19.07.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
AYDİL DURGUN aydil.durgun@milliyet.com.tr
Yazın ortasına geldik, henüz tatile çıkmayanlar için tatil planları hız kazandı. Herkes Bodrum mu, Çeşme mi, Yunan adaları mı diye tartışadursun aslında bu aralar Londra’nın tam zamanı. Yağmurlarıyla ünlü şehirde bugünlerde güneş yüzünü esirgemiyor. Hatta siz de benim gibi henüz tatil yüzü görmemiş olarak giderseniz, sezonun ilk bronzluğunu Londra’da yaşama şansınız var.
Londra’da yapabileceklerinizin sınırı yok, hani derler ya “limit gökyüzü”. Yüzyıllar öncesinden modern zamanlara eserlerle dolu British Museum, Van Gogh’dan Da Vinci’ye önemli ressamların eserlerini görebileceğiniz National Gallery, dinozor iskeletleri ya da 40 milyon yıllık bir örümceği görme şansına sahip olacağınız Doğa Tarihi Müzesi, en önemli çağdaş ve modern sanat müzelerinden Tate Modern, dünyanın en ünlüsü Londra Kulesi ve tabii dünyaca ünlü isimleri
-balmumu formunda da olsa- bir arada görebileceğiniz Madame Tussauds müzesi... Liste uzayıp gider, boşuna dünyanın en önemli şehirlerinden biri değil Londra. Ancak çok kısa süreliğine Londra’ya gittiyseniz size tavsiyem Londra semalarından inmemeniz. Nasıl mı? London Eye (Londra’nın gözü) senin, The Shard benim gezerek elbette.
Bir kadeh şampanya ile...
Londra’ya tepeden bakabileceğiniz 309 metre uzunluğundaki The Shard binası, dev dönme dolap London Eye ve İngiltere’nin en uzun heykeli Arcelormittal bunun için ideal yerlerden. Gökdelen The Shard’ın manzarası tüm Londra’yı kapsıyor. 69’uncu katında bulunan tell:scope isimli özel dijital haritalar sayesinde görüş alanında bulunan cazibe merkezleri ile ilgili bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Teleskop benzeri aleti farklı yönlere çevirip 250 farklı mekan hakkında bilgi alabilirsiniz. Fiyatlar 18.95-32.95 pound arasında değişiyor.
London Eye ise yaklaşık 30 dakikada dev bir dönme dolapta yavaş yavaş dönerek sağlı sollu Londra manzarasının tadını çıkarmak için ideal. En ucuz bilet 19.10 pound. Fakat bu aralar tam turist sezonu olduğundan yaklaşık iki saat sırada bekleme ihtimaliniz var. Siz iyisi mi 10 pound daha ödeyerek hızlı tura katılın ve kuyrukta bekleme sürenizi azaltın. Hatta 35 pound ödeyerek London Eye deneyiminizi şampanya ile zenginleştirebilirsiniz. Elinizde bir kadeh şampanya ile “sana dün bir gözden baktım aziz Londra” demenin keyfi bambaşka!
Londra tepetaklak
İki yıl önceki Londra Olimpiyatları sırasında inşa edilen Kraliçe Elizabeth Olimpik Parkı içindeki Arcelormittal Orbit ünlü sanatçı Anish Kapoor ve Cecil Balmond tarafından yapılan dev, kırmızı bir metal heykel. 114 metrelik yapının seyir terasına çıktığınızda sizi nefes kesici bir Londra manzarası karşılıyor. Bu alanda yer alan ve Anish Kapoor tarafından tasarlanan aynalar da çok etkileyici.
Sıcak bir kurabiyeye kim hayır diyebilir ki?
LONDRA’DA konaklama alternatifleri oldukça bol. Şehrin çeşitli yerlerinde
yer alan Hilton Worldwide otelleri de
bu seçeneklerden.
İstanbul’da açılan ilk büyük otel olan Hilton geçtiğimiz günlerde 59’uncu yılını kutladı. Sayısı her geçen yıl katlanarak arttı Hilton Worldwide otellerinin. Sadece DoubleTree by Hilton otelinden yedi tane var Türkiye’de. “Türkiye bizim en hızlı büyüyen pazarlarımızdan biri” diyor DoubleTree by Hilton’ın global başkanı John Greenleaf. “Şu anda Hilton olarak 26 otelimiz var Türkiye’de ve bu sayıyı 50’ye çıkarmayı planlıyoruz.”
Herhangi bir DoubleTree oteline gittiğinizde sizi sıcacık bir çikolatalı kurabiye ile karşılıyorlar. “Sabah yorgun bir şekilde otele gelmiş misafirimizin yüzüne bir gülümseme yerleştiriyor bu kurabiyeler. Bu küçük bir şey belki ama biz küçük şeylerin çok şey ifade ettiğini düşünüyoruz” diyor Greenleaf.
Müşterilerin beklentilerini soruyorum: “Pazartesiden perşembe gecesine çoğunlukla iş için seyahat edenler kalıyor. Çoğu tek başına oluyor ve iki gün kalıyor. İşlerini yapabilmek için yalnız kalmak, rahatsız edilmemek; ihtiyaçları olan şeye anında ulaşmak istiyorlar. Ne istediklerini çok iyi biliyorlar. Zamanlarını verimli kullanmayı amaçlıyorlar ve çok
talepkar olabiliyorlar. Hafta sonları daha çok keyif için seyahat edenler oluyor. Onlar genelde bir odada üç-dört kişi kalıyorlar. Kahvaltıda çok vakit geçiriyorlar ve bol bol yemek yiyorlar. ‘Şehirde nereye gidelim, ne yapalım?’
en çok sordukları sorular”.