yıl çok mutlu oldu. Malzemesi: 6 iri limon, 1,1 litre alkol, 1 litre süt, 1 kilo şeker, 1 bardak grappa, 1 paket vanilya. Yapılışı: Limonları soyup kabuklarını alkolün içinde 8 gün bekletin. Sütü kaynatmamaya özen göstererek ısıtın, şekeri, grappayı ve vanilyayı ekleyin. Hepsini iyice karıştırıp soğumaya bırakın. Yeterince soğuduğundan emin olduktan sonra süzdüğünüz alkolü de karışıma katın. Bu leziz likörü buzlukta saklayın. Sahtekarlıkları sizden uzak tutmasa da en azından, arada sırada bir bardak, hayatın acılıklarına karşı son derece iyi gelecektir! Crema al limoncello

Yazarlar