Cumartesi“Madonna’yı şimdi anlıyorum”

“Madonna’yı şimdi anlıyorum”

16.01.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

23 Ocak’ta “İstanbulname” müzikalinde izleyeceğimiz Pelin Akil: “Kanto yapmak çok zor! Madonna’yı şimdi anlıyorum. Sürekli hareket halindesin, iki-üç prova alındığında nefesim kesiliyor, yüzüm kıpkırmızı oluyor, dinlenmem gerekiyor”

“Madonna’yı şimdi anlıyorum”

Pelin Akil ile röportaj yapmak için TİM Show Center’dayız. Akil, oynayacağı müzikaldeki kostümünü giymiş tüm enerjisiyle bizi bekliyor. Dizileri haricinde sevgilisi Anıl Altan ile Instagram’a koyduğu eğlenceli videolardan tanıyoruz onu.

Gerçek hali de o videolardan farksız inanın. Doğal, samimi, eğlenceli ve gerçekten yerinde duramıyor. Akil önümüzdeki günlerde ise iki işle birden izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Biri 23 Ocak’ta prömiyer yapacak, Nükhet Duru ve Caner Cindoruk’la başrolü paylaştığı “İstanbulname” müzikali, diğeri ise çekimleri başlayan ama yayın tarihi kesinleşmeyen komedi dizisi “Aile İşi”.

Haberin Devamı

-“İstanbulname”nin prömiyeri yaklaştı. Heyecanlı mısınız?

Çok heyecanlıyım. Yönetmenimiz Şakir Gürzumar çok iyi. 50 kişilik bir kadro var. Oyuncular çok iyi Nükhet Duru, Caner Cindoruk, Cezmi Baskın, Melda Gür... Ermeni bir kızı canlandırıyorum. Çalışması benim için meşakkatliydi. Bir yandan da dizi çekimlerim var, dizide erkeksi bir kızı oynuyorum, burada Ermeni Türkçesiyle konuşmaya çalışıyorum. Biraz zor bir süreçti.

-Şive için yardım aldınız mı?

Rafi diye Ermeni bir beyefendi vardı, o çalıştırdı bizi. Sesini kaydettim, onu dinledim sürekli, zordu. Daha önce hiç yapmadığım bir şeydi. Bir de Rum ile Ermeni çok karışırmış, oyunda Rum Türkçesiyle konuşan da var; o yüzden Rum’a da kaymaması gerekiyordu.

Haberin Devamı

“Beni müzikal için Hıncal Uluç önermiş”

-Kanto da yapacaksınız sanırım... Ona nasıl çalıştınız?

Üç-dört aydır çalışıyoruz. Nurhan Damcıoğlu’nun “Koşa Koşa” isimli parçasıyla kanto yapacağım. Bir de oyunda Nurhan Damcıoğlu’nun yeğeni yönetmenimizin asistalığını yapıyor. Kendisi de oyunu izlemeye gelecekmiş, ondan da biraz heyecanlıyım. Bir de kantonun verdiği bir duruş var, dans ederken hiçbir şey takmaman, eğlenmen, keyif alman gerekiyor. Onun üzerine çalıştım. Çok keyifli bir süreç oldu
o anlamda.

-Nükhet Duru’yla aynı sahneyi paylaşacaksınız. O da ayrı bir heyecan yaratıyor mu?

Birçok isim konuşuluyordu Uğur Böceği rolü için ama özellikle Nükhet Duru’yu duyunca gözlerim daha çok parlamıştı, “İnşallah o olur” diye. O kadar tatlı bir kadın ki gelip sever bizi, yanaklarımızı okşar, fikirler verir. Çok güzel bir duygu onunla çalışmak. Aynı şekilde Caner’le de öyle. Benim partnerimi, Eğrikapılı Ali’yi oynuyor. Ben de ona meftun Anjel’i. Zaten çok beğenirdim oyunculuğunu, burada da değişik bir karakter yarattı.

-Nasıl dahil oldunuz projeye?

Türker İnanoğlu beni aradı. Daha önce bir dizide çalışmıştık, beni oradan biliyor ama onun dışında Hıncal Uluç “Rent” müzikalinde izlemiş beni -ki 10 yıl önce falandı-, oradan aklında kalmış. Türker beyin böyle bir müzikal yapacağını duyunca da aramış “Pelin’i düşünür müsün?” diye. Ben de çok şaşırdım. Türker bey de çağırdı, teksti verdi, “Burada olmanı istiyorsam senin iyiliğin için, güzel bir şey olacak” dedi. E ben nasıl reddedeyim yani!

Haberin Devamı

-Çoğu insanın hayalidir herhalde müzikalde oynamak ama zor olsa gerek.

Şunu söyleyeyim; kanto yapmak çok zor! Madonna’yı falan şimdi anlıyorum. Şarkı söylemeyi çok seviyorum, dans etmeyi de öyle ama bunu birlikte hiç yapmamıştım, bu kadar tempolusunu yani. Sürekli hareket halindesin zaten iki-üç prova alındığında nefesim kesiliyor ve biraz dinlenmem gerekiyor, yüzüm kıpkırmızı oluyor.

-Tiyatro da yapıyorsunuz, dizi de, film de... Hangisi sizi daha çok heyecanlandırıyor?

Klişe bir cevap vermek istemem ama gerçekten hepsi farklı. Bir de ben her zaman dizi yaparken bir yandan tiyatroyu da bırakmamaya çalıştım, hep ikisini bir arada yürütmeyi seçtim. Çünkü tiyatro çok apayrı bir duygu. Sahnede çırılçıplaksın ve orada değerlendirilirsin. “Kestik, bir de şurada alalım” diye bir şey yok, tek plan. Bana da mesela şunu derler hep, “Dizide seni izliyoruz çok güzel ama tiyatroda izleyince meğer ne kadar iyiymişsin”. Bu beni daha çok onore ediyor aslında.

Haberin Devamı

“Anıl beni çok güldürüyor”

-Bir aralar Instagram’a sevgiliniz Anıl Altan’la eğlenceli videolar koyuyordunuz. Bir süredir koymuyorsunuz. Açıkçası gözlerim arıyor videolarınızı...

Evet, çekemiyoruz, herkes aynı şeyi söylüyor da işte birlikte çok fazla vakit geçiremiyoruz artık yoğun tempodan! Onun
için de olmuyor çünkü bizim videolarımız gerçek anlar aslında. Yoksa Anıl’ın telefonunun notlar bölümünde “şunu çekelim, bunu yapalım” diye bir sürü fikir var ama öyle olmuyor işte. Ona da dedim, o an gerçekleşecek ve
o an çekeceğiz. Biz de üzülüyoruz çekemiyoruz diye çünkü çok eğleniyoruz.

-Sizinle yaptığımız Sevgililer Günü röportajının üstünden neredeyse bir yıl geçti ve gördüğüm kadarıyla hâlâ çok iyi anlaşıyorsunuz... Nasıl başarıyorsunuz bunu; bir formülü var mı?

Bilmiyorum ki birlikte eğlenmeyi biliyoruz ve çok keyif alıyoruz birlikte vakit geçirmekten. Hatta birlikte vakit geçirmediğimiz zaman problem oluyor, birbirimizi görmediğimiz zaman kavgalar başlıyor. Formülü dersen herhalde birbirimize karşılıklı saygı duyarak, anımızı güzel geçirerek. Biz öyle “aman bunu niye böyle yaptın”lara girmiyoruz pek mesela ama benim de hayatımda bir ilktir bu. Bir Koç burcu olarak kolay bir kadın değilim yani, Anıl da İkizler, dengesiz ama iyiyiz. İkimizin de enerjisi çok yüksek, bir de çok güldürüyor beni Anıl
o da çok önemli.

Haberin Devamı

-Şimdi bir de internet dizileri çıkmaya başladı. Siz de düşünür müydünüz beraber böyle bir şey yapmayı?

İsteriz aslında ama şu var, biz çok samimi, kendimiz çekiyoruz o videoları. Hani prodüksiyonel anlamda bir şeylere girişince; ışık kurma, mikrofonları takalım falan, o samimiyeti kaybederiz diye korkuyorum açıkçası. Ama biraz daha uzun şeyler yapabilmek için onlara da gerek duyacağız galiba çünkü çok
talep var.

-Vurgu yapmak da istemem gerçi ama bu yıl 30 olacaksınız. Ne hissettiriyor bu size?

Sağ ol ya! Bu konulara girmeseydik, aşk konularına girelim buna girmeyelim! Şaka bir yana kendimle barışık bir insanım. Hatta daha doğum günüm gelmedi ama şimdiden 30 demeye başladım, annem çok kızıyor, “29’sun daha” diye. Ben kabul ettim yaşımı annem kabul etmedi ama vallahi bende hiçbir değişiklik yok ruhsal anlamda. Belki Anıl’ın da etkisi vardır. O enerji veriyor sürekli çünkü öyle olgun, ketum, yavaş, ağır bir adam değil. Belki yanımda öyle bir adam olsaydı yaşımı hissederdim ama şu an hiç hissetmiyorum.

“Şanslı olduğumu düşünüyorum”

-Yeni dizinizden bahseder misiniz biraz?

Ufuk Özkan, Füsun Demirel, Hasibe Eren, Can Bonomo’yla birlikte oynuyorum. Jale Atabey yönetmenimiz. Bir de Jale hanım bir
anne ve ben de çalışırken böyle annem gibi hissediyorum. Zaten annem de sete geldiğinde “Tamam, kızım emin ellerde bırakabilirim” dedi.

-Bugüne kadar başarılı işlerde oynadınız genelde. Şanslı mısınız yoksa “kendi şansımı kendim yarattım” mı diyorsunuz?

Bence ikisi bir arada. Hep farklı rollerde oynadım. Oyuncu şansızlığıdır ya o hep aynı roller gelir. Mesela “Suskunlar”daki Nisan çok farklı bir karakterdi, “Ne Münasebet”teki Nil çok başka. Belki de yapabileceğimi düşündükleri için böyle teklifler geldi, bu anlamda çok mutluyum. O yüzden hem kendim de yarattım ama şanslı olduğumu da düşünüyorum.

-Gelecek planlarınız var mı?

Çok fazla “şunu yapacağım” demem. Çok gerçekçiyim. O anın bana getirdiği güzellikleri yaşamak isterim. Mesela müzikal okurken televizyon işine girdim, halbuki hiç düşüncem yoktu oyunculukla ilgili. Belki şimdi bu müzikal başka bir şeyi sevdirecek. Belki bir albüm, çünkü hep “Sesini değerlendirmeyecek misin?” diyorlar.

-Evet, sesiniz çok beğeniliyormuş duydum...

Evet, her dizide bir şarkı söylettiriyorlar bana zaten eğer keşfederlerse. “Aile İşi”nde de Karadeniz türküleri söyleyeceğim. Mesela ben pek türkü falan söylemezdim, söylememişim yani. Şimdi Şevval Sam şarkıları söyletiyorlar. Bu da o kadar hoşuma gitti ve sesime de o kadar uyduğunu fark ettim ki türkü bile söyleyebileceğimi anladım şu an mesela.